Sedat Laçiner

Sedat Laçiner

Kürt Sorunu 4-5 Aya Çözülür mü (!)

Kürt Sorunu 4-5 Aya Çözülür mü (!)

İmralı Adası sanki tecrit edilmiş bir ada değil de, Hz. Musa’nın Tur Dağı… Adaya giden adeta kutsal metinlerle geri dönüyor…

En son HDP heyeti döndü ve dört bir yana güya güzel haberler muştuladılar… Pek çok gazete ve televizyon Öcalan’dan gelen mesajlara dayanarak Çözüm’e 4-5 ayda kavuşacağımızı ilan ettiler…

Doğrusunu isterseniz ben Abdullah Öcalan’ın sözlerinden tam tersini anladım… Biliyorum, yine bazı okurlarım beni ‘karamsarlık’la suçlayacak, “hocam, hiç mi iyi haber yok” diyecekler… Yok, maalesef yok ve benim de sizleri kandırmaya gönlüm el vermiyor…

Öcalan’ın sözleri bol tehdit ve bol şantaj doluydu… Bu tarzı iyi öğrendim artık: Öcalan bir yandan havuç uzatıyor, arkasına hemen sopayı hazırlıyor. “Dediklerimi yapmazsanız kafaya sopaya geliyor ha” anlamına gelebilecek sözlerle Öcalan Türkiye’yi bir geriyor, bir bırakıyor.

6-8 Ekim Olayları’nda olduğu gibi bir sopayı indiriyor kafamıza, hemen ardından bir barış havarisi edasıyla geleceğe dönük ümit sözleri dökülüyor dudaklarından. Sanırsınız iki kişiliği aynı anda yaşıyor. Ancak esas olan çok iyi bir satranç oyuncusu oluşu… Devlet adım atmayınca onu zorlamak için elindeki tek araç PKK’nın silahlı güçleri. Bu nedenle PKK’nın silah bırakmasını asla istemiyor. Hatta zaman zaman yeterince eylem yapmamaları nedeniyle onlara kızıyor, “herşeyi benden beklemeyin” diyor. Bazen fitili ateşlemek için imalarda bulunmayı bile tercih etmiyor, doğrudan “yüksek yoğunluklu savaşa hazır olun” deyip PKK destekçilerini sokaklara döküyor…

DARBE VE KAOS TEHDİDİ

İmralı Adası'nda dün Abdullah Öcalan'la görüşen HDP heyeti yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre Öcalan, 4-5 ay içinde çözüm gelişmemesi halinde ülkede kaos çıkacağını ve hatta ‘darbe’ olabileceğini iddia etti…

Anlaşılan Öcalan, Hükümet’in endişelerini, hatta korkularını iyi çözmüş. Gezi ve 17 Aralık’tan sonra Hükümet’in en büyük korkuları sokaklarda büyük bir kaosun çıkması, ülkeyi yönetemeyecek hale gelmeleri ve en nihayetinde askeri veya başka türlü bir darbenin gelmesi… İşte, Abdullah Öcalan da bu korkulara oynuyor. Öcalan (ve PKK) AK Parti’ye ve Hükümete adeta şöyle sesleniyor: “seni Cemaat’ten de, gezicilerden de, Sorosçulardan da, CHP’den de, MHP’den de, anlayacağın hepsinden de ben kurtarırım. Ama benim dediğimi yapmazsan seni onların önüne atarım”.

ÖCALAN’IN ÖZRÜ

Öcalan’ın HDP üzerinden verdiği bir diğer mesaj ise özeleştiri, bir anlamda özür içeriyor. HDP Heyetinden öğrendiğimize göre Öcalan, daha önce yaptığı 'çekilme' çağrısından 'yanılsama' olarak söz etmiş ve bu tür çağrılarından dolayı üzgünmüş…

Şöyle diyor Heyet:

“Bu kapsamda, hem Habur sürecinde barış gruplarının ülkeye girişleri ve devamında bu insanların maruz kaldığı kabul edilemez mahkûmiyetler değerlendirilmiş, hem de sürecin başlangıcında gerillanın geri çekilme yürüyüşünün anlamlandırılmak yerine bölgeye dönük kalekol ve HES yapımına odaklanılmış olması etraflıca ele alınmıştır. Sayın Öcalan, yasal güvence sağlanmadan yaptığı bu çağrılarında yanılgılı olduğunu ve bu yanılgısından dolayı tüm Türkiye halklarına öz eleştiri verdiğini belirtmiştir. Bu bağlamda; kendisinin yüksek ısrar ve uyarılarına rağmen, tüm bu süreçlerde gerekli yasal düzenlemeleri yapıp pratikleştirmeyen devleti ve hükümeti de meseleye öz eleştirel temelde yaklaşmaya çağırarak, buradan çıkarılacak derslerle bundan sonraki süreçte, özellikle yasal düzenlemeler bahsinde, kendi üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet etmiştir.”

Yani neymiş, Öcalan PKK’ya geri çekilme çağrısından, Habur’dan ve Örgüte yaptığı diğer çağrılardan dolayı kendisini üzgün ve kandırılmış hissediyormuş, keşke devletten yasal ve somut güvenceler almadan bu tür çağrılara girmeseymiş vs.

Başka bir deyişle, Öcalan diyor ki “ben Çözüm Süreci’nde verdiğimiz tavizlerden dolayı pişmanım. Devlet sözünde durmadı.” Biliyorsunuz devlet temsilcileri de birkaç haftadır PKK’yı sözünde durmamakla suçluyordu. Şimdi Öcalan aynı suçlamayı devlete yapıyor ve PKK’ya “sakın ha somut garantiler almadan silahlarınızı bırakmayın, sınırın dışına çekilmeyin, hiçbir taviz de vermeyin” diyor… Mesajlarını başka türlü okuyabilmek imkânsız…

4-5 AYDA ÇÖZÜM MÜMKÜN MÜ?

