Ankara’nın ortasında İnsanlık dramı
Onlar, Türk medyasının ve siyasilerin görmezden geldikleri… Yezidiler, Kürtler, Araplar kadar yer bulamıyorlar haber bültenlerinde…
“Kobani” kadar değerleri yok…
Ortadoğu’nun karanlığında oradan oraya savruluyor, evlerinden, barklarından sürülüyor, öldürülüyor, teröre uğruyorlar…
Türkmenlerden bahsediyoruz, aynı soyun çocuklarından, soydaşlarımızdan…
Irak’ta önce ABD’nin müdahalesiyle yerlerinden edilmeye çalışılmış, sonrasında Barzani ve Ta- labani’nin ırkçı politikalarıyla tapuları ellerinden alınmaya başlanmıştı.
Bir süre sonra da “peşmerge” denilen ne idüğü belirsizlere itaat etmeleri istendi, kabul etmedi- ler… Kabul etmedikçe de teröre, baskıya maruz kaldılar.
Barzani giderek güçlenip, peşmerge Irak’ın kuzeyinde de-facto bir yapı ile rahat rahat dolaşırken, Türkmeneli’nin öz çocukları Musul, Kerkük ve Telafer’de yaşam mücadelesi verdiler.
Bu sırada çok sayıda Türkmen lider suikaste uğradı, şehit edildi. Sonrasında IŞİD denilen paravan örgüt ortaya çıktı.
Köylerini vermek istemeyen, zulme boyun eğmeyen Türkmenler, güçleri yettiklerince karşılık verdiler ama arkalarında ne ABD’nin hava kuvvetleri ne de BM’nin askeri gücü ne de Türkiye’nin manevi desteği vardı… Yalnızdılar…
Çok kayıp verdiler, tarifi imkansız acılar yaşadılar.
Artık daha fazla dayanacak durumları, vaziyetleri yok. Yer yer kendi içinde bölünüp, dağılıyorlar. Yarınlarından umutlu olmadan sadece varoluş mücadelesi veriyorlar.
TÜRKMENLER TÜRKİYE’YE GELİYOR AMA...
Telafer’de artan şiddet olayları nedeniyle Türkmenler akın akın Türkiye’ye gelmeye başladılar. Daha öncesinde Türkiye’ye kabul edilmedikleri için hükümete yoğun ve haklı eleştiriler vardı. Bunların bir kısmı karşılık bulmuş olacak ki sadece Ankara’ya 15 bin Türkmen geldi…
Büyük bir umutla, Türkiye’deki kardeşlerinin onları beklediklerini, devletin onlara imkanlar sağlayacağını düşünürken ummadıkları bir manzarayla karşılaştılar.
Onlara bakacak devlet yok kalacakları yerler belirsiz, kimse iş vermiyor, emlakçılar yaşanmayacak yerlerin kiraları 700-800 liradan açıyorlar!
Bu manzara karşısında çaresiz başlarını sokacakları bir ev arayıp, fahiş fiyatlarla aynı evde 15-20 kişi kalıyorlar.
Türkmenlerin zor durumda olduğunu fark eden bazı işgüzarlar “nasıl para kazanırım, nasıl dolandırabilirim” derdine düşmüşler! Mal sahiplerine, “evlerinize iyi kiracı bulduk” diyerek Türkmenlere fahiş fiyatlarla evleri kiraya veriyorlar.
Konut sahiplerinin evlerinde 4 değil 20 kişi kaldığını öğrenmeleri çok uzun sürmüyor.
Sonrasında Türkmenler hasta çocuklarıyla sokağa atılıyorlar…
Emlakçılara verilen komisyon paraları, fahiş kiralar da cabası…
Öte yandan Türkmenlerin iş imkanları da yok denecek kadar az, kimse iş vermiyor, verenler de çok düşük ücretlere “kaçak işçi” statüsünde çalıştırıyorlar, sosyal güvenceleri yok.
ÖSO, IŞİD ve SINIR
Türkmenler, Telafer’den Türkiye’ye gelebilmek için ellerinde, avuçlarında ne varsa yok pahasına satıyorlar. Sonra yollara düşüyorlar. Önce, Özgür Suriye Ordusu, sonra IŞİD ellerindeki tüm değerli eşyalara ve paralara el koyuyor.
Türkiye sınırına geldiklerinde de eşyalarının büyük bir bölümünün içeriye sokulmasına izin verilmiyor.
Ankara’daki manzara Türkmenler için giderek daha vahim bir noktaya ulaşıyor. Bazı yardımsever vatandaşlar, dernekler ellerinden gelen çabayı göstererek soydaşlarına yardımcı olmak istiyor.
Ama güçleri nereye kadar yetebilir?
Türkiye’nin Başkent’inde, Ankara’da, görmezden gelinen büyük bir dram var.
Bu dram giderek daha da vahimleşmeden, devletin, STK’ların, siyasi partilerin konuya eğilmeleri, meseleyi gündemlerine almaları gerekiyor.
Çünkü bu insanlar yaşamak zorunda, yaşatılmak zorunda…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.