Erdoğan üzerinden yürütülen “dalâlet” projesi
Eğer mesele “itikad”a taallûk etmeseydi bu konuya girmeyi düşünmüyordum. Kim neyi söylemişse, onu kendi “dalâlet”iyle baş başa bırakacak, bir büyüğümün tabiriyle “karıncalı ağaca tırmanma” yacaktım. Ama mesele, görmezden gelinemeyecek kadar önemli.
Gördüğüm kadarıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden, Başbakanlığı döneminden bu yana bir “dalâlet projesi” yürütülüyor. “Sevgi”ye dayandırılmış, “yandaşlık”a yamanmış, “taraftarlık”a iliştirilmiş,“destekleme”ye giydirilmiş; ama aslında büyük bir “zemin kayması”nın çukurlarını kazan “söylem”in belleklere “genel kabul” görecek şekilde yerleştirilmesi işlevini gören kirli bir proje. Müdahale edilmezse ürettiği problemler büyüyecek, günü geldiğinde kimsenin altından kalkamayacağı bir “dalalet yükü” halini alacak. Bu yükün altında, en başta Sayın Erdoğan kalacak!
Birkaç örnek vereyim:
Başbakanlığı döneminde Erdoğan, Pendik’te bir otelin açılışını yapmış, otel yönetimi ise bunu ranta çevirmişti. “Erdoğan’ın kurdeleyi kestiği makas”ı tepsi içinde bir platformun üzerine bırakmış, sanki kutsal bir şey sergiliyormuş gibi, “Sn. Başbakanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın teşrifleri ile açılmıştır” tabelası yazıp makası müşterilerinin ziyaretine açmıştı! Olay, “Makas-ı Şerif ziyareti” sunumuyla haber olmuştu.
Bursalı partililerin Erdoğan’ı ziyaretine dair yorumunda Ak Parti Bursa milletvekillerinden biri şunları söylemişti: “Arkadaşlarım sayın Başbakanımıza yakinen sorular sordular, elini sıktılar. Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir.”
AK Parti Ağrı milletvekillerinden biri kendinden söz ederek, “.... canını Başbakan ve AK Partiye kurban eder” demişti. Zamanın Çayeli Belediye Başkanı ise, Erdoğan’ın konuşmasının canlı yayınlanacağı plazma tv’nin yerde olduğunu görünce, “Başbakan’ı nasıl yere koyarsınız” diye tepki göstermişti.
Bakanlık da yapmış meşhur bir Ak Parti milletvekili, Ümraniye Rizeliler Derneği ve Ümraniye Belediyesi’nin düzenlediği “1. Hamsi ve Horon Festivali”nde yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Ülkemizde eğer Urfa şanlıysa, Antep gaziyse, Maraş kahramansa, Rize, İstanbul ve Siirt de mübarektir. Çünkü bu 3 şehir, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur.” Böylece, Erdoğan’dan dolayı üç şehri mübarek ilan etmişti. Yine aynı festivalde zamanın İstanbul Valisi, Erdoğan’ın memleketi Rize’yi “cennet” diye tanımlayıp, Türkiye’nin her yerinin, Rize’ye bağlı olarak “cennetten bir köşe” olduğunu söylemişti.
Sağlık Bakanı Yardımcılığı da yapan bir Ak Parti milletvekili, Çanakkale ziyaretinde kente 500 yataklı devlet hastanesi yapılacağını açıklarken, inşaatın bitiriliş tarihine ilişkin olarak şöyle demişti: “Bu, Başbakanımızın sünnetidir ya! Tayyip Erdoğan farkı budur.”
Halen Ak Parti Genel Başkan Yardımcılığı yapan zatın şu sözleri tam ibretlik: “Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ilelebet ve ebedi başkanıdır.”Hatırlayın, Ak Parti Düzce milletvekillerinden biri daha da ileri gidip, Erdoğan için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider”demişti:
Yazılan şiirde kullanılan bir mısrada Erdoğan’a “Ezilmiş milletlere gurur verdin can verdin” diye hitabedilmiş, bir başka mısrada ise, Erdoğan Peygamberimiz ile karşılaştırılarak şöyle konum verilmişti: “Peygamberim güneştir sen de bize ay Başkan.”
Daha geçen gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir dönem futbol oynadığı Tophane Tayfun Spor Kulübü’nü ziyareti sırasında karşılayanlar arasından bir ses duyuluyor: “Hoş geldin Allah’ın elçisi!” Sadece Peygamberler için, hususen de Hz. Muhammed (sav) için kullanılan bu söz ile Erdoğan’ın ilişkilendirildiği manzarayı sanırım fark ediyorsunuzdur.
Şimdi gelelim meselenin can damarına...
Bu tür “dalalet sözleri” her zaman her yerde görülebilir. Bunlar“yalakalığın bütün sınırları”nı zorlayanlar da olabilir, “gözde birinin pozisyonunu bozmak” için provokatörler de... Burada önemli olan, bu tür “dalalet” sözleri karşısında “Sayın Erdoğan’ın nasıl bir tutum takındığı”dır. Bunları tasvip mi ediyor, tenkit mi? Buna bakmamız lazım.
Erdoğan’ın bu tür sözlere karşı tutumuna dair elimizde bir örnek var. Ak Parti Aydın Eski İl Başkanı, Erdoğan için, “başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir” demişti. Buna sert tepki gösteren Erdoğan şahsı partiden ihraç etmiş ve şunları söylemişti: “Benim il başkanım.... bir konuşmasında ‘Peygamber gibi anılan bir başbakan’ gibi bir ifade kullanılıyor.... Eğer ....inançlıysan, bir müslümansan bunu zaten tasvip edemezsin.... İkinci bir peygamber olarak, biz bu dinin mensupları olarak bunu göremeyiz. Hele hele Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyleyemezsin.”
Evet... Erdoğan üzerinden yürütülen bir “dalalet projesi” aldı başını gidiyor. Birileri de bunu alıp, “Erdoğan’a vurmak için malzeme” yapıyor. Oysa burada önemli olan, Erdoğan’ın, hakkında söylenenlere karşı nasıl bir tutum takındığıdır. Erdoğan’ın tutumunu geçmişte görmüştük: “Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyleyemezsin.”
Şimdi Sayın Erdoğan’ın, en son “hoş geldin Allah’ın elçisi!” sözü üzerine de geçmişte takındığı tutumu takınması, hakkında söylenen ve “itikadi sapkınlık” içeren tüm sözler için “genel bir açıklama” yaparak tekrar “karşı tavır”ını göstermesi, artık zaruret halini almış görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.