İtiraf ve nedâmet sezonu açıldı!
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 12 kişinin yaşamını yitirdiği Paris'te yayın yapan Charlie Hebdo dergisine yönelik katliamına ilişkin olarak, "Maalesef Afganistan Akdeniz'in kıyısına geldi.
Suriye'deki kaostan dolayı…” şeklinde bir açıklama yaptı. Ardından beş yıla yakın süredir Suriye’de yaşanan kaosun yarattığı iklimin etkilerine karşı Türkiye’nin dikkatli olması gerektiğini ve Türkiye’yi zor günlerin beklediğini ifade etti.
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın ama ben Sayın Gül’ün bu beyanını “nedâmet” olarak yorumluyorum!
Nereden nereye? Düşünsenize… Komşularla sıfır sorun politikası mucibince her şey güllük gülistanlık olmuştu. Baba Esad sonrası ilk kez Türkiye-Suriye ilişkileri normalleşmiş hatta “İsrail’i tehdit edecek seviyelere” erişmişti! Ortak Bakanlar Kurulu toplantılarından tutun, önce serbest dolaşım ardından iki ülke arasındaki sınırın kaldırılması projeleri konuşuluyordu…
Sonra birden bire rüzgâr tersten esmeye başladı! Irak Savaşı’nın Bağdat'ın düşmesiyle neticelendiği andan itibaren ABD ve Batılı müttefikleri “Suriye’de de rejim değişikliği kaçınılmazdır” sözleriyle Suriye ile alakalı niyetlerini ufak ufak açık etmeye başladılar. Akabinde, zamanında Irak’la savaşmayı meşru kılacak deliller bulmak için olağanüstü gayret sarf edenler bu kez Suriye için aynı yöntemleri izlediler: İlk önce Dünya kamuoyu hazırlandı! Sonra İslam ülkeleri sırtını gâvura dayayarak, birer birer “Müslümanların iktidarı” gazlarıyla “Arap Baharı”nın sarhoş edici rüzgârıyla harekete geçirildi! Ardından, buna uzun süre direnen Suriye’de, etkili bir iç savaş ortamı için ulaşımından tutun lojistiğine kadar tüm kolaylıklar sağlandı. Suriye her türlü dış müdahaleye açık hale getirildi!
Zalim Saddam’ın kapı dışarı edilmesi ve Irak halkına “barış ve demokrasi getirilmesinin!” ümmete çıkarılan faturası çabuk unutan şimdikiler ise, zamanında ortaya konan “1 Koyup 3 alacağız” motivasyonuyla aynı delikten aynı yılanlara sokulmayı başardılar! 2011 yılında başlayan iç savaştan beri yüz binlerce insanın öldürüldüğü, milyonlarca kişinin komşu ülkelere sığındığı, Esed’in güçlerine karşı mücadele etmek gayesiyle dünyanın her tarafından getirilen ama bir süre sonra birbirlerine karşı iktidar mücadelesi vermeye başlayan, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı özgürlük aşığı(!) tiplerin cirit attığı Suriye’de, en aktif ülke maalesef Türkiye oldu!
Etmeyin eylemeyin… “Savaş, aynı zamanda oyun içinde oyundur. Olan oradaki Müslüman kardeşlerimize oluyor. Günümüz savaşlarına, savaşan en az iki tarafın dışındakiler neden olur, kazanan yine o iki tarafın dışındakilerdir! Yarın bir gün keşke bu işe bulaşmasaydık diyeceksiniz…” diyenlerin ise; ne İrancılığı, ne de diktatör olduğu geç anlaşılan(!) Esed yanlılığı kaldı!
Neticede, 30 yıllık cinayet şebekesinin üssü Kandil’e müdahale söz konusu olduğunda hesap-kitap yapan ve ABD müsaadesi arayan, sıra “hâlâ niçin düşman olduğumuzun net bir şekilde açıklanamadığı” Suriye’ye geldiğinde ise ciddi taahhütlere angaje olan mevcut siyasi iktidarın “mecburiyetleri” maalesef Türk Milleti'nin ve ümmetin “meselesi ve mecburiyeti” haline getirildi!
Peki, bundan sonra ne olacak?
Gâvur, yukardan atacağı binlerce ton bomba ile Suriye’ye demokrasi getirecek! Öyle ya da böyle Beşar Esed gidecek. Bombayla ölmeyen Müslümanlar, Esed sonrası iktidar mücadeleleri sırasında ölecek! ABD desteği ve vesayeti ile milyonlarca kan ve gözyaşı üstünde yeni bir Kürdistan peydâ olacak! Sonra, bölge ÖSO ve diğer radikal unsurlardan özenle temizlenecek! Temizlenemeyenler ise Türkiye’nin kâbusu olacak! Türkiye’ye iki milyona yakın sığınmacının yanı sıra yeni mülteci akınları olacak… Tıpkı 7 Ocak 2015 Paris Charlie Hebdo saldırısı ve yakın zamanda Reyhanlı’da yaşanan terör eylemlerine ve Batı başkentlerinde ortaya çıkan yabancı düşmanlıklarına, ülkemizde de sıkça şahit olmaya başlayacağız!
Hülasa;
“Devletlerarası diplomasi duygusallık kaldırmaz” ilkesi ile “Ey iman edenler, sizden olmayanları (Yahudi ve Hıristiyanları ve işbirlikçi münafıkları) sırdaş (müttefik) edinmeyin...” ilahi ilkesi arasındaki dengeyi tutturamayanlar dün itibariyle itiraf ve nedâmet sezonu açtılar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.