Abdullah Öcalan sadece tehdit etmiyor, aklımızla alay edercesine mucizevi vaatlerde de bulunuyor. Yapılan yazılı açıklamaya göre Öcalan “tarafların belirtilen hususlarda süreci doğru, ciddi ve kararlı yürütmesi halinde, en fazla 4-5 ay içinde tüm Ortadoğu'nun geleceğini belirleyecek büyük demokratik çözüm sağlanabilir” diyor.

Vaadin büyüklüğüne bakar mısınız? 4-5 ayda Kürt Sorunu’nu, terörü vs. çözmekle kalmayacağız, bir de PKK’yla kafa kafaya verip tüm Ortadoğu’nun geleceğini belirleyeceğiz…

Öcalan’a göre eğer “bu kararlılığı ve ciddiyeti gösteremezsek” hem bölgesel bir kaosa gireceğiz, hem de “darbe mekaniği sonuç alabilecek”, yani ülkemizde bir darbe daha olabilecek ve Hükümet alaşağı edilecek…

Kısacası Öcalan eylemsizlik çağrısında da bulunmuyor, örgüt üyelerine sınırın ötesine çekilme çağrısında da bulunmuyor.

TASLAK OLGUNLAŞMIŞ

Heyetten aldığımız bir diğer habere göre ise Öcalan, “uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı 'Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı'nı genel hatlarıyla olgunlaştır”mış ve “devlet heyetiyle detaylı bir şekilde üzerinde tartış”mışlar, “gelinen nokta itibarıyla üzerinde müzakere yürütülebilecek bir çerçeve oluşturmuşlar”.

HDP’li heyet devlet ile Öcalan’ın mutabık kaldığı metni almış ve söz konusu metni kamuoyu ile paylaşacaklarmış… Zaten pek çok televizyon ve gazetenin “müjdeler olsun, anlaştılar, yaşadık” türündeki haber-yorumlarının kaynağı da bu sözler…

ÖCALAN GERÇEKTE NE İSTİYOR?

Öcalan’ın sözlerini Türkçe’ye çevirecek olur isek;

Öcalan Hükümet’in ‘kamu düzeni’ taleplerine olumlu cevap vermiyor,

PKK’ya sınırların dışına çıkın, silahları bırakın veya eylemsizlik içinde olun da demiyor,

Yasal güvenceler ve taleplerinin somut olarak karşılanmaması halinde Sürecin ilerlemeyeceğini söylüyor,

Kobani’deki gelişmelerin Süreci birebir etkileyeceğini iddia ediyor ve Suriye’de PKK desteklenmezse Sürecin sona ereceği, Türkiye’nin de kaosa gireceği tehdidinde bulunuyor,

Öcalan, eğer polis ve asker operasyonlarına devam ederse bunun karşılığını en fena şekliyle görecekler uyarısında bulunuyor,

Öcalan, tüm bu taleplerinin Genel Seçimlerden önce karşılanmasını istiyor, yoksa ağır bir bedel ödetebileceklerini öne sürüyor.

Öcalan’ın Çözüm’de anladığı nedir, diye soracak olursanız, bu sorunun cevabı PKK’nın denetimini egemen bir siyasi yapı… Öcalan ve KCK/PKK yargıda, eğitimde, ulaşımda, mülkiyede, kolluk güçlerinde ve silahlı kuvvetler alanında kendi egemenliğini tesis etmek istiyor, bunun için yasal düzenlemelerin artık çıkmasını bekliyor… Hepsi bu!

YALOVA VE CHP

Bu arada, söylemeden geçemeyeceğim CHP, neden iktidar alternatifi olamadığını, neden halkın ilgisini çekemediğini herhalde Yalova'da anlamıştır...

Asırlık çınar ağaçlarını katleden CHP'li Belediye'nin CHP'ye yaptığını anamuhalefet partisine belki de hiç kimse yapmamıştır... CHP, Yalova'nın sembolü haline gelmiş,Atatürk'ten yadigar ağaçları keserek adeta bindiği dalı kesti...

Ben, "herhalde bundan ders almışlardır" derken, dün akşam Belediye'ye bağlı zabıtaların Belediye Meclisi'nde protestocuları biber gazıyla dağıtmalarının görüntüleri ekranlara yansıdı... Protestocular karga tulumba dışarı çıkarılırken, zabıtalar kendilerini Gezi protestolarındaki polislerin yerine koyuyorlardı sanki...

Ağaç kesme, gaz ve protestoculara kötü muamele... Eleştirdikleri ne varsa birkaç günde hepsini yaptılar...

Kısacası, Türkiye'de herkes bas bas bağırıyor, "yok aslında birbirimizden farkımız..."

Ve halk, bazılarının sandığı kadar saf değil, alternatif var da görmüyor değil... Mevcudun içinden en az hata yapanı, en az yanlış yapanı seçiyor... Kimsenin mükemmel olmadığını, kimsenin tertemiz olmadığını herkes biliyor... Eleştiren biraz daha iyi olursa kimse merak etmesin seçimini o yöne kaydırıyor...

Siyasette köklü bir dönüşüme ihtiyaç olduğu şart... Ancak bu değişim ihtiyacının sadece karşı partide olacağına inanan yanılır, hem de fena halde yanılır... Herkes önce kendisine bakmalı, sonra başkasını eleştirmeli...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Laçiner Arşivi