Hayât Devâm Ediyor
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından tertiplenen 3. Şehir Târihi Yazarları Kongresi için Urfa’daydık. Çok güzel insanlar, çok yüce gönüller tanıdım. Bunları yazmak niyetindeyken döner dönmez, yol arkadaşımın “Eyvah! Ankara’ya dönüyoruz.” burukluğunu haklı çıkaran “Hayâtı durdurun” çağrısı ile karşılaştım.
Aslında çağrıyı oradayken okudum ama hükümsüz kaldı. Türkiye’de hayâtı durduracağını sanan akl-ı evveller, Türkiye’yi kendilerinden ibâret sanan zavallılar, Urfa’da sinek vızıltısı gibiydi.
Urfa, canımıza can kattı. Urfalılar gönlümüzü hoş etti. En çok da Yusuf Amca. Amca diyecek kadar samîmi olmadık ama ben onu tanıyorum. Biliyorum. Onu İstanbul’da gördüm. Amasya’da gördüm. Pürenli Yaylası’nda bize çay ikrâm etmişti. Sungurlu’da, kırmızı ışıkda durduğumuz zaman, o kadar araba içinde gelip bizim arabayı seçmiş; “Beni Çorum’a götürün.” demişti.
Yusuf Amca, her gün kongreye gelerek konuşmaları dinledi. Vaktiyle, Edebiyat Fakültesi’nde okumuş. Memuriyete ısınamayınca dönüp toprağı tercih etmiş. Benim için böyle insanlar, Muhsin Çelebi gibidir. Vatanı için canını vermeye hazırdır ama ikbâli elinin tersiyle iter. Tevâzusundan anlamadık; meğer çok zenginmiş. “Vakıf insan” diye tanıttı anlatan kişi. Fakir fukara babasıymış. Öğrencilere çok yardım ediyormuş. Her gelişinde elinde gazeteler, kâğıtlar vardı. Okuyalım diye bizlere dağıttı.
Urfa’da böyle bir kültürel faaliyet yapıldığı için çok mutluydu. Yaşlı olduğu için ağır ağır yürüyebildiği hâlde, kendisine yer vermek için ayağa kalkan yazarlara hürmetinden adımlarını hızlandırıp “Kalkmayın” diye işâret etmesi dikkatimi çekti. Dönerken bizleri hayır duâlarla yolcu etti.
Göbeklitepe’de bizi karşılayan ve hayâtın devâm ettiğini müjdeleyen bâdem ağacından bahsetmemek olmaz. Mis gibi bahar kokuyordu. Cemrelerin düştüğünü, nevruza az kaldığını haber veriyordu.
Yarın 11 Mart.
Yarın sabah, Allah izin verirse tıpkı bu sabah olduğu gibi güzel bir bahar sabahına “merhaba” diyeceğim. Kahvaltı hazırlayacağım. Mutfağı, mis gibi çay kokusu saracak. Sonra çocukları okula göndereceğim. Sardunyalarımı sulayacağım. Muhabbet kuşlarının gevezeliklerini dinleyeceğim. Muhtemelen çamaşır makinesini çalıştıracağım. Daha bir sürü iş için evin içinde koşturacağım.
Kısacası, her gün ne yapıyorsam onu yapmaya devâm edeceğim.
Hayât durmayacak.
Yarın 11 Mart.
Yusuf Amca da hayâta devâm edecek inşallah. Bir fakiri sevindirecek. Bir öğrenciyi doyuracak. Gazetelerini okuyup başkaları da okusun diye dağıtacak. Türkiye için duâ edecek. “Allah, millet düşmanlarına fırsat vermesin. Allah devlete zevâl vermesin.” diyecek.
Velhâsıl hayât durmayacak.
Değil mi Yusuf Amca?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.