Milli Eğitim, Kep ve Cübbeyi Tamâmen Fırlatıp Atmalı
Papaz okullarından bizim okullara geçen bir âdet var. Mezûniyet töreninde, kep ve cübbe giymek. Azınlık okullarından, kolejlerden devlet okullarına da sirâyet etti. Artık, ana sınıflarına kadar indi. Çocuklarını koleje gönderemediği için oraların havasını devlet okullarına taşımaya meraklı velîlerden tutun da okula gelir getirmesine kadar çeşitli sebeplerle ilgi görüyor.
Birkaç gün önce, Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürü, ellerinden öpülecek bir karar verdi. İlçede kep-cübbe garâbetine son verdi. İlgili yazıda ekonomik sebep de yer alıyor.
Şahsen, kep- cübbe meselesine karşı olmam için ekonomik sebep aramam gerekmiyor. Direk, papaz kıyâfeti olduğu için karşıyım. Ancak, bugün özellikle, ekonomik sebep üzerinde durmak istiyorum. Kolejler, özel okullar beni ilgilendirmiyor. Onlar istediğini yapsın. Derdim devlet okulları.
Ömrümün yarısı, devlet okullarında “özel” olmak isteyen velîlere itirâz etmekle geçti desem abartmış olmam. Bu tür velîlerin maddî durumu, çocuğunu özel okula gönderecek kadar iyi değildir. Gönderse de oraların lüksüne erişemez. Gelir, devlet okullarında kendi yağında kavrulan velîlerin başına belâ olur.
Bismillah, ilk sınıftan istekleri başlar. Sınıf baştan ayağa donatılacak. Donat! Öğretmene yalakalık olsun diye filanca hediye alınacak. Al! Okuma bayramı filanca yerde yapılacak. Yap!
Hadi bunlar neyse de İngilizce ne olacak? Komşunun çocuğu, özel okulda İngilizce eğitim görüyor.
Müfredâtda olmadığı hâlde İngilizce dersi için dışarıdan öğretmen tutulur. İtirâz mı ettiniz? Sizi hem paralarıyla hem ilericilikleriyle dövmeye kalkarlar. ”Ay siz yabancı dile karşı mısınız?” sorusuna, “Evet, karşıyım. Bu yaştaki çocuk, önce anadilini öğrenmelidir.” cevâbını verseniz de kâr etmez. O hoca, tutulur. O ders, yasak olduğu hâlde verilir. İdâre, seyreder.
Devlet okullarının kolejleri taklit etmesi böyle başlıyor. Yazdığıma bakmayın, direnmek çok zor. Siz direnseniz de çocuğunuz etkileniyor ve o incinmesin diye çoğunluğa uymak zorunda kaldığınız zamanlar oluyor. Sınıf yenileme böyle meselâ.
Nihâyet, mezûniyet zamanı geliyor. Sistem sizi son bir kez, her mânâda soymak için kolları sıvıyor. Kep fırlatma töreni, mezûniyet balosu, yıllıklar vs. vs… Yıllık fotoğrafı seçmek için anlaşmalı fotoğrafçıya gittiğinizde, yıllık parasının bilmem kaç katına iknâ edilmiş olarak çıkma riskiniz var. Aman dikkat! Fazladan çekilmiş fotoğraflar için iknâ olmamışsanız fotoğrafçının “Ne kadar cimriciniz!” bakışlaryla ezilebilirsiniz.
Ya balolar? Ayrı bir yazı konusu ama, dokunmadan geçemeyeceğim. Kız öğrenciler, bahardan itibâren, prensine kavuşacak pamuk prenses moduna geçerek balo gecesi giyeceği elbisesinin ve dekoltesinin derdine düşer. “Özel” velîler için sorun yok. Külkedisini baloya göndermeyen üvey anne olmak istemeyen velîler ise çâresiz(!), dekolteye de paraya da “evet”der. Balo zamanı, o zarif ergen kızların her biri, her tarafından hormon fışkıran dişi kadın oluverir. Bu işin tek kazananı ise mağazalar ve oteller.
Aklı başında okulların aklı başında öğretmenleri ve idârecileri, mütevâzi bir yemekle işi bitiriyor. Hattâ, bâzı çocukların yemek parasını cebinden karşılayan öğretmenlere ve velilere şahidim. Maksat, çocukların güzel bir vedâsı olsun.
Yine aklı başında okul idâreleri, mezûniyet töreni için depodaki kep ve cübbeleri kullanıyor. Bu uygulamayı sessizce iptâl edenler de var.
Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürünü bu karârından dolayı tebrik ediyorum. Geç bile kalındı. Darısı, baloların başına. Darısı, Millî Eğitim Bakanlığı’nın başına. Devlet okullarındaki bu tip mahalle baskılarına son verilmeli artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.