Aday Adayı Olmak!
Adını laik ve de çağdaş demokrasi koyunca “Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler” zihniyetinde manzara-i umumiye ona göre değişiyor, şekil alıyor.
Aristo demokrasiye “iyilerin en kötüsüdür” demişti.
İşte o iyilerin en kötülerini kimi zaman Meclis çatısı altında toplanmış olarak görüyoruz. Adam vurdu mu divan katibinin elindeki mikrofonu kırıyor.
Kudurmuşçasına kürsüye darbeler indiriyor.
Küfürler savuruyor, hırsını alamayınca da su dolu bardağı paramparça ediyor…
Ne yapacaksın demokrasi işte, beyefendi seçilmiş gelmiş.
İşte bu oyuna katılmanın ön ceremesi: Buldur 3.000 TL iken bu yıl enflasyon, doların yükselmesi, arz ve talep gibi nedenlerle 5.000 TL oldu… Şayet kontenjan der de müracaatını halkçı(!) CHP’ye yaparsanız ödeyeceğiniz başlık parası 7.500 TL’dir.
Yani parası olan verecek sonradan altın bulacak.
Hem de Reşat altını… Seçilmeniz halinde alacağınız çift maaşın birisi emeklilikten, diğeri de mütevazı(!) mebus (milletvekili) maaşı. Yanı toplamı 23.200 TL’cik…
Tabi Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in gündemde beklettiği teklifi saymıyoruz.
O teklif bir punduna getirilir de yasalaşırsa değme keyfine.
Bir daha ki sefere seçilmesen bile; ölünceye kadar VIP takılacaksın, diplomat muamelesi göreceksin, trafik cezası yemeyeceksin, ecel tazminatı alacaksın, bir kısım vergilerden muafsın, çoluk çocuğunun sağlık giderleri Meclis’in bütçesinden karşılanacak.
Senin anlayacağın süper ayrıcalıklar.
Efendim, bu bahis açılınca geçmişe dayalı bir hatıramızı okurlarla paylaşayım diye düşündüm. Ola ki anlattıklarımdan hisseler çıkar.
2002 seçimleriydi, müracaat etmeden önce hâkim M. Namazcı ile birlikte Tayyip beyin yanına giderek meramımızı anlattık. Namazcı, Tayyip Bey’in Kasımpaşa’dan çocukluk arkadaşı, komşusu... İkimiz de bürokratız, yılların bilgi birikimini kullanalım diye düşündük.
Bendeniz Ankara birinci bölgeden, M. Namazcı İstanbul’dan müracaatlarımızı yaptık.
Yargıdan siyasete geçmek zor bir iş... Arabama partinin afişlerini asamıyorum, yakama parti rozeti takınca zannediyorum ki herkes bana bakıyor.
Kör topal iki ay teşkilatı belde bucak demeden gezdim, kendimi anlattım. Hatta kucakladığım adam sayısı Hasan Celal Güzel’in kucaklayıp öptüklerinden bile fazla…
Teşkilat yoklaması günü gelince ilde sandıklar kuruldu.
Halk seçecek, sen de milletvekili adayı olacaksın!
Açık oy gizli tasnif sonucu 98 kişiden 8. sırada kazanınca herkes hayret etti. Kürsüden gel bu kadar oyu al. Aldık da benim yerime konulan sonradan MHP’ye çekti gitti.
Yani şöyle: Bileti ben aldım uçağa başkaları bindi iyi mi!
Dost uçağı, kalkışını seyretmek ne de tuhaf oluyor biliyor muzunuz?!
O zaman anladım, teşkilat yoklaması hikâye.
Benim gibileri listelerden çıkararak (özellikle Refah kökenli bilinenleri) yerlerine paralel maralel hesaplarından yoklamaya dahi girmeyenleri indirdiler, bindirdiler.
Belki de bu bir anlaşmaydı veya Karaman’ın koyunu.
Bu derin yapı Refah Partisi ile liderini hiç sevmedi, hatta “bu adamdan kurtulma adına” ölmesi için dua bile yapılmış (kaynağı Latif Erdoğan)…
Sonra da baklava ile davet edilenlerin maharetlerini hep birlikte gördük.
O yüzden aday adaylarına diyorum, seçime meçime inanamayın da inanmış gibi uyuma numarası yapın. Bu yazıyı okuyunca da rahatlarsınız.
Seçmene diyorum, her şeye rağmen istikrarı bozmayın.
Ta ki bu iktidarın alternatifi oluşuncaya kadar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.