Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Hocam ucu size de dokunuyor!

Hocam ucu size de dokunuyor!

Ülkemizin önde gelen üniversitelerinden ’nün Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde(SBF) bugün Dekanlık seçimi var.

Adaylar kimdir, ağırlık kimdedir bilmiyorum. 

Fakülteden bir öğretim görevlisinin, seçimlerle ilgili yorumu, benim sorunum.

Facebook sayfasından paylaşmış, aynen şöyle yazıyor:

“Pazartesi günü SBF’de seçim var. SBF adına oy hakkı olanlar karar verecek. Ya oy hakkı olmayanlar lehine karar verecek, ya da oy hakkı olan orospu çocukları lehine. Ama sonuç ne olursa olsun sağcı orospu çocukları SBF’ yi yönetemeyecek. öptüm.”

Bu sözler, SBF Kamu Yönetimi bölümü akademisyenlerinden Faruk Alpkaya’ya ait.

İnanmayan girsin facebook’una baksın.

ekran-alintisi-001.jpg

Kaldırmış mıdır bilemiyorum, ekran görüntüsü işte burada:

Bunlar “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilebilir mi?

Böyle “akademik özgürlük” olur mu? 

Adam açık açık küfrediyor.

Kime, kendinden görmediği herkese.

Kimdir bu kendinden görmedikleri, “sağcılar”; 

Fakültedeki “sol” görüşlü olmayan akademisyenler…

Bir akademisyen başka akademisyenlere sırf görüşünden ötürü “o.ç.” diye küfrediyor. 

(Tersini düşünün. Rejim tartışmasına varan yaygara koparır malum aydın bozuntuları.) 

Bu cesareti nereden buluyor?

Evet, asıl sorgulanması gereken nokta burası olmalı.

Ağızlarının payı verilmediğinden, bizim kompleksli “aydınlarımızın” pısırıklığından, haklarında gerekli işlem yapılmadığından olabilir mi?

Arşivleri şöyle bir karıştırdım… 

Bu şahıs 2005’te de, sözde Nevruz kutlamasında bayrağımızın çiğnenmesiyle ilgili toplumun kahir ekseriyetini son derece rahatsız edici yorumlarda bulunuyor.

Birlik ve bütünlüğümüzün sembolü bayrağımız ve devletimiz konusunda “bence tamamen değersiz” şeklinde ifadeler kullanıyor.

Devlet ve bayrağın sonunda yok olacağını, sadece anadilin kalacağını savunuyor.

Sonuç: “İfade özgürlüğü.” 

Dolayısıyla o günden bu yana SBF’de “bölücü duruşu”yla varlığını sürdürebiliyor.

SBF’deki bölücü grupların seslerinin yüksek çıkmasının altında da bu başı boşluk, bu “bana necilik” yatıyor anlaşılan.  

Dolayısıyla, işte bugün sinkaflı küfürlerle karşımızdalar.

İlgililer şimdi de “görmedim, duymadım, bilmiyorum” mu diyecek acaba?

Veya “ifade özgürlüğü” kapsamında mı değerlendirecekler yine?

Bunun bir müeyyidesi olmayacak mı?

Yoksa “solcu” geçinen akademisyenlerin kendilerinden görmedikleri kimselere sövüp sayma imtiyazı var da, biz olmayacak duaya amin deme peşinde mi koşuyoruz? 

Memlekette gündem çok başka başka konular diye, bunların bir önemi mi yok?

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışında mıyız acaba?

Bunlar kabul edilemez. 

YÖK ve AÜ Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş’e sesleniyorum:

Hocam hadi akademisyenlerinizi geçtik ucu size de dokunuyor, bilmem farkında mısınız?

Haydi göreve.

Bu “pislik” temizlenmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi