Paralel Kebap
Hayırlı uğurlu olsun. Paralel yapıdan kurtulduk. Meclis lokantasından, samanyolu kebabı atılmış. Bir Ak Partili vekil, uyarıda bulunmuş. İlgili birim bir kasıt olmadığını söylese de vekilin ısrