İttihatçı stratejilerden kurtulma zamanıdır
İttihatçıların en büyük zaafı önce İngiliz kaşığı ile beslenmek, sora da Alman kayığı ile ülkeyi batırmak. Şimdi ise, son 12 yıldır ülke tırmanma şeridinde...
Balkanlar’ı da içine alacak şekilde büyük bir kesimin kafasında yeniden Osmanlı duruşu var. Osmanlı tabyalarından “Ey Anadolu, bizi duyun” sesleri yükseliyor...
Buna karşılık İslam aleminin, özellikle Anadolu’nun uyanmaması için Siyonist güçler alabildiğine atakta. Türkiye’nin dört bir yanını ateş çemberine aldılar...
ABD’nin Irak’a saldırması ve de demokrasi götürme yalanları hafızamızdan silinmedi.
O günler Türkiye’nin dış politikası “pastadan pay kapma” şeklindeydi.
Ancak daha sonra o pasta, Ortadoğu coğrafyasına zehir oldu.
Talip olsaydık belki de kursağımızda düğümlenip kalacaktı.
Subaylarımızın başına çuval geçiren Çekiç Güç ile karşı karşıya gelecektik. Bu arda PKK Çekiç Güç sayesinde hem dağ kadrosunda hem de şehir yapılanmasında uzun bir mesafe kat etti.
Artık bugün İsrail istihbaratı gölgesinde özerk Kürdistan konuşuluyor.
Bir anlamda açılım dedikleri de budur.
İktidar her ne kadar barış dese de bunun diğer kesimde ki anlamı özerkliktir.
Şu anda ikinci bir Kobani görüntüsü veren Cizre çıkıyor karşımıza.
Seçim sonrası sanırım dananın kuyruğu buradan kopacak...
Nedeni ise, terörsüz olmaz. Avrupa geliştirdiği terör sektörü sayesinde ayakta kalabiliyor, değilse anında çöker. O yüzden İslâm’ı uyanış ile toparlanma en büyük kaygıları.
Ayaklanmalar Bahar Havası kıvamında yerine oturmuş olsaydı Suriye bugün karşımıza İslam devleti olarak çıkacaktı. Bunu bildikleri için diktatör de olsa Esed’e sahip çıktılar.
Beri tarafta Mısır devletinin birleşme halkasına dahil olma ihtimaline karşılık darbe ile bu girişimi önlediler. Becerebilseydiler 17 Aralık darbe girişimi ile bizde de aynısı olacaktı.
Görülen manzara, Libya’dan Afganistan şeridine kadar vahim...
Tam deyimi ile Ortadoğu’nun zenginlikleri sömürü açısından tükenmez bir hazine.
Hazinenin elden çıkmaması için gavur kesimi her türlü oyunu oynuyor.
En çok dikkat ettikleri, Müslüman ülkeler arasında dayanışmayı sağlayan D8’ler gibisinden örgütlenmelerdir. MOSSAD’ın LAP (Lohamah Psichlogit) bölümü psikolojik ayrışmaları yaymakta, fitne çıkarmakta oldukça mahir. O nedenle İran, karşımızda sürekli Şia tehlikesidir.
LAP düğmeye bastı mı içimizdekiler ötmeye başlıyor.
Şia ile aramızda tarihi mezhebi ihtilaflar var... Bu ihtilafları, her iki tarafa sıcak mesajlar yollayarak yumuşatmak yerine sürekli gerilim oluşturmak yanlıştır.
Maksat, Türkiye ile İran stratejik ortaklık oluşturmasın.
İsrail gavuru ile oluştursun, İran Müslüman’ı ile oluşturmasın...
Aynı zamanda Türkiye’nin hem Libya, hem de Suriye konusunda izlemiş olduğu aceleci politikalar yüzünden bu kesimlerle aramıza tarihi sorunlar girmiştir.
En başta Esed gibi bir zalimi başımıza sarmak, Anadolu’nun ezeli düşmanlarının işine yaradı.
Hem nalına hem mıhına... Hem istemiyorlar, hem besliyorlar...
Aynı şekilde, IŞİD olayını yeterince değerlendiremedik.
Daha önceleri de ifade ettim, Kobani Kürtçüler’in eline geçtiği takdirde devamı ülke için yakın bir Kürtçülük tehlikesidir. IŞİD ilk saldırıda PKK ile Peşmerge’yi önüne katıp götürmüştü.
Daha sonra dış yardımlarla, baskılar sonucu kendi topraklarımızdan Peşmerge’ye yol vermemiz PYD denilen PKK uzantısı örgütü güçlendirdi...
IŞİD örgütüne gelince... Halife iddiası ile sahneye çıkmasına rağmen bir takım baş kesme ve benzin döküp yakma gibi tavırlarla kendi ipini kendisi çekmiş demektir.
İslam deyip de İslam dışı davranan her kimse uzun müddet ayakta kalamaz.
Ancak yine de Batı’nın her an bu örgütle işbirliğine girerek bize karşı kullanması ihtimal dahilindedir. Devamında, örgütün dağılması halinde üstleneceği ilk alan Türkiye’dir.
Burada sanki tarih tekerrür ediyor.
Almanlar iki savaş gemisini boğazlardan geçirmek için Osmanlı’ya satmış gibi göstererek Karadeniz’e açmışlar ve Rus donanmasını yakmışlardı. Sonuçta kabak Osmanlı devletinin başına patladı.
Şimdi de Peşmerge’ye hem yol verdik hem de dolaylı destek verdik...
Şimdi de bölge kızışıyor, kabağın kimin başına patlayacağını seçim sonrası göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.