Giderayak ne bu kıyak!
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in TBMM Başkanlığı’na vermiş olduğu kanun teklifinin AK Parti icra organlarının tasvibinden geçtiğini düşünmüyorum.
Kafaları iyice karıştıran bu tasarının, Meclis Genel Kurulu’na veriliş biçiminden tamamen sahibine has olduğu anlaşılıyor. Teklifin görünüşü ilk bakışta masumane...
Ancak sosyal yapıdaki patlaması büyük...
Öyle ya, 1.500 TL emekli maaşı alandan çalıştığı için destek primi kesildiği bir personel rejiminde sen de sırf kendine ayrıcalık tanımaya kalkışırsan bunun tepkisi elbette ki büyük olacaktır.
Küsenler, darılanlar, ayılanlar, bayılanlar olacaktır.
Ankara milletvekilimiz Cemil Çiçek’in teklifine hele bir bakın:
Maaş dışında aylık ödenekler en yüksek devlet memuru maaşına denk olacak (Başbakanlık Müsteşarı maaşı 10.700 TL. Üzerine maaşı da koyarsanız 34.000 TL gibi bir rakam).
Üstelik gelir vergisi dar gelirliden kesilecek aylık ödeneklerden kesilmeyecek.
Aylık ödenek ve yollukların üç aylığı peşin ödenecek.
Bir daha seçilememeleri halinde peşin aldıkları üç aylık ödenek geri verilmeyecek.
Milletvekilliği sona erenlerin eşi ve çocukları ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin her türlü tedavi giderleri Meclis bütçesinden ödenecek.
Milletvekili ölümü halinde (savaşta ölenlere bile bu para verilmiyor) en yüksek devlet memurunun, ek göstergeler de dahil almakta olduğu maaşın 12 katı ölüm yardımı (bu yıl için ortalama 128.400 TL) olarak yapılacak. Emekli olanlara ise bunun yarısı ödenecek.
Emekli milletvekilleri en yüksek devlet memurunun yararlanmakta olduğu sosyal tesis ve imkânlardan yararlanacak. Bu da yetmeyecek, yasama, ödenek ve yolluk olarak TBMM üyelerine tanınan bütün haklardan yararlanacak (çalışmadan yolluk!)...
Milletvekilliği sona erenlerin eş ve çocuklarına da diplomatik pasaport verilecek.
Emekli milletvekiline trafik cezası kesilmeyecek.
Yurt dışında ki tedavi giderleri Meclis bütçesinden ödenecek...
Kimseler kusura bakmasın, bu ülkeye kırk yıl ömrünü veren hangi memura devlet-i ali böyle bir ayrıcalık tanıyor? Hem niçin tanısın ki?
Benim merakım, ağaçlar katlediliyor diye Meclis’i ayağa kaldıranların işin ucunda cukka olunca “rüşvet yemiş gümrük avukatları” gibi sesleri solukları çıkmıyor.
Ama hiç çıkmıyor...
Hani şakadan birazcık çıksa bari...
Anlaşılan giderayak “kaldırın, indirin, kabul edildi!” şeklinde geçiştirilecek.
Bu kıyaktan istifade edecek eski yeni sayı 10 bini aşıyor.
Üstelik Meclis’in sunduğu ucuzundan yeme içme gibi imkânlar da var.
Fiyatlar dışarı ile mukayese edildiğinde tam bir ziyafet.
Orduevlerinin yemekhaneleri ile tesisleri de aşağı yukarı aynı.
Oralarda tarhana çorbası(!) daha ucuza gelince çokları evinde yemek pişirmiyor. Marketten taşı, pişir, masa kur, bulaşıkları yıka.
Her birisi ayrı bir külfet!
Devlet veriyorsa o kadar zahmete neden katlanalım!
Sürekli gözü aşta maaşta olanların bahaneleri de var.
Çokça gelen gidenleri oluyormuş.
Kimin geleni gideni olmuyormuş ki.
Dar gelirli hademe bile akşama kadar hemşehrilerine çay ısmarlıyor.
Onun ne yolluğu var, ne de artı ödeneği.
Yüksek maaş alanlar da cebinden ödesin.
Rol kesmeyelim.
Hele de milletvekillerine yapılan başvurular eskisi gibi değil.
Eskiden imtihansız memur alımlarında milletvekilinin bir kartı yetiyordu, şimdi ise kartı geçtik geleni gideni “imtihan” diyor uğurluyor. Velev ki çorba ısmarladı, çok mu pahalı?
Söylediklerimi kimseler sağa sola çekmeye kalkışmasın.
Tek başına iktidar Allah’ın (cc) bu millete tanıdığı bir lütuftur.
Bu lütuf onun bunun keyfi için şişe kebaba sürülürse, kadri bilinmezse hiç şakası yok alır veliden verir deliye. O deli de ne yapacağını bilir...
Bu aşamada böyle bir ayrıcalık tanıyan teklifi umarım sayın Başbakan derhal geri çektirir de kamu vicdanı rahatlar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.