Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Başkanlık sistemine geçerken

Başkanlık sistemine geçerken

İn­san­lık, yö­ne­tim bi­lin­ci­ne ulaş­tık­tan son­ra, pek çok yö­ne­tim şe­kil­le­ri saf­ha­la­rın­dan geç­ti. Si­te dev­let­le­rin­den, feo­dal yö­ne­tim şe­kil­le­ri­ne, im­pa­ra­tor­luk­lar­dan mo­nar­şi­le­re ka­dar iri­li ufak­lı yö­ne­tim şe­kil­le­ri tec­rü­be edil­di. Şu an­da po­pü­ler olan ve kut­sal­laş­tı­rı­lan yö­ne­tim sis­te­mi “de­mok­ra­si­” ve “cum­hu­ri­ye­t”. Tür­ki­ye ola­rak da de­mok­ra­si­nin “par­la­men­ter de­mok­ra­si­” ola­nı­na de­mir at­mış va­zi­yet­te­yiz. Fran­cis Fu­ku­ya­ma­’ya ba­kar­sak, ge­li­nen son nok­ta bu “de­mok­ra­si­” nok­ta­sı; hem de “li­be­ral de­mok­ra­si­”. Üs­tad, “Li­be­ral de­mok­ra­si, in­san­lı­ğın ge­le­bi­le­ce­ği son nok­ta­dır.” di­ye­rek dü­şün­ce­si­ni “ta­ri­hin so­nu­” şek­lin­de ta­rif et­miş­ti. 

Bı­ra­kın bir kaç yüz yıl ge­ri­ye git­me­yi, 1900’le­rin ba­şın­da ya­zı­lan ka­si­de­le­re ba­kı­yo­rum da şa­ir­ler, pa­di­şah­lı­ğın so­na er­me­ye­ce­ği­ni zan­ne­dip “Dün­ya dur­duk­ça dev­le­tin var ol­su­n” di­ye dua­lar eden şa­ir­ler­den, öl­me­yip de ya­şa­yan­lar, 1923’te sal­ta­na­tın, mo­nar­şik sis­te­min so­na er­di­ği­ni; hâ­ki­mi­ye­tin şa­hıs­la­ra de­ğil, mil­le­te ait ol­du­ğu­nu gö­rün­ce, o du­ala­rı için ne­ler dü­şün­müş­ler­dir aca­ba?

Mo­nar­şi di­ye bir şey var­dı

Da­ha ön­ce­ki za­man­lar gi­dil­di­ğin­de de du­rum ay­nı­dır. Gün ge­lip im­pa­ra­tor­lu­ğun so­na erip cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­la­bi­le­ce­ği­ni, de­mok­ra­si­ye ge­çi­le­bi­le­ce­ği­ni ha­yâl bi­le ede­me­yen­le­re sor­say­dık, “En gü­zel yö­ne­tim şek­li mo­nar­şi­dir.” di­ye­cek­ler­di. 

1789’dan be­ri; ya­ni Fran­sız İh­ti­la­lin­den be­ri de in­san­lık “de­mok­ra­si­” bü­yü­sü­ne ka­pıl­mış va­zi­yet­te. F. Fu­ku­ya­ma da­hil hiç kim­se yö­ne­tim sis­te­mi­nin de­ği­şe­bi­le­ce­ği­ne inan­mı­yor.  Tıp­kı 300 yıl ön­ce, mo­nar­şi­le­rin so­na erip de­mok­ra­si­ye ge­çi­le­ce­ği­ne kim­se­nin inan­ma­ma­sı gi­bi ya­ni.

