Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Ahlak masası

Ahlak masası

Bizim oralarda masa pek çok da laiklik reyona girince hepsini kaldırdık attık.

Kalanlar içki masası... Kumar masası. Haramiler masası...

Asıl kontakları attıran Lozan masası...

Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ahlak masası halkın kendisi idi. Halk uygunsuzluğa geçit vermezdi.

Her şeyi yaparsın da “ne istersem yaparım” keyfiyeti yoktu.

Hatırlarım, deniz dalgalarının azgınlığından bile ders çıkaranlar olurdu.

“Bu deniz neden bu kadar hırçın, belli ki birileri halt yemiş.”

Kur’an Nuh Tufanı gibi olayları bu yüzden haber veriyor. 

Kul azınca bela da kendiliğinden gelir.

Çocukluğumuzda büyüklerin yanında sigara içsek tokadı yerdik.

Hiçbir aile de bu tip tokatların hesabını sormak için karakollara koşmazdı...

Küçük yaşımızla kahvelere girip oturmak ne mümkün...

Ortaokul yıllarında çarşıda şapkasız gezmek yasaktı.

Matinelerin dışında sinemaya gidemezdik...

Şimdi öyle mi? Demokrasi geldi ülkeye, isteyen istediği ipte atlıyor.

Esrar da içerim, fuhuş da yaparım, kadın da satarım...

Biliyorsunuz çok yakın tarihe kadar zina ceza kanununa göre suçtu. Taraflardan birisinin şikayet etmesi durumunda ahlak masası hemen harekete geçerdi. 

Samanlıkta basılma hikayeleri geçmiş yılların hatırası.

Zina suçunun kaynağı İslami olduğundan laiklik gereği kaldırıldı. 

Dolayısıyla ahlak masası görevi de son buldu. 

Şimdi kimin eli kimin cebinde belli değil...

Geçmişte kayın pederin gelini ile ilişki kurduğu konusunda ihbar almıştım. Jandarma bu ihbarı verince kanım durdu. Sordum, söylenti çevrede yaygın mı? Jandarma “doğrudur” dedi.

Düşündüm, hemen yakalayıp getirmesinler, biraz bekleyelim, ola ki halkın da bir bildiği vardır. Bizim ki eski kafa, üç gün bekledim kimseden ses seda çıkmadı…

Halbuki bu olay eskiden Karadeniz’de olsaydı ya fırtınalar sert olurdu, veya deniz taşardı. 

Bizim olayda ne bir şikayet, ne bir tepki gelmeyince, talimat verdim gelini ile ilişki kuran adamı getirdiler. Gelin her şeyi açıkça anlattı. Kayınbaba zalim, tehditle yapıyormuş bu işleri.

Şimdi sıkı durun... Bu olayın suç olabilmesi için adamın oğlunun şikayetçi olması lazım. 

Hani korktuğum başıma gelecek ya. 

Oğlan “ben ne hanımdan ne de babamdan şikayetçi değilim” demez mi? 

Bende şafak attı. Bu kadar iğrenç bir olay sanıklarını serbest bırakırsam halk ne der.

Sıkıştırdım, bağırdım, çağırdım yine aynı ifade. 

Deli olacağım, bu nasıl insan...

Bu sefer “yaz kızım” dedim, “babamdan da karımdan da şikayetçiyim.”

“At imzayı” deyince attı, peşinden hem babayı hem de gelini ancak tutuklatabildim.

İki saat sonra cezaevinde isyan çıktı. Mahkumlar olayı duyunca koğuş kapılarını kırarak saldırmışlar. Gittiğimde her ikisi de yerde baygın yatıyordu. Cezaevi savaş alanına dönmüştü.

Kim yaptı?.. Ne gören var ne bilen...

Bir ay sonra duruşmaya çıktık, oğlan yine “ben şikayetçi değilim” demesin mi?

Hakim “savcıya şikayetçiyim dedin, şimdi neden vazgeçiyorsun” deyince, avukatı “efendim savcı bey öyle yazmış” demez mi? İki derede bir arda kaldım...

Şikayet olmayınca ne ceza alacaklar ne de tutuklu kalacaklar, ancak mütalâayı benim vermem gerekiyordu. Terledim, sıkıldım, sonra da yazdırdım:

“Mesleki hayatımın en talihsiz mütalaasıdır... Sanıkların tahliyesi ile kamu davasının düşürülmesine.” O dava düştü ama adam küçük yaştaki kızını da iğfal ettiği için yine elimizde kaldı.

Gelin de Sungurlu cezaevinden hastaneye giderken ring arabasında ölüsünü gördüm.

Biliyor musunuz? Düzen bu gibilerini demokrasiden sayıyor.

O yüzden Ankara’da GMK bulvarı, Strazburg gibi yerlere serpiştirilen adresli, telefonlu porno resimleri ne polis görüyor, ne de kadın hakları diyerekten tepinen feministler.

Başkentin göbeğinde uluorta kadın haysiyeti pazarlanıyor...

Ne mi olacak bu memleketin hali?

Çağdaş, laik demokrasi olunca tüm perdeleri kaldırdık yetmez mi?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi