Demek ki Cumhurbaşkanı’na Çatmadan Olmuyor!
Anayasa kitapçığı denilen bir olgu var elimizde. Açın 104. maddeden itibaren okuyun.
Göreceksiniz ki Cumhurbaşkanı oldukça yetkili.
Birinci de devletin başı. Yanı bal gibi başkan…
Başbakanı, bakanları tayin eder, gerektiğinde görevlerine son verir.
Dahası, bakanlar kuruluna başkanlık eder…
Devletin yetkilisi diyor ki, benim şu işlerden haberim yok.
Öte yandan Bülent Arınç çıkıyor sahneye…
O da diyor ki “Her şeyden haberi var… Cumhurbaşkanımızı seviyoruz, onun gücünü biliyoruz, ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var.”
Yani sen bizi tasan da, başımız olsan da işlerimize karışma…
Turfanda mı dersin, yoksa iftariyelik mi?
Devlet Başkanı, ülkeyi sarsan bir olay için “Benim haberim yoktur” diyorsa, oturup düşünmek lazım. Hem bu PKK meselesi acemilerin işi değildir…
30 bin insani katlettiren bir mahkûm şu anda zafer kahramanı!
Duymuyorsan duy; sen barış diyorsun o da özerklik diyor…
Neredeyse yarı yola kadar geldiler…
Öte yandan, AK Parti’nin 12 yıllık iktidarını kim ki kendine mal etmeye kalkışırsa haddini aşmış olur. İsterseniz halka sorun, AK Parti deyince Erdoğan der, Cemil Çiçek veya Bülent Arınç demez… Dediğini duyan varsa söylesin…
Kaldı ki bu iki arkadaşımız, kendi memleketlerinden değil, Arınç Bursa’dan, Çiçek Ankara’dan seçiliyorlar. Yanı siyasi sofrada pek de etkinlikleri yok.
Devlet başkanına “Hükümeti yıpratıyorsun, muhalefetin ekmeğine yağ sürüyorsun” çıkışına karşılık kamuoyundan, “Sen de açıktan cumhurbaşkanına çatmak suretiyle muhalefetin ekmeğine yağ değil kaymak sürüyorsun” tepkileri yükseliyor.
Kaldı ki Arınç benim gibi sekreterler engelinde değil.
Yapacağı tenkidi, söyleyeceklerini her an yanında bulunduğu ve hem de kader arkadaşlığı yaptığı Erdoğan’a gidip bire bir söyleyebilirdi.
Arınç ile eskilere dayalı dostluk ve de kardeşlik hukukumuz var.
Onun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevdiği kadar ben de kendisini severim.
Bu arenada yıpranmasını ben de istemem.
Ne var ki tam da seçim arifesinde bu tip ayrımcı bir açıklama Arınç gibisinin işi olmamalıydı. “Giderayak yapacağını yaptı” derler…
Eleştiri usulüne göre haktır.
Bu işi ben de yapıyorum, ama görev başında olanlarla farkımız var.
Hem hükümette görev alıp, hem de devlet başkanını açıktan eleştiri yağmuruna tutarsan o görevden çe- kilmen gerekir. Ben olsam, bir saat bile durmam…
Madem ters düştük, “hayırlı işler” derim ve çekilirim…
Sen söyledin de Erdoğan kulaklarını mı tıkadı?
Yoksa söylemek cesaretin mi yok?
Nitekim “Milli Görüş gömleğini çıkardım” diyen Erdoğan’a söylemiştim.
“Ne yapmak istediğinizi biz anlıyoruz, ama sana gönül bağlayanlar bu açıklamayı duyunca yürekleri ağızlarına geliyor, hayal kırıklığına uğruyorlar.”
İkaz ettim diye boğazıma sarılmadı, sakin bir şekilde dinledi ve bir daha da duymadım.
Her şeye rağmen bir yerlere kadar gelindi.
Artık Ülkücüsü’yle Milli Görüşçüsü’yle ülke çıkarlarında toparlanmalar var.
Birileri de vatan hainliği hesabına bu gidişata çomak sokmaya çalışıyor…
Rahmetli hocam hep derdi, “Benim endişem bu çocuklar ateşe düşecek.”
Menfaat, çıkarcılık, bencillik ateşine…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.