Aptal sarışın mı aptala yatan sarışın mı?
Vaktiyle, 23 Nisan’da ne olduğunu bilmediği için ekranda alay konusu olan bir manken, daha sonra, “Bilirsem haber yapmazlar” demişti. Açıkçası, aptal sarışın mı uyanık sarışın mı karâr verememiştim. Zîrâ, cehlini kamufle ediyor olabilirdi.
Ömür Gedik diye bir sarışınımız var. “Kim? derseniz, “O, her şey.” Boğaziçi mezûnu köşe yazarı, sinema eleştirmeni, gazeteci, şarkıcı, sunucu. En mühimi, hayvan hakları savunucusu. Günümüzde, yaşam tarzı guruluğu diye bir akım var. Bu akıma kapılmış kadınlar, her işin uzmanı. “Her şeyden biraz bilen hiçbir şey bilmiyor demektir” sözü, onlara vız geliyor. Hayvanseverlik ise olmazsa olmazları.
İşte, bir nevi yaşam tarzı gurusu olan Gedik’in bir özelliği de gaf yapmak. Ancak, gaf mı yapıyor yoksa reklam mı yapıyor emin değilim. Meselâ; 2013 yılında, kurbanları sabah ezanı ile kestirmesi, alay konusu oldu. Ben, aptal sarışınlığından emin olamadım. Bir hayli reklam yaptı çünkü.
Gedik, HAÇİKO isimli bir hayvan hakları derneğinin kurucusu. O kadar sıkı bir hayvansever ki THY, hosteslere kırmızı ruju yasakladığında, bu yasağa destek oldu. Sebebi, rujlardaki kırmızı rengin bir böcekten elde edilmesiydi. Yâni, hayvan hakları için bir yasağa taraf oldu. Bunu aklınızda tutun; bir yere bağlayacağım.
Gedik’in şarkıcılığı, “zorâkî” sıfatını, fazlasıyla hakediyor. Hani, gürültülü bir ortamda kulağınıza bir kedi miyavlaması gelir ya onun gibi. Başrolde müzik var; o da bir şeyler söylüyor. Hakkını yemeyeyim. Kuyruğuna basılmış kedi gibi ciyaklayarak müziği bastıranlara göre iyi sayılır. Ama, ortada sanat adına bir şey yok.
Bilmeyenler için hatırlatayım. Gedik, tuhaf bir tarzda yorumladığı ”Hey Onbeşli” türküsünün klibi tepki alınca, klipde değişiklik yaptı. Değişiklik dediysem, üstü çıplak dansçıları çıkardı o kadar. İptâl etmedi. Best FM’e yaptığı açıklamaya göre, türkü hakkında bir hayli bilgi sâhibi. Bilgisi önceden var mıydı yoksa tepkiler üzerine oturup çalıştı mı bilemem. Bildiğim tek şey, mide bulandıran uyanıklığı. 2015 Çanakkale yılı ya sesiyle çıkamadığı basamakları, Çanakkale’nin acılı, mazlûm kadınlarının üzerine basarak niye çıkmasın?
Dikkâtinizi, açıklamasındaki şu kısma çekmek istiyorum:
"Yasaklarla gitmeyelim. Geçmişteki türkülerimizi, değerlerimizi günümüze farklı yorumlarla taşıyanlara da birazcık hoşgörüyle yaklaşalım."
Burada, kırmızı ruja bağlayalım. Hayvan hayâtı söz konusuysa yasaklardan yana ol; insan hayâtı söz konusuysa “Yasaklarla gitmeyelim” de. Merâk ediyorum, plasentadan elde edilen kozmetik ürünleri yasaklansa tepkisi nasıl olur? Ömür Gedik’in ruh hâli, bana, Yalan Dünya’nın Bünyamin’ini hatırlattı. Evde beslediği istakozları evlât edinecek kadar hayvansever olan ama, acılı, fakir insanları umursamayan, onlarla alay eden psikopat Bünyamin’i.
Gedik’in şarkısını dinledim. Tam bir fâciâ. Gürültü arasında, kedi miyavlaması. Olmaz ya meselâ, bu şarkıdan kediler incinse adım kadar eminim ki sevgili sarışınımız, bütün kedilerden özür dileyip şarkıyı iptâl eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.