Eyvah! Huck Jackman Osmanlı torunuymuş
Benim pîrim, Ali Murat Güven. Suyun da düşmanın da uyuyacağını ama Holywood’un uyumayacağını ondan öğrendim. Hiçbir artistine, yönetmenine, filmine güvenmem. Hele hele bizi övüp yaklaştıklarında, “Eyvah ne çeviriyorlar?“ diye paniklerim.
Bir misâl vereyim. A. Murat Güven’in bir yazında okumuştum.
2005 yılında, Kapadokya’da sinema tarihinin en İslâm düşmanı, en ırkçı filmi çekildi. Filmin adı, Taş Tüccarı. Başrolleri, Harvey Keitel, Murray Abraham, Jane March paylaştı.
Harvey Keitel, filmin çekilmesinden önce 24. İstanbul Uluslararası Altın Lale Film Festivaline gelerek onur ödülü aldı. Daha sonra filmin çekimleri için Kapadokya’ya geçti. Nevşehir'in Uçhisar Belediye Başkanı, 2005 yılı ilkbaharında, Amerikalı aktör Harvey Keitel'a, bu filmde Müslüman bir dervişi canlandırdığı için teşekkür edip, hediye verdi. Ziyareti esnasında, rakı içen aktörle çay bardağını şerefe tokuşturdu. Kültür Bakanlığı’ndan verilen izinle Peri Bacaları’nda çekilen Taş Tüccarı Türkiye’de gösterilemeyecek kadar hain bir film.
Mesele ne? Keitel, Müslüman dervişi oynuyor diye sevindirik olmuşuz. Oysa adam, bütün Müslümanları terörist gösteren bir filmde oynuyor. Muhtevâya bakmıyoruz. Alık alık artistlerin ne dediğine bakıyoruz. Bize yakın bir iki laf ederlerse bağrımıza basıyoruz.
Russel Crowe da Son Umut’u çekmeden önce Türkiye’yi övmüştü. Nicolas Cage, Türkiye’den aldığı seccâdesini yanından hiç ayırmadığını söylemişti. Adamlar böyle söyler de özel mekânlarda çekecekleri filmler için izin çıkmaz mı? Ne demek! Dükkan onların. Muhafazakâr medya ise “Türkiye Hollywood’un Gözbebeği Oldu” diye haber yapmıştı.
Birkaç ay önce Liam Neeson Müslüman olmayı düşündüğünü açıkladı. Aman Allah’ım! Ayran bile değil; yoğurt. Müslüman rolü yapmayacakmış. Bizzat Müslüman olacakmış. Demek ki büyük bir oyun çevirecekler. Taken üçlemesi yetmedi herhâlde.
Şimdi de Huck Jackman çıktı başımıza. “Ben Osmanlı torunuyum. Dedelerim Yunanistan’dan
Avustralya’ya göç etti.” deyince, röportajı yapan muhabir, “O zaman Anzak gününe gelsenize” demiş. Zaten gelmek istiyormuş.
“Sakın Türkiye’ye geleceğim diye bunu söylediğimi düşünmeyin ama, ben Türk’üm. Evet evet, sanırım Türk olduğumu söyleyebilirim.” cümlelerine tüylerim diken oldu. Çanakkale’de birbirimizle boşu boşuna savaşmışız. Meğer kardeşmişiz.
Anlaşıldı, 2015’de bir hayli ünlü Şafak Âyini’ne gelecek. Şimdiden yol yapılıyor. Anzaklarla kurduğumuz empati o kadar ileri gitti ki belki bu sene, 1915’de dedelerini çiçeklerle karşılamadığımız için özür dileriz. Hem bizim X-Men’de aralarında olacak. Ailemizin X-Men’i..
Huck Jackman’ın Osmanlı torunu olduğuna ve Türkiye’ye geleceğine sevinenlerin hevesini kırmak istemem ama, daha evvel de Yahudi bayramı için İsrail’e gitmiş. Doğrusu, dedelerinin Yunanistan’ın neresinden göç ettiğini çok merak ettim.
Biraz akıllı olalım. Elin artisti bizimle dalgasını geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.