Güney Kore nasıl sıçradı?
Geçenlerde Güney Kore Tasarım Enstitüsü heyetiyle sohbet etme şansı buldum. Kore Türk İşadamları Derneği’nin (Kotuba) Türkiye'ye davetiyle gelmişler.
Hem ülkelerinin tasarımdaki çalışmalarını anlattılar hem de bu konuda ortak çalışabilecekleri ortamlar oluşturmaya çalışıyorlar.
Böylece, sadece ülkelerindeki üretimlerine katma değer kazandırmakla yetinmeyecekler, Kore tasarımının bir dalga halinde dünyayı etkilemesini hedefliyorlar.
Kore'de neler olduğuna gelmeden, durumumuza bir bakalım.
Hep söylenir durur; ihracat birim fiyatımız Almanya'nın ihracat birim fiyatlarını yakalasa, ihracatımız dörde katlanırdı. Almanya olamadık ama Güney Kore fiyatlarını yakalayabilir miyiz? Almanya, ihracatını kilo başına 4,1 dolardan satarken, Japonya 3,5, Güney Kore 3 dolardan satıyor. Bizim ihracat kilo fiyatımız ise 1,7 doları yeni buldu.
İşin sırrı, ürünlerimizin katma değerini artırmakta. Mermeri blok olarak değil plaka halinde satarak veya domates yerine salça, demir yerine makine satarak bu mümkün olabilir.
Marka, tasarım, patent olmadan da bunun olması mümkün görünmüyor. Son yıllarda inovasyon kavramını bu kadar gündemimize taşımamız bundan.
İki yıl önce bu konuda bir araştırma yapıldı.
Ar-Ge, patent, marka ve tasarımın firma performansını nasıl etkilediğini gösteren sonuçları da görme şansı elde ettik.
Eğer hava taşıtları satabilseydik, 1,7 dolarlık kilo fiyatımız 354 dolara çıkabilirdi. Veya elektrikli makineler satabilseydik kilosu 31 dolara, medikal aletler satabilseydik 22 dolara veya eczacılık ürünleri satabilseydik 16 dolara inanılmaz ölçülerde ihracatımız olacaktı.
Elimizde bir rakam daha var. Teknoparklardan yapılan ihracatın birim fiyatı 6,9 dolara ulaştı. Bunda bilişim yazılımlarının katkısı büyük rol oynuyor.
Aynı şekilde eğer ürünlerimize tasarım katkısı sağlayabilseydik Güney Kore fiyatlarında mal satabilecektik. Eğer markayı da ekleyebilseydik, Almanya rakamlarına ulaşacaktık. Yani 2023 yılı hedeflerini bugün yakalayabilecektik.
Bu nedenle, Güney Kore tasarım çalışmaları örnek niteliğinde.
Güney Kore Tasarım Enstitüsü (KIDP) Başkanı Dr. Lee Taeyong ile sohbetimizin özünü, Güney Kore'nin nasıl bir süreç izlediği ve sağladığı katkılar çerçevesinde oldu.
Kore, tasarıma ihtiyacını 70'li yıllarda duyuyor. Sattıkları malların ambalajları bile olmadığını görüp ve ülke ismini üzerine basacak bir ambalajları olsun, diyerek yola çıkıyorlar.
80'li yıllarda ülke yoğun bir ihracat seferberliğine başlıyor. Satacak mal buluyorlar ama para etmediğini fark ediyorlar. Ürüne katma değerin tasarım yoluyla sağlanacağını anlayınca da, orta ve küçük işletmelere tasarım katkısı için KIDP kurumsallaşıyor. Buna göre, küçük işletmeler kendi bünyelerinde tasarım ekibi oluşturmak yerine, enstitüye başvuruyor ve ürünlerinin değerini artırmaya çalışıyorlardı.
Ülkede bir nevi tasarım seferberliği oluşturulmuş. Geçen yılın rakamlarına göre profesyonel olarak 275 bin civarında tasarımcı çalışma yapıyor. Bunların 220 bini şirketlerde görev alırken, 13 bin 800'ü tasarım ajanslarında, 30 bini serbest çalışırken, bin 200 civarında kamuda görev yapıyor. Bunun yanı sıra 3 bine yakın da tasarımla ilgili okullarda görev yapıyor.
Mesela, Samsung'da 2005 yılında 600 tasarımcı çalışırken bugün bu rakam bin 300'ü aşmış durumda. Aynı dönemde Hyundai ve LG'de de tasarımcı sayısı katlanmış görünüyor.
Gelecekte de Güney Kore'nin tasarımda öncü olacağı öngörülüyor. Geleceğin tasarım liderlerinde Güney Kore'den 70 lider çıkması bekleniyor. Aynı listede Amerika’nın 30, İngiltere’nin 21 tasarım lideri çıkaracağı öngörülüyor. Çin’in 4, Japonya’nın 2 lider çıkarması beklenirken listede Türkiye'nin olmadığını hatırlatmak isterim.
Bir ülkenin nasıl sıçradığının sadece tasarım yönüne kısa bir yorum kattım. Gerisini siz düşünün!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.