HDP neye güveniyor?
Türkiye yeni bir seçim sürecine girmiş bulunuyor.
Ve cevabı aranan soruların başında, HDP’nin barajı geçip geçemeyeceği geliyor.
Bu partinin barajı geçemeyeceği görüşünde olan yazar çizer ve “aydın” takımı,
Büyük bir risk aldığını söyledikleri HDP’nin TBMM’de mutlaka olması gerektiğini savunarak, bunun için de seçimlere yine bağımsız girmelerini telkin ediyor.
HDP’nin risk aldığı, baraj stresi yaşadığı düşüncesi ne kadar sağlıklı?
Bana öyle geliyor ki, iddiaların aksine HDP en rahat seçim sürecini yaşıyor.
Bugün içinde bulunulan siyasi konjonktürün yanı sıra değişik kesimlerce değirmenlerine su taşınıyor çünkü.
Bir kere, çözüm süreciyle birlikte, temelindeki şiddete rağmen HDP ideolojisinin daha da yayıldığı bir gerçek.
Teröristbaşı Öcalan’a, bölücü terör örgütü PKK’ya, bunların siyasi uzantısı olan HDP’ye sempati duyanların; bunu açık açık dile getirebilenlerin sayısında artış olduğu kesin.
Özellikle bölgenin gençleri arasında, PKK’ya, Öcalan’a sempatiyle bakanların oranı hiç olmadığı kadar tırmanmış durumda.
HDP bunu görüyor.
Dolayısıyla,
1- Özellikle ilk defa oy kullanacak olan bölge gençlerinin oyları çantada keklik görülüyor.
2- Aslında kendileri ile aynı düşüncede olmalarına rağmen, son seçimlerde tercihlerini AK Parti gibi muhafazakar partilerden yana kullanmış olan vatandaşların baraj için desteğe gelecekleri düşünülüyor.
3- Ayrıca, aday listelerinde temsilcilerine yer vermeyi planladıkları eşcinseller ile azınlık oylarının önemli oranda kendilerinde toplanacağına inanılıyor.
Bu kesimleri “garanti” gören HDP, CHP tabanından da ümitli.
Şöyle ki,
Baraj altında kalmaları durumunda bölgedeki milletvekillerinin AK Parti’ye kayacağı, dolayısıyla AK Parti’nin 330’u hatta 367’yi yakalayabileceğinden endişe eden sol seçmenin, sırf AK Parti’ye muhalefet adına kendilerine omuz verebileceğini hesaplıyor.
Bu hesapta HDP yalnız da değil.
Çok iyi biliyor ki, kendilerinden çok başka “birileri” de sırf bu nedenle gayret edecek barajı geçmeleri için.
Nitekim geçtiğimiz gün, “siyaset mühendisliği” yapması ile ünlü bir gazetede çıkan “HDP’ye 600 bin oy lazım” başlıklı haberden de anlaşıldığı üzere,
“Birileri” düğmeye basmış, sol seçmen üzerinde şöyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor:
“HDP baraj altında kalırsa, AKP 367 ile gelir. Başkanlıkla Cumhuriyetin kökünü kazır, ülkeyi böler.”
Diğer taraftan HDP’de, “TBMM’ye girmesek de olur” rahatlığı hakim.
Birbirinden ilginç senaryoları akıllara getiren bu “rahatlığın” apayrı bir yazı konusu olduğunun altını çizerek, yazımı şöyle noktalıyorum:
7 Haziran seçimleri öyle bir seçim ki, HDP baraj altında kalsa da kalmasa da, sonuç Türkiye için kritik tartışmaları beraberinde getirecektir.
Ve maalesef bu tartışmalar her halükarda HDP ideolojisine hizmet edecektir.