Ahlaksızlık Tavan Yaptı
1117 Sayılı “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma” Kanunu 1927 yılında çıkarıldı. Ayrıca, müstehcen ve hayasızca yazılmış her nevi kitap, gazete, risale, mecmua, varaka, makale ve ilanları veya bu kabil resimleri, tasvirleri, fotoğrafları, sinema şeritlerini yahut diğer eşyayı teşhir veya bu kabil asar (eserler) ve mevzuatı tiyatro veya sinemalarda vesair umumi mahallerde temsil edenler 765 Sayılı TCK 426. Maddesi’ne göre, bir aydan iki seneye kadar hapis ve on beş liradan beş yüz liraya kadar ağır cezayı nakdi ile cezalandırılırdı.
Bu yasaya göre savcılar olarak bizim de görevlerimiz vardı.
Ankara Emniyeti’nin yapmış olduğu soruşturmalar dışında akşam mesai sonrası porno oynattığını ihbar aldığımız sinemalara yanımıza sivil polisler alarak gider suçüstü yakalar tutuklatırdık. Suç aleti olarak da makineleri söktürerek emanete aldırdığımız oluyordu.
Bu durumda müstehcenlikle mücadele etmenin bir anlamı, bir müeyyidesi vardı.
Caydırıcılığı oluyordu.
Ta ki Anavatan iktidarı dönemine kadar...
06/03/1986 tarihinde 3266 Sayılı Yasa’nın 10. Maddesi ile TCK’nın 426. Maddesi’ndeki hapis cezası kaldırılarak yerine iki milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para cezası getirildi. Bu durumda savcıların eli kolu bağlanmış oldu.
Ayrıca işin içinde hapis olmayınca caydırıcılık ortadan kalktı.
Yakalanan parasını verdi kurtuldu.
Eleştirenlere rahmetli Özal, “Televizyonun düğmesi elinizde, isteyen açar isteyen kapatır” şeklinde cevap vermişti. Dolayısıyla sinemaya da isteyen gider isteyen gitmez!
1986-88 yıllarında 1117 Sayılı Yasa çerçevesinde Başbakanlık bünyesinde “Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu” kuruldu. Kurul, 18 yaşından küçükler için muzır olduğu hakkında bir karar vermesi gerekli idi. Kurul’un muzır olduğuna karar verdiği mevkuteler ancak 18 yaşından büyük olanlara içi görülmeyen zarf veya poşet içinde satılmaya başlandı.
Bu zarf ve poşetlerin üzerinde eserin ismi ile "küçüklere zararlıdır" ibaresi yazılması bir nevi sigara satışları gibi oldu. Sigaranın üzerine de “sigara öldürür” diye yazdığı halde açıktan satılır ve de almak isteyen alır.
Küçükler için ve de toplum için zararlı olan bir neşriyatın poşet içerisinde satılması ve üzerine de “küçüklere zararlıdır” yazılması neyi ifade eder?
Zararlı ise satmayacaksın. Anlamsız bir uygulama.
Şu anda 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Ceza Kanun’un 226/2 Maddesi:
“Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” hükmüne yer veriyor.
Şunun altını çizelim.
Maksat çocukları korumaksa mevzuat yetersiz görülse bile mevcut olan da uygulanmıyor. Bu konuda gerçekten yetkililerde rehavet var.
Örneğin çocukları dilendirmekle ilgili ceza kanundaki hüküm yokmuş gibi camilerin önleri ile caddeler çocuk dilencilerle dolup taşıyor.
Ceza Kanunun 229/1. Maddesi: “Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Dilendiren anne baba ise cezası bir kat artırılır...
Ayrıca fuhuşla ilgili Ceza Kanunun 227/2. Maddesi var: “Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.”
Başkentin caddelerinden fuhuş hanelerin adresleri ile porno resimlerden geçilmiyor.
Bunları caddelere atanlar şebekeler. Savcısı da görüyor, polisi de görüyor.
Ceza kanunun bu tip maddelerini uygulayacak yetkili merci “Başbakanlık Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu”ndan ziyade doğrudan savcılıktır.
Eskiden Adalet Bakanlığı muzır neşriyatın takibi için savcılıklara sürekli genelge gönderir ve de sonuçlarını isterdi, şimdi ise alan razı veren razı.
Vahdet’in bu konuya eğilmesi bir yurt hizmetidir.
Umarım savcılarımızı hem müstehcenlik konusunda, hem de dilendirmeye matuf “Küçük Çocukları Koruma Kanunu” kapsamında harekete geçirir.
Tabi ki yaygın hale gelen fuhuş da var...
Avrupa’da şiddet gören veya dilendirilen çocuğu devlet ana babanın elinden kapıp alıyor, bizde ise tam tersi dere akıyor biz de bakıyoruz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.