İn­san­lı­ğın üret­ti­ği hiç bir şey du­ra­ğan­laş­ma­mış, her an bir de­ği­şim ya­şan­mış­tır. Yö­ne­tim şe­kil­le­rin­de de ben­ze­ri bir du­rum ya­şa­na­cak­tır.  Ge­le­cek  on yıl­lar ve­ya yüz yıl­lar ye­ni yö­ne­tim şe­kil­le­ri­nin or­ta­ya çık­ma­sı­na sah­ne ola­cak­tır. Me­se­la ben, en azın­dan dev­let zih­ni­ye­ti­nin bü­yük de­ği­şim­ler ge­çi­re­ce­ği­ne ve bu­na bağ­lı ola­rak ege­men­lik, iç hu­kuk, mil­let­le­ra­ra­sı hu­kuk, ti­ca­ret hu­ku­ku gi­bi hu­sus­la­rın ye­ni­den di­zayn edi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Ve bu sü­reç­te, re­fah se­vi­ye­si art­tık­ça, in­san­la­rın yö­ne­tim şek­liy­le il­gi­li en­di­şe­ler­den uzak­la­şa­cak­lar­dır. Re­fah se­vi­ye­si art­mış ve mut­lu­luk eşi­ği­ni aş­mış top­lum­lar­da de­mok­ra­si ol­sa ne olur, mo­nar­şi ol­sa ne olur? Ve­ya hiç ta­sav­vur ede­me­di­ği­miz bir sis­tem ol­sa ne olur?  Re­fah se­vi­ye­si yük­sek ül­ke­ler­de, se­çim­le­re ka­tıl­ma ora­nı­nın sü­rek­li düş­me­si, top­lu­mun si­ya­set­le ve yö­ne­tim şek­liy­le pek il­gi­len­me­di­ği­ni gös­ter­mi­yor mu?

Sis­tem de­ği­şir­ken

Tür­ki­ye­’de he­nüz tam yer­leş­me­miş bir par­la­men­ter de­mok­ra­si var.  Son za­man­lar­da, de­mok­ra­si­nin özün­den ta­viz ver­me­den, şek­lî bir de­ği­şik­lik­le baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çiş tar­tı­şı­lı­yor. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın 19 Ocak gü­nü ba­kan­lar Ku­ru­lu­’na baş­kan­lık yap­ma­sı, ba­zı­la­rı­na gö­re baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çi­şin ilk adı­mıy­dı. Ön­ce­ki cum­hur­baş­kan­la­rı­mız da ay­nı şe­yi yap­mış­tı ama o za­man kim­se “Par­la­men­ter de­mok­ra­si el­den gi­di­yor!...” di­ye ba­ğır­ma­mış­tı. Şim­di Tay­yip bey de ay­nı şe­yi ya­pın­ca çığ­lık­lar or­ta­lı­ğı kap­la­dı.

Ben­ce Tay­yip bey Ba­kan­lar Ku­ru­lu­’na baş­kan­lık yap­ma­ya de­vam et­me­li ve bu­nu si­tem de­ği­şik­li­ği­ni ger­çek­leş­ti­rin­ce­ye ka­dar sür­dür­me­li­dir. Al­lah uzun ömür­ler ver­sin ama şu­nun şu­ra­sın­da Tay­yip be­yin ne ka­dar öm­rü kal­dı ki bu­nu ge­cik­tir­sin?...  

Tür­ki­ye­’de­ki bu de­ği­şim, ba­sit bir “Baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çi­ş” ol­ma­ya­cak; de­mok­ra­si­nin ni­te­lik ve iş­le­yi­şi ko­nu­sun­da öz­gün mo­del de­ği­şik­lik­le­ri­nin oluş­tu­rul­ma­sı­na kat­kı­da bu­lu­na­cak­tır. 

Tür­ki­ye ta­ri­hin­de sis­tem de­ği­şik­li­ği­nin te­ti­ği­ni çe­kip bu­nu ka­riz­ma­sıy­la top­lu­ma mâl et­me gü­cü olan iki si­ya­sî şah­si­yet var­dı. Bi­ri, “baş­kan­lık sis­te­mi­”ni ilk te­laf­fuz eden ve biz­le­re öğ­re­ten rah­met­li Tür­keş; di­ğe­ri, si­ya­sî kim­li­ği­ni top­lum in­din­de, ka­riz­ma öte­si bir bü­yü hâ­li­ne dö­nüş­tü­ren Tay­yip bey. Baş­kan­lık sis­te­mi ko­nu­sun­da Tür­ki­ye, Tür­keş şan­sı­nı kul­la­na­ma­dı; in­şal­lah Tay­yip bey şan­sı­nı kul­la­nır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi