Etnik ırkçılık durmak zorunda!
Milli devlet yapısının temeli; farklı kültürel yapıların, farklı etnik kökenlerin, üst aidiyetlikler (tek kimlik, tek dil, ortak vatan) üzerinden ortaklık kurmalarına dayanmaktadır.
Bu yapının oturduğu toplumlarda, iç çatışma, kutuplaşma, ayrışma gibi sorunlar en alt düzeyde görülür.
Türkiye’nin “milli devlet” yapısını tam olarak taşıdığını söylemek mümkün değildir.
Sık sık kimlik tartışmalarının çıktığı Türkiye’de, dışarıdan gelen müdahalelerle canlandırılan etnik ırkçılık tavan yapabilmektedir.
“Çözüm süreci” olarak adlandırılan ve içeriğini bilmediğimiz görüşmelerle durduğu iddia edilen terör eylemlerini ve gelişmeler doğru okunmalıdır.
Terör örgütü bu süreci nasıl değerlendirmektedir?
Irak ve Suriye’deki PKK varlığı nereden nereye gelmiştir?
Terör örgütünü destekleyen, fon sağlayan düşünce kuruluşlarının sayısı nasıl artmıştır?
Silah bırakma söz konusu mudur?
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nden gelen asayiş problemleri hangi boyuttadır?
Etnik ırkçılık olarak adlandırabileceğimiz Kürtçü oluşumların sayılarındaki artış, sendikal faaliyetler, siyasi girişimleri ve kamuoyuna “şirin” gözükme çabaları iyi analiz edilmelidir.
KÜRT GENÇLERİ PKK’YA SEMPATİ DUYUYOR!
PKK’yı “terör örgütü”, Öcalan’ı “terörist başı” olarak ifade etmenin bile “çözümü sabote ediyorlar” şeklinde değerlendirilebildiği bir süreçten geçmekteyiz. Bu süreçte PKK tandanslı yapıların profesyonel bir şekilde örgütlendiklerini görüyoruz.
Kültür merkezleri, kitap çalışmaları, raporlar, ekonomik kaynaklar, yerel yönetimler sendikal örgütlenmeler, sivil toplum kuruluşları ve siyaset kurumu… PKK’nın “olağanlaştırılması” olarak da ifade edilecek bu gelişmeler gelecek adına büyük bir tehdittir.
Geçmişin “terör” olarak adlandırılan kalıpları, sözleri ve eylemleri bugün “Kürtlerin sesi” gibi sunulmakta, PKK’ya meşruiyet alanları oluşturulmaktadır. Bu değişim süreci Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerinde müthiş bir etki uyandırmış durumdadır.
Ortaokullarda, liselerde, üniversitelerde hatta kamuda “Kürdüm ve Öcalan’a sempati duyuyorum” diyebilen ve bununla övünebilen insanlarla karşılaşabilmekteyiz.
“Sizin Atatürk’ünüz varsa bizim de Öcalan’ınımız var” diyen sözde üniversite öğrencileri, kampüsleri savaş alanına çevirebilmektedirler.
Tüm bu olanların açıklaması nettir.
Türkiye’de etnik ırkçılık, çözüm süreciyle birlikte kendisini rahatlatan bir ortama kavuşmuştur.
Çözüm sürecinin normalleştirdiği bu illegal, yasa dışı oluşumlar, milli devlet yapısını güçlendirmesi gereken Türkiye’yi temelinden sarsmaktadır.
Bu sarsıntı ani bir çöküşe, ani bir çatlağa yol açmadan giderilmelidir. Devlet, şiddeti giderek artan ve meydan okuyan etnik ırkçılığın önüne geçmek zorundadır.
Yıllarca devletin yanında yer almış gruplar, Kürt kökenli vatandaşlar, korucular da kaderlerine terk edilmemelidir.
YENiHABER SES GETiRECEK
Yoluna emin adımlarla devam eden, yaptığı özel haberleriyle fark oluşturan Vahdet Gazetesi’ne usta bir kalem daha katıldı. Dün ilk yazısıyla okuyucuyla buluşan Asım Yenihaber, Vahdet diliyle aktaracağı, kararlı, cesur yazılarıyla gazetemize yeni bir soluk getirecektir. Kendisine aramıza “hoş geldin” diyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.