Batuhan Çolak

Batuhan Çolak

Mukaddes dava

Mukaddes dava

15 Aralık’ta, Vahdet diliyle, Vahdet inancıyla, Vahdet hedefiyle yola çıktık. Birlik, bütünlük, beraberlik mesajları verdik.

Farklı dünya görüşlerine mensup yazarlar olarak Vahdet çatısı altında buluştuk. Milletin özlemi olacak bir gazete çıkıyorsa her görüşün temsil edilmesi gerektiğine inandık.

Vahdet şu anda bunu başardı ve başarmaya da devam edecek.

Ülkücüsü, İslamcısı, milliyetçisi, muhafazakârı bu gazetede buluştu.

Sokakta görseler birbirlerinin yüzüne bakmayacak insanlar Vahdet için el ele verdiler. Ve aslında aralarında çok da büyük farklılıklar olmadığını gördüler. 

Büyük emeklerle; yemeksiz, uykusuz, mütevazi imkanlarla çıkarılan bu gazete bazı aşağılıkların salyalarına, havlamalarına maruz kalıyor. 

BİZANS HASTALIĞI 

Alparslan Türkeş’in dediği gibi: “Bizans’tan geçme bir hastalık vardır. Gevşeklik, lâubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele lâf söylemek…”

Bizans hastalığına tutulanlara şunu söylemek istiyorum: Bir fırın ekmek yeseniz de inanan insanların neler başardığını anlayamaz, davası olanların neleri göze alabildiklerini idrak edemezsiniz. 

Çünkü sizlerin değer yargısı olmaz, çünkü sizin gibilerin davaları olmaz; karakterleri olmaz.

Kimlerden mi bahsediyorum…

Cevabı net.

PKK terör örgütü ülkeyi adım adım parsellerken gıkını çıkarmayanlardan, şanlı bayrağımızdaki ay yıldızdan bile rahatsız olanlardan bahsediyorum.

İstiklal Marşı okunduğunda sinirleri bozulan, gözleri fal taşı gibi açılanlardan, sağda solda hakkımızda konuşanlardan bahsediyorum.

PKK’nın yayın organlarından para kazananlardan aşağılık elleriyle klavye başından ahkam kesenlerden; gazetemizi yaftalamaya, karalamaya, önünü kesmeye çalışanlardan bahsediyorum.

HODRİ MEYDAN

İstediğiniz yakıştırmayı yönlendirmeyi yapın hodri meydan!

Buradan tekrar ilan ediyoruz.

İnancımız, vatanımız ve milletimiz bizim kutsallarımızdır.

Kim ki; vatanımıza, birliğimize, kutsalımıza elini uzatır, kim olduğuna bakmaz o eli keseriz!

Biz biriz ve biz ne olduğumuzu da iyi biliriz.

Milletimizin hassas değerlerine; Türklüğümüze, milliyetçiliğimize laf söyleyemeyenler ancak salyalar akıtarak ortalıkta dolaşırlar.

Buradan bir kez daha açıkça vurguluyorum.

Bu ülkeyi bölenler bizim düşmanımızdır!

Bayrağımızdan rahatsız olanlar düşmanımızdır!

Milletimizi kutuplaştıranlar, ayrıştıranlar düşmanımızdır!

İstiklal Marşı’ndan, şanlı tarihimizden rahatsızlık duyanlar düşmanımızdır!

Yıllardır ona buna yalakalık yaparak kendini "aydın" sanan zavallılar, yediğiniz haramın, yediğiniz kul hakkının hesabını veremeyeceksiniz. 

Yalakalığı “gazetecilik” sananlar elbet sizin de döneminiz bitecek. Günaha batmış, omurgasız duruşunuzla yazdıklarınız çöplüklerde uçuşan kâğıtlara karışacak. Bir kez daha altını çizmek de fayda var…

Mustafa Kemal Atatürk de bizim, Kazım Karabekir de bizim. Fatih de bizim, Kanuni de bizim.

Göktürkler de bizim, Selçuklu da, Osmanlı da…

Bizler, binlerce yıllık tarihimizle heyecanlanırken, sizin gibi geçmişini inkar edenler, yeşil dolarları gördükçe heyecanlanırlar…

İşte farkımız bu... Mesele dava adamı olmak, olabilmek meselesidir!

Vahdet Gazetesi’nin davası da budur.

Bu kadar emeğe, bu kadar çabaya, bu denli özverili çalışmaya gölge düşürülmesine asla müsaade etmeyeceğimizi ve mukaddes davamızın dönmez savunucusu olacağımızı bir kez daha deklare ediyoruz. İlk yazımızda da belirttiğimiz gibi: “Ağanın, paşanın, padişahın, hocanın, şunun, bunun değil, bazı kesimler tarafından küçümsenen, horlanan, hakir görülen Anadolu’nun öz be öz çocuğudur Vahdet.”

Allah yolumuzu açık etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Batuhan Çolak Arşivi