Aleviler, CHP ve Muhafazakarlar
Osmanlı döneminde halk arasındaki Alevi-Sünni çatışmalarının yanı sıra Alevi-devlet çatışmaları da yaşanmıştır. Fakat yakın tarihte halkın mezhepleri bahane ederek birbirleriyle kavga etmediğine, çok samimi ilişkiler içerisinde olmasalar da barış içinde yaşadıklarını görüyoruz. Ancak Alevilikle ilgili algı operasyonlarında Sünni halkın Alevileri dışladığı izlenimi verilir.
Oysa Alevilerle sorunu olan Sünniler değil, (laik) devlettir. Alevi vatandaşların bunu görmemelerine ya da görmek istememelerine şaşırıyor ve üzülüyorum.
Hele bir de yakın tarihte Dersim’de kendilerine en büyük zulmü yapan CHP’ye destek vermeleri anlaşılır gibi değil. Aleviler CHP’ye karşı tam bir Stockholm sendromu yaşıyor. Kendilerini katleden, sürgün eden, liderlerini asan, çocuklarını başka ailelere veren (ya da satan mı desek) dönemin CHP hükümeti olmasına rağmen, siyaseten CHP’ye destek vermeleri, bu parti üzerinden toplumda ve siyasette yer edinmeye çalışmalarını izah etmelerini beklerdim.
Şu sözleri Dersim isyanına katılan Yüzbaşı Şevki bey söylemiştir; “ Dersim İsyanında isyan eden bazı insanlarla asker harp ederken, isyancılar yavaş yavaş çekilip dağın zirvesine doğru gitmişler. Bizim askerler onlara ulaşamıyor ve bir şey yapamıyorlardı. Bu defa herhalde gelen emirler mucibince, geri dönüp masum çoluk-çocuk, ihtiyar demeden katletmeye başlamışlar.
Hatta hınçlarını alamayarak, bazı taburlar topladıkları çoluk-çocuk, kadın ihtiyar, bigünah insanları büyük avlulu surlu bir evin içine doldurmuşlar ve birçok teneke gazyağı döküp bunları ateşe vermişlerdi. Bu ateşler içinde yükselen feryatlar ve çığlıklar ortasından, bir kadın kucağındaki bebeğini ateşte yanmaması için surun üstünden dışarıya fırlatmış. Fakat bir yüzbaşı o bebeği süngüleyerek, süngü ile tekrar surun üstünden ateşin ortasına atmıştı. Gözümle gördüm.”
Faşizmden çok çeken bir toplum hala faşistlerle teşrik-i mesai yapıyorsa sorunlarının kaynağı için kavi bir özeleştiri yapması gerekir. Sebeplerin eksik tahlili yanlış sonuçlar doğurabiliyor.
Alevi sorununda böyle bir durum söz konusu. Yanlış çıkar gruplarıyla çıkar üzerine yapılan işbirlikleri çıkarların çakıştığı yerde sona erecektir.
Alevilerin CHP ile yakınlaşmaları mantıken yanlış olduğu için gelecekte CHP’nin tokadını bir daha yeme riski taşıyor. Özetle Dersim’de 13,000 Alevi’yi hunharca katleden CHP’den Alevilere iyi bir dost olmaz demek isterim.
Dürüst olmak gerekirse muhafazakar kesim de Alevilere karşı önyargılı (tıpkı Alevi kesimin onlara yaptığı gibi) bakıyor. Dindar kesimin dinle şekillenmiş, kuralları din temelli bir yaşam tarzı var. Bu kesim ibadetinde gevşek, giyimi İslami usüllere aykırı insanları –velev ki Sünni olsa bile- içine almakta zorluk çeker.
Alevilerin muhafazakarlarınkiyle hiç uyuşmayan yaşam tarzları ve inançları İslami kesimde kabul görmüyor.
Muhafazakar hükümet nezdinde de Alevi sorunu çok zor bir imtihandır. Ak Parti hükümeti;
- Alevilik bir mezhepse diğer mezhepler gibi neden camiyi ibadethane olarak kabul etmezler?
- Kitabımız ve peygamberimiz birse neden cemevinde ısrar edilir?
- Ayrı bir dinse-ki hükümet kabul etmiyor- ibadethaneden (cemevinden ) başka diğer şiarları ( peygamberi, kitabı, fıkhı, vs.) nerede?
gibi sorulara cevap bulamıyor. Alevi kesimin de bu sorulara net cevap verdiği yok. Dolayısıyla sorunun kaynağını belirleyemediği için çözümünü de üretemiyor. Öte yandan Müslümanlar içinden çıkmış bir hizbin yeni bir dine dönüşmesinden çekiniyor ve çıkaracağı kanunlarla buna alet olup vebalini almaktan korkuyor diye düşünüyorum.
Fakat her şeye rağmen Alevi kesime saygı duyan, onları dinleyen kesimin muhafazakarlar olduğuna inanıyorum. Bu yazının konusu da bu aslında. İnsanlar farklı inanışlara ve yaşam tarzlarına sahip olabilirler. Devlet bile olsa kimse Alevileri Alevilikleri için yargılama yetkisine sahip değildir.
Herkesin fikri kendine. Aslolan fikir sahiplerine elzem olan özgürlükleri verebilmektir. Türkiye’nin geçmişine, partilere ve toplumun diğer kesimlerine baktığımız zaman Alevilere zararı olmayacak kesim yine Muhafazakarlardır.
Alevilerin bir an için de olsa dindarlara önyargısız bakması Türkiye’deki ayrışmanın sanıldığı kadar derin temeller üzerinde olmadığının anlaşılmasına vesile olacaktır. Hükümet bir Alevi açılımı başlattı ve çeşitli çalıştaylar yaptı. Lakin açılımlara baştan kapıları kapayan, açılıma olumlu cevap veren Alevileri ihanetle suçlayan kesimler oldu.
Bu tür davranışlar Alevilerin de hükümete ve Sünnilere doğru bir açılım başlatma ihtiyacının olduğunu gösteriyor. Devletin bir adım atması karşı tarafın da öne doğru bir adım atması şeklinde karşılık bulmazsa sorun daha da büyüyecektir.
Türkiye’nin iç barışı inatlaşmalara kurban edilmemeli.
Yazıktır, günahtır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.