Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Şeref meselesi

Şeref meselesi

Ahmet Turan Alkan, Gezi Parkı’na gittiğinde hayal kırıklığına uğramıştım. Kendimi, “Kalbini bozma kızım. Hazret, yeşil dostu demek ki. Hem, biraz ağaç romantizminden ne çıkar?” diye teselli etmiştim.

Meseleye böyle bakınca, samimiyet adına, Yalova’daki ağaç kesimine itirâz etmesini bekledim. Bir eleştiri yazdı. Ama ne eleştiri...CHP’li belediyeyi ma’zûr gösterme gayreti... 
Efendim, hükûmete muhâlefet etmek için yapılan ağaç protestolarının anafikri giderek bir ağaç fetişizmine dönüşmüşmüş. Nasıl, hayvan sevgisi ile protein kaynaklı beslenme tarzımızı çatıştırmayı aklımızdan bile geçirmiyorsak, ağaç kesiminde de ölçüyü doğru tutmak gerekirmiş.
Hem, yol için, hattâ inşaat için şehirlerde de ağaç kesilirmiş. Meselâ, Üsküdar Belediyesi, ömrünü tamamlamış bazı çınarları kesmiş ve yerine, çınar fidanları dikmiş; kimse de tepki vermeye gerek duymamış.

Keşke bu sözleri, ODTÜ’de ağaç eylemi yapanlara da söyleseydi.
Osmanlıca gündem olunca şöyle afilli bir yazı bekledim. Çünkü Osmanlıca, ağaca, börtü böceğe benzemezdi. Bu mesele partiler, cemaatler üstüydü. Üstelik, 2009’daki yazısı kapı gibi ortadaydı: 
“Bir anahtar verelim çocuklara; nasıl kullanacakları zaten kendi bilecekleri iştir. Onlara bir alfabe daha öğretelim, dillerinin köküne dokunmak şansını onlardan esirgemeyelim. Osmanlıca öğrenenlerin modern Türkçe'si daha sağlam esaslara dayanacaktır. ‘300 kelimeyle konuşuyor bu çocuklar’ sızlanmalarının önüne ancak böyle geçeriz... Hocalıktan emekli olduysak da elimiz tebeşir tutar Allah'ın izniyle; söz, Beşir Hoca "He" desin; göstereceği lisede meccâni ders okutmak ahdim olsun.”

Aynı yazıda, CHP’ye de bir teklifi vardı:
“Osmanlıca meselesine sâhip çıkınız; hükümeti bu projeyi desteklemeye icbâr ediniz. Bu mühim kültür ve eğitim hamlesinin şerefi sizin olsun. Âlem de desin ki, "Hayret, CHP ha!"
Şimdi, bu satırların sâhibi, liselere Osmanlıca dersi konması teklifine nasıl bakmalı diye sormaya lüzûm yok. Hop oturup hop kalkmıştır değil mi?  

Yok, öyle olmadı. Epey bir sessiz kaldı. Söz ağızdan çıkınca esiri olursunuz ya... Hele de satıra düşünce. Herhâlde kendini âzâd etmek adına, “Ne Güzel Komşumuzdun Sen Fahriye Abla” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Osmanlıca tartışmalarından uzak durmasının sebebini açıkladı. Bana göre, Ak Parti’ye karşı olmak adına Osmanlıca’yı fedâ edişini...
Adımdan emin olduğum kadar eminim ki heyecânlanmıştır. İçi, kıpır kıpırdır. İmkânı yok, “Altıncı Şehir”in yazarı, Osmanlıca söz konusu olsun da Fransız kalsın. Ben, Ahmet Turan Alkan’ın Türkçe aşkına toz kondurmam. Benim şehrimin, Sivas’ın yazarının Türkçe’ye kara sevdâlı olduğunu; sırrına erdiğini bilirim.   

Herhâlde, şeref meselesi diye düşündüm. “Bu şeref, sizin olsun.” demişti ya CHP’ye. Bu şeref, Ak Parti’nin oldu.  Âlem de CHP’ye hayret etmedi. CHP, doksan yıl önce neredeyse gene oradaydı.
Üzüldüm. Osmanlıca hamlesi, şu partinin bu partinin değil, Türkiye’nin şeref meselesidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kerime Yıldız Arşivi