Ana Muhâlefet Lideri mi Felâket Tellalı mı?
12 yıl önce Ağustos ayında, 8 ABD eyâleti ve Kanada'nın en büyük iki kenti Toronto ve Ottawa’da elektrikler kesildi. Kesinti olan bölgelerin toplam büyüklüğü, neredeyse Türkiye kadardı. Bu bölgede kullanılan elektrik kapasitesi, Türkiye toplamının on katı olmasına rağmen, üç dakika içinde 60 milyon kişinin elektriği kesildi ve 29 saat sürdü.
Çoğu gökdelenlerde olmak üzere, 800'den fazla asansör katlar arasında durdu. Metro sistemi felç oldu. İnsanlar karanlıkta raylar arasında yürüyerek istasyonlara ulaştılar. Yaklaşık 500 kişi yürüyemediği için ekipler tarafından kurtarıldı. Milyonlarca kişi köprülerden geçip kilometrelerce yürüyerek evlerine gitmek zorunda kaldı. Binlerce kişi sağlık yardımı istedi. 4 kişi öldü. Yangınlar çıktı.
Uçak seferleri iptâl edildi. Jeneratör kullanımı yaygın olmadığı için bir süre sonra sular da kesildi. Telefonların çoğu, hemen devre dışı kaldı. Cep telefonları kesintinin ilk anlarında çalışırken, bir süre sonra aşırı yüklenme nedeniyle onlar da durdu.
Borsa uzmanları ve idâreciler, sabah seansında görevlerinin başında olabilmek için borsanın üst katlarında sabahladılar.
Madddî zârar çok büyüktü ama, Amerikalılar siyah-beyaz demeden, din ayrımı yapmadan birbirlerine kenetlendiler. Yağmalama olayı yaşanmadı. Bir terörist saldırı olmadığı ve kesintinin nedeninin santrallarda oluşan bir iletişim bozukluğu olduğu anlaşıldı.
Muhâlefet, iktidârdan yana açıklama yaptı. Hillary Clinton, Başkan Bush'un elinden geleni yaptığını ve bir terör saldırısı olmamasının en sevindirici şey olduğunu vurgulayıp halkı rahatlattı.
Bir de bize bakın. Salı günü, böyle büyüklükte bir elektrik kesinti yaşadık. Normal bir vatandaş olarak, “Tüm Türkiye’de elektrik kesik.” cümlesini duymam paniklememe ve “Allahım, ülkemizi devletimizi koru.” diye duâ etmeme yetti. Eminim siz de öyle yaptınız.
Oysa, hazırda bekleyen bir grup, hemen Enerji Bakanlığı’nın önüne gidip eylem yapmış. Ne zaman örgütlendiniz? Bu ne hız arkadaş?
Allah muhâfaza, elektrik kesintisi 29 saat sürseydi olacakları düşünebiliyor musunuz? Yâni terörist sanatçıların çağrısındaki gibi hayat dursaydı.
Ya Kılıçdaroğlu ne yaptı? Elektrik kesintisi ile Çağlayan Adliyesi’ndeki terör saldırısını birleştirdi. Değil terörist saldırı endişesi, direk hükûmeti terörist yaptı. Teröristler, Çağlayan Adliyesi’ne rahat rahat girsin diye bilerek elektrikler kesilmişmiş. Düz mantığına göre, adliye Çağlayan olunca, basanlar da hükûmet yanlısıdır.
Şu ifâdeye bakar mısınız? “Hükümetin kesinti sonrası “Terör saldırısı olabilir.” açıklaması, rehin alma olayında parmağı olduğunun göstergesi midir?”
Ya sonra? Teröristler, Berkin taraftarı çıktılar. Devletin savcısını şehid ettiler. Ekmek edebiyâtı çöktü. Kılıçdaroğlu için sorun değil. Çark etmekte üstüne yok. Eyyâmcı bile değil, öğüncü oldu artık. Yaptığı tahriki bir yana bırakıp halkı sükûnete dâvet etti. Skandal mesajlarını eleştiren Başbakan’ı çocuk gibi mızmızlanmakla suçlayarak bulunduğu makama yakışır şekilde davranmaya dâvet etti.
Oysa bu dâvetin asıl muhâtabı kendisi. Gerçi her dâim, kendisine yakışanı yapıyor ama, yaptıkları ana muhâlefet liderine yakışmıyor.
Hükûmet karşıtlığı ile devlet düşmanlığı arasındaki farkı ölçüp tartamayan bir ana muhâlefet liderini, Türkiye daha ne kadar taşıyabilir?
Hükûmet karşıtlığı ile devlet düşmanlığı arasındaki farkı ölçüp tartabilen muhâlefet liderlerinin sessizliği ise nasıl târif edilir bilemiyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin savcısı şehid edildi; Ak Parti’nin değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.