Ali Eren

Ali Eren

Adâlet, suça uygun ceza vermektir…

Adâlet, suça uygun ceza vermektir…

Hunharca cinayetler arkası arkasına işlenmeye başlayınca idam cezasının geri getirilmesi de konuşulmaya başlandı. 

Bazıları hâlâ, “İdam ilkel bir cezadır” diyebiliyorlar. 

İdamı hak edeni idam etmek, ne zamandan beri adâlet olmaktan çıktı da ilkellik oldu? 

Cinâyet ilkellik değil de o ilkelliğin fâilini idam etmek mi ilkellik? 

Şimdi “Yok öyle demek istemiyoruz, suçsuz bir kimseyi öldürmek de tabii ki ilkelliktir” diyeceklerdir. 

Öyleyse, ilkel suça ilkel dediğiniz cezanın verilmesine niçin itiraz ediyorsunuz?

Adalet, her şeyin karşılığını eksiksiz vermek ise can alanın canını almak da adaletin ta kendisidir. 

Mukaddes kitabımızda şöyle buyuruluyor:

“Tevrat’ta İsrailoğullarına şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş…” (Mâide: 45)

*   *   *

Bazı densizlerin şöyle söylediğini bilmiyor muyuz:

“Ne olacak canım. Ucunda ölüm mü var? Biraz iyi halden yırtarsın, biraz infazdan yararlanırsın. Birkaç sene yatar çıkarsın. Bakarsın bir de af çıkar.” 

“Ucunda ölüm mü var” sözüne dikkat! Yani ucunda ölüm olsa yapmayacak. 

Öyleyse ölümün ucunu göstermek lâzım. Kendisinin de öldürüleceğini bilen kimse kolay kolay suç işleyebilir mi? 

Siyasiler gitsinler de, “İdam cezası geri gelsin mi gelmesin mi” sorusunu Özgecan’ın ciğeri yanık annesine sorsunlar. Münevver Karabulut’un ve diğerlerinin annelerine sorsunlar. 

Bu insanların hiç biri, “Benim evladım öldü ama onu öldüreni öldürmeyin” demiyor.

Aksine, “Asın! Asın!” diye haykırıyor.   

Şimdi, bu anne-babaların dediklerine mi değer vermeli, yoksa “İdam ilkel bir cezadır” diyen parlamenterlerin dediklerine mi? 

Şimdiye kadar öldüren öldürdüğüyle, ölen de öldüğüyle kaldı da ölenlerin yakınları “Hiç olmazsa suçlu cezasını buldu” deyip rahatladılar mı? 

Ateş düştüğü yeri yakıyor ve o ateş hiç sönmüyor. 

İdam cezasını istemeyenler, “Bir kişiyi öldürdü diye şimdi götürüp asalım mı yani?” demiş olmuyorlar mı? 

Gerçi bazıları 35.000 kişiyi öldürenlerin bile bir eli yağda bir eli balda yaşamalarına bile ses çıkarmıyorlar ya! 

Bir de ikide bir getirilen af yok mu… 

Bir kadının namusunu kirleten bir adam yakalanıp cezaevine atılmış. Bir müddet sonra mağdur kadın bakmış ki adam dışarıda dolaşıyor. 

“Vay namussuz! Ne geziyorsun? Sen hapiste değil miydin?” demiş.

Adam, “Devlet beni affetti” deyince, kadın “Uy! Devlet seni nasıl affeder! Sen devletin mi namusunu kirlettin benim mi?” demiş.  

İster fıkra olsun ister gerçek. Bunun üzerine söylenecek söz var mı? 

Toplu halde yapılan protestolar, iyi, yerinde ama eksik. Cinayetler lânetleniyor da siyasilerden istenen köklü çözüm ne?

Bütün Türkiye sokağa dökülse, insanlığını kaybetmiş olan tiplerde değişiklik olmaz. Bu caniler, “Halk bu cinayete isyan ediyor. Onlara karşı ayıp olur, canilikten vaz geçeyim” demezler…  

Suçu ortadan kaldırmak için idam çözüm değil diyenlere sormak lâzım: 

İdamdan hafif cezalar çözüm mü?

Değilse, hiç ceza vermeyelim olsun bitsin.

Efendiler! Bir ceza, herhangi bir suçu ortadan kaldırmak için değil, o suçlu o cezayı hak ettiği için verilir.

Meselâ, hırsıza verilen ceza diğer hırsızları caydırmak için mi veriliyor?

Netice:   

Karanlığı ortadan kaldırmak için kendimizi de yırtsak, karanlığın kulağı bile duymaz.

Onu ortadan kaldıracak şey ışıktır.

Cinayet ve fuhşun panzehiri, karıncayı bile incitmeyi suç sayan İslam güneşinin güzel ahlâkıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eren Arşivi