MHP’nin Özgül Ağırlığı
MHP özgül ağırlığını kaybediyor mu? Son günlerde yaşanan olaylar ve siyasi arenadaki gelişmeler bu sorgulamayı zorunlu kılıyor.
Alparslan Türkeş dönemindeki MHP ile bugünkü MHP arasında ciddi farklar var.
Örneğin o dönemde Meclis’te olmayan MHP, Türkiye’de önemli bir denge ve kutup başıydı.
Türkeş’in karizmatik liderliği ve güncel olaylar karşısındaki tavrı çoğu zaman ülke gündemini belirliyordu.
1997 sonrasında ise bu durum MHP’nin koalisyon ortağı olmasıyla taçlandı.
Ancak; MHP’nin en büyük vaatlerinden biri olan Öcalan’ın idam edilememesi,
Türk Cumhuriyetleri ile kurulan ilişkilerin zayıf kalması,
‘Rahşan Affı’ olarak bilinen af uygulaması,
Milliyetçi Cumhurbaşkanı fırsatı tepilerek, kendisini sadece “laik” olarak tanımlayan birinin Cumhurbaşkanlığı’na getirilmesi ve O kişinin anayasa kitabını Başbakan’a fırlatarak Türkiye’de ciddi bir krize yol açması gibi konular MHP’nin eski etkinliğinin kaybolduğunun ilk ve ciddi emareleriydi.
Hatalı siyasi yaklaşımlar, 2002 seçimlerinde MHP’nin baraj altında kalmasına yol açmış, Bahçeli istifa etmişti.
Ancak sonrasında Bahçeli görevine geri dönmüş ve ilk genel seçimlerde partisini yine Meclis’e taşımayı başarmıştı.
Bahçeli, 1997’den bu yana yaklaşık 18 yıldır partinin başında.
Bu süre zarfında Bahçeli’nin en çok övülen yanı Ülkücüleri sokaktan çekmesi. Lakin bu övgüyü yapan kişilerin çoğunun sol, iktidar taraftarı olması da ayrı bir tartışma konusu.
Halbuki Türkeş döneminde de sokaklarda olan Ülkücü yoktu.
Emniyet’in içinde, kurumlarda her yerde demokratik çerçevede Ülkücüler olurdu, tıpkı diğer partiler gibi.
Koalisyon dönemi de dahil olmak üzere Bahçeli’nin genel başkanlığında bu durum değişti.
Kurumlardaki Ülkücü kadrolar tasfiye edildi, akademide ayrılıklar baş gösterdi, oy oranı bakımından büyüyen parti, içyapısı itibariyle küçülmeye gitti.
Son günlerdeki gelişmeler de MHP’nin giderek özgül ağırlığını kaybettiğini bir kez daha ortaya koydu.
PKK’nın siyasi uzantısı olarak bilinen HDP’nin yapmış olduğu açıklamalar gündemi belirliyor, Meclis’te çıkacak yasaları değiştirtiyor.
15 Şubat 1999 tarihinde, şu anda MHP İstanbul Milletvekili olan Engin Alan Paşa’nın komutanlığını yaptığı Özel Kuvvetler tarafından Türkiye’ye getirilen PKK elebaşı Abdullah Öcalan, Türkiye’nin ana gündem maddesi haline geldi.
Televizyon kanalları, gazeteler, Öcalan’dan gelecek mesajları anı anına takip edip, her yerden akan kırmızı şeritlerle son dakika olarak veriyor.
İmralı’da olup olmadığı bile şüpheli olan Öcalan ise muhtemelen TV başında kendisiyle ilgili bu denli önem atfedilen yayınlarla, narsist yönünü güçlendiriyor, talimatlarına yenilerini ekliyor.
* * *
Fırat Çakıroğlu’nun Ege Üniversitesi’nde şehit edilmesi Ülkücü Camia için bir kırılma noktası olarak ifade edilebilir.
‘Lider’in cenazeye katılmayışı büyük bir duygusal yıkım oluşturdu.
Koskoca bir camia, göz göre göre şehit edilen mensubunun karşılığında sadece rektörün istifasını istedi. Ancak rektör açıklama yapma lüzumu bile duymadı.
Sokaklarda insanlar yürüdü, tepkiler gösterildi, ama sonuç yine değişmedi.
YÖK, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, İçişleri, Vali, Emniyet Müdürlüğü’nden tık yok.
Bahçeli de gündeminden çıkardı.
Ancak HDP’de durumlar farklı işliyor.
Suriye’nin kuzeyindeki bölge Ayn El-Arap (Kobani) için sokaklara dökülüp, insanları katlettiler, Kobani PYD’ye teslim edildi.
Öcalan’ın televizyonu yok diye Türkiye’yi yangın yerine çevirdiler, bebek katiline bir oda daha verilip, TV gönderildi.
Şimdi de İç Güvenlik Paketi değişmeli, üzerinde oynanmalı dediler, üzerinden kısa bir zaman geçmeden Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama geldi; “Gerekirse değişiklik düşünülebilir”…
Oysa o pakete MHP en başından beri karşıydı, tek bir maddesine etki yapamadı.
Özgül ağırlıktan kasıt budur, oy oranı değil…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.