Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Ergenekon’un kaynağı ‘gömü’ mü?”

“Ergenekon’un kaynağı ‘gömü’ mü?”

“Ergenekon Terör Örgütü” sanığı iki generali, “Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisi dahilinde” ziyaret eden Kocaeli Garnizon Komutanı Galip Mendi’nin “talihsizliklerini” sıraladığımız dünkü yazımız, Kıbrıs’tan “çarpıcı” telefonların gelmesini sağladı.
Onlardan biri de, 20 yılını “Sivil Savunma Örgütü”’nde geçiren bir “Kıbrıslı”ya ait...
Hattaki “Kıbrıslı” bize dürüstlüğüne itimat ettiğimiz bir dostumuz aracılığıyla ulaştığından ve de söyledikleri son derece “tutarlı” olduğundan, Sivil Savunma Örgütü’nde uzun yıllar görev yaptığına inandık.
Ve, “Kimliğini telefonda dile getirmesini” talep etmedik.
Efendim;
Dünkü yazımızda, Sayın Mendi’nin Sivil Savunma Örgütü’nün başında bulunduğu dönemde, bir “gazeteci cinayetinin” yaşandığını hatırlatmıştık.
Ayrıntıları biliyorsunuz; Kutlu Adalı adlı meslektaşımız, Kıbrıs’taki Aziz Barnabas Manastırı’na yapılan bir baskın hakkında “sakat” yazılar kaleme almış...
Kıbrıs Barış Harekatı’nda, Rumların ev, kilise, banka ve kuyumcularından “ganimet” olarak alınan paha biçilmez mücevherâtın harekâtta görevli bir binbaşı tarafından, “sonradan alınmak üzere” Aziz Barnabas Manastırı’na gömüldüğünü anlatmış...
Bu binbaşı, emekliliğinden yıllar sonra, durumu “Kıbrıs’ta görev yapan güvendikleriyle” paylaşınca, Manastır’a bir silahlı baskın düzenlendiğini...
Ve... “Gömü”nün “birileri” tarafından “götürüldüğünü” yazmış...
Bu yazıların ardından meydana gelen “cinayetin” kafa kurcalayan detaylarına dün yer vermiştik...
Konuyu dağıtmış olmamak için oraya tekrar girmiyorum...
“Ergenekon’un kaynağı ‘gömü’ mü?”
Bugün, bunun üzerinde duruyorum!..
“Kıbrıslı Sivil Savunma Mensubu”nun telefonu tamamen bu “Gömü” meselesiyle ilgili...
Hattımızdaki “Kıdemli Sivil Savunma Mensubu” bu konuda çok şeyler bildiğini söylüyor...
“Ergenekon sanıklarından Muzaffer Tekin de gömü hakkında bilgi sahibidir!..” diyen uzmanımız şöyle devam ediyor:
“Ergenekon’un maddi kaynaklarına dair daha derin ve de Kıbrıs’ı da içine alan bir araştırma, Kıbrıs’ın haklı davasının ne türden işlere alet edildiğini ortaya koyacaktır!.. O ‘gömü’ oradan alındı... Şimdi, ‘gömü’ denince sizin aklınıza, birkaç kişiyi hafiften zengin sınıfına sokacak bir küp filan gelebilir!.. Hayır öyle değil. Rumların evlerinden, üzerlerinden alınanlar ve sektörün büyük bölümünü elde tutan Rumlara ait kuyumculardan alınanlar... ‘Kıbrıs’ın birkaç yıllık ihtiyacını karşılayacak kadar büyük bir hazineden’ bahsediyoruz!..”

Uzun uzun anlatıyor, hattaki Kıbrıslı Sivil Savunma Uzmanı...
Sütunumuzdan taşacak olanları atlayıp, “soruları”na gelelim:
“Bu büyük kaynağın akıbeti ne oldu?.. Baskın sonrası ele geçen mücevherâtın kayıtları nerede?.. Sadece oradaki ‘servet’i düşünmeyin. Başka yerlerde de çok büyük ‘ganimetler’ ele geçirildi. Bunların kayıtları ne durumda? Bugünün önde gelen Ergenekoncularının ve 28 Şubat’ın önde gelen isimlerinin, gömü olayından sonraki servet durumlarını konu alan bir inceleme yapıldı mı?..”
28 ŞUBAT’A DİKKAT ÇEKİYOR!..
“Bakın, bu olay 1996’da oldu, hemen ardından bir yıl sonra Türkiye’de 28 Şubat operasyonu başladı! Türkiye’deki tartışmalar Kıbrıs’ı da etkiledi. Ve, ‘gömü’nün, ‘gömülerin’ peşine düşmeyi imkansız kılan bir ortam oluştu!.. Şimdi, gayet müsait bir ortam var. Aydınlatılırsa bu dönemde aydınlatılır, ‘gömü’ hadisesi!..”

Hattaki zat; “somut” olarak, bu işten istifade eden isimleri de sıralıyor...
Ergenekon iddianamesinde “sanık olarak” yer alanlar da, sanık olmayıp listede ismi geçenler de var...
Kıbrıs’ın haksız yere “efsaneleştirilmiş” bazı simaları filan...
Bunları teker teker yazmak isterdim...
Lâkin; “hukuki” sebeplerden dolayı bunu yapmıyorum...
Şunları dile getirmekle yetineyim:
Ergenekon Terör Örgütü’nün “Kıbrıs” ayağı üzerine kararlı bir şekilde gidilirse...
Bugünlerde Kıbrıs’taki “karanlık olaylar”ın gündeme gelmiş olmasından istifade...
Başta “gömü” olayı olmak üzere...
Kamuoyunun dikkati “Kıbrıs” merkezli ilişkilere çekilirse, çok faydalı sonuçlara ulaşılır.
Kıbrıs’ın başında Mehmet Ali Talat gibi, “bu konudaki çalışmaları kolaylaştırabilecek” bir Cumhurbaşkanı var...
Türkiye’deki siyasi irade ve sorumlu medya organlarının da desteği ile Ergenekon’un “çok daha derin” boyutları ortaya konulabilir.
Son zamanlarda sıkça görüştüğüm Kıbrıslı meslektaşlarım; Türkiye medyasının, aradaki yakınlığa rağmen, “Kıbrıs’taki derin yapılanmalar” üzerine pek gitmemesinden şikâyetçi oluyorlar.
“Gömü” hadisesi hepsinin dilinde...
“Bizim kazımıza siz de yardımcı olun, bakın ne madenler bulacaksınız” diyorlar.
Gitsek mi, ne!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi