Borçlular Ülkesi Türkiye!
2015 Ekonomik Krizi’, Faiz Lobisi ve benzeri mahfil merkezli itham ve bahanelerle inkâr edilemeyecek düzey ve hacme ulaşmış durumda..! Mevcut ekonomik krizin artık iliklere kadar hissedildiğinin alameti; cebine giren geliri her geçen gün düşen vatandaşlarımızın ciddî ve tehlikeli boyutlara erişen borçlanma oranlarıdır! “Yasal tefeci” bankaların sunduğu tüketici kredileri ve kredi kartı imkanlarıyla günü kurtararak geçici bir rahatlama yaşayan vatandaş, borçlarını bile yeniden borçlanarak ödemek zorunda kaldığı bir borç sarmalına kapılmış durumdadır! Gelir düzeyi, borçlanılan miktar kadar yükselmeyen bu ülke insanı, gelecekteki kazançlarını dahi şimdiden harcamak zorunda kalarak, sadece kendilerini değil çocuklarını dahi borçlandırmıştır!
Şu anda piyasalarda yaşanan müthiş durgunlukta bu durumla direkt ilişkilidir. Elindeki kredi limitlerini tüketen ve gidişattan emin olmayan vatandaş, birinci derece ihtiyaçları dışındaki harcamalarını iyice azalttı. Dolayısıyla giderleri ve ödemeleri yerinde sayan hatta artan işletmelerin gelirleri de % 60-70 oranlarında düştü! İşte tam bu anda yine bankalar devreye girmeye başladı… Tıpkı 2001 krizi zamanında yoldan geçen herkese kredi kartı dağıtan yasal tefeci konumundaki bankalar piyasaları hareketlendirmek için hükümetinde de zorlamasıyla yine herkese kolayca kredi kartı dağıtmaya başladılar!
“Mızrak çuvala sığmamaktadır” artık..! 2002 yılında 6,6 milyar lira olan vatandaşların bankalara olan borçlarının Şubat 2015 itibariyle 357 milyar lirayı aşmış durumda. Bu dönemde batık tüketici kredileri 127 kat, batık kredi kartı borçları ise 24 kat artış göstermiş durumda. Merkez Bankası’nın yıllık yüzde 7,5 borçlanma faiz oranını çok bulup kayıkçı kavgası yapan Türkiye’yi yönetenler; bankalara mahkûm edilmiş vatandaşın kredi kartı borçlularından yıllık gecikme faizleriyle birlikte yüzde 30 civarında faiz alan ve toplamda Kredi kartları faizinden yüzde 300 kâr sağlayan bankalara veya bankacılık sistemine sessiz kalıyor!
Hatırlarsanız, ne demişti 2011’den beri krizle boğuşan Yunanistan’ın bir önceki iktidar partisi mensubu Anna Karamanou: “Türkiye’de bugün insanların banka kredileriyle yaşadıklarını biliyorum. Yunanistan krize böyle sürüklendi. Dilerim, Türkiye’nin akıbeti Yunanistan’ınki gibi olmaz!”
Hülasa
Türkiye nasıl üretime dayanmadan, sıcak para operasyonları neticesinde tüketerek ve borçlanarak çarkını çeviriyorsa; vatandaş da tıpkı devleti gibi çarkını borçla çevirir hale geldi!
Mevcut ekonomik sistemin en önemli saç ayağı bankacılık sisteminin “tefeci” mantığıyla işletildiği bu ülkede, borçlanarak çarkını çevirmeye çalışan ve bıçak sırtında yaşadığının farkında olan vatandaşın “cebi” gibi “tercihleri” de her türlü müdahaleye açık hale getiriliyor! Gizli ve açık bir şekilde “meçhule değil maluma oy verin; yoksa daha da beteriyle karşılaşırsınız” şeklinde ki “istikrar” tezleriyle motive edilen vatandaş, kaçınılmaz olarak zamanla “tefeci seçmen” haline getiriliyor ve sistemin ayrılmaz bir parçası oluyor!
Hani “Borç yiğidin kamçısıdır” derler ya... Maalesef bu atasözü zannedildiği gibi, “borç, insanı daha çok çalışmaya teşvik eder, onu kamçılar ve şevklendirir” gibi bir anlama sahip değildir! Kamçı kime vurulur? Yük hayvanına, üzerine binilen atlara, sabana koşulan öküze, eski zamanlarda kölelere… Aslında bu söz “borç yiğidi köleleştirir” anlamındadır! Alacaklısının karşısında her daim haksız addedilen borçlu bir kişi yiğitlik yapamaz! Zaten bugün bu durumda olmamızın sebebi memleketçe borçlu olmamız değil mi? Bu yüzden değil mi, memleketçe “aman tadımız kaçmasın” kafası yaşamamız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.