Örneği olmayan rezalet!
Türkiye Futbol Federasyonu, bir olayın sorumlusu ve sorumlularını Hukuk Kurulu’na sevk eder, onlar da yargılanmak üzere Disiplin Kuruluna... Orada raporlar değerlendirilir, her türlü olmak kaydıyla, sonra sonuç açıklanır. Ceza çıkarsa, Tahkim’e başvuru hakkı saklıdır.
Türkiye’de disiplin uygulaması, yargılaması böyle işler. Tabii ki başka ülkelerde de... Ancak; buraya dikkat! Bir futbol müsabakasında direkt kırmızı kartla oyundan ihraç edilen bir oyuncu otomatikman önündeki ilk resmi müsabakada oynayamaz. Ancak o kırmızı kartın hatalı çıktığı tespit edilirse, ceza hepten kalkar. Bu arada direkt kırmızı kartla oyundan ihraç edilen oyuncu, o otomatik kırmızının yanı sıra hakkında ek bir rapor yoksa da toplam iki maç oynamaz. İki sarı karttan ihraç olan bir oyuncu şayet hakkında ek bir rapor yoksa önündeki ilk resmi müsabakada oynar. Gole giden bir rakibini mecburen faulle durduran bir oyuncu direkt kırmızı kartla ihraç olur, ancak hakkında ek rapor yoksa bir maç oynayamaz.
Bütün bunları neden yazdım. Futbolla yakından ilgilenen okurlarımın büyük bir çoğunluğu da bütün dünyada geçerli olan bu kuralları biliyorlardır.
Ancak; şayet bir oyuncu müsabakanın hakeminden sarı kart gördükten sonra itiraza devam ederse, yardımcı hakeme de yüklenirse, yardımcı hakem de maçın hakemini uyarıp suç işlendiğini açıklarsa, maçın hakemi tarafından ikinci sarıdan değil de direkt kırmızı ile ihraç olursa, o oyuncu kendine göre de, kamuoyuna göre de, ne kadar masum olursa olsun en az iki resmi müsabaka oynayamaz. Örnek mi? Beşiktaşlı Gökhan Töre, rakip takımın teknik direktörünün şikayeti üzerine oyundan atılmış ve üç maç ceza almıştı.
Gelelim tarihi rezalete... Emre Belözoğlu, maçın hakeminden itiraz sonucu sarı görüyor. Sonra yardımcıya da bir şeyler söylüyor. Yardımcı da maçın hakemine bunu naklediyor ve Emre bu defa direkt kırmızıdan ihraç oluyor. Ve sadece bir maç oynamama cezası ile kurtuluyor. Ayıp be! İnsaf be! Bu arada Mustafa Pektemek, müsabakanın bitimine doğru rakibine faullü bir hareket çekiyor ve maçın hakemi tarafından direkt kırmızı ile atılıyor. Cezası mı? Olacağı gibi iki maç...
Şimdi biz futbolseverler, bu ülkede adalete nasıl inanırız? Ey Demirören, ey yönetim kurulu; bu adaletsizliği onaylıyorsanız, sizlere de yazıklar olsun! Ey Disiplin Kurulu; hukukçulardan oluşan heyetinizin adaletine inanan olabilir mi? Sizi okutan hocaları çok merak ediyorum doğrusu...
İşte değerli okurlar; maçlarda tribünler neden boş kalıyor, şimdi sanırım daha iyi anlamışsınızdır. Böyle bir ülkede bu soğuklarda, bu yağmurlarda, yarın karda, daha ilerde sıcaklarda maça kim gider ki? Yaşasın passolig! Dürüst davranamayanları cezalandırıyor sanki...
Pardon unutuyordum. Şayet maçın hakemi Diş Tabibi Tolga Bey ve fırça yiyen yardımcısı, “Biz yanlış yaptık” diye kahrettilerse(!), o zaman o düdüğü ve bayrağı bir daha ellerine almamalıdırlar. Ya da onlara bu kıyafetleri giydirenler çekip gitmelidirler. Şayet bu toplumu kör zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Allah’tan her şey gözlerimizin önünde cereyan etti.
Yürü be Emre kardeş! İlk maçta hakemin yakasına yapışık yere yıkmazsan sana da ayıp! Sen mi Pektemek? Adını ve formanı değiştir ki, önüne gelene çakasın...
Son bir bölüm... Yukarıda yazdıklarımın çok tipik bir uygulaması bundan altı-yedi yıl önce olmuştu. Samsun’daki Samsunspor-Fenerbahçe maçında, Samsunspor kalecisi Nobre’yi düşürüp gole engel olduğu gerekçesiyle oyundan atılmış ve Fenerbahçe de penaltı kullanmıştı. Maçtan sonra yayınlanan görüntülerde kalecinin en küçük bir müdahalesi olmadığını gören hakem (yanlış hatırlamıyorsam Serdar Tatlı) kaleciyi hatalı bir kararla oyundan attığını ifade etmişti. Ve kalecinin kırmızı kartı iptal edilerek hemen bir sonraki maçta oynaması mümkün kılınmıştı. Diyorum ki; madem öyle Emre’nin o tek maç cezasını da kaldırın! Ama nerede sizde o bilgi ve yürek?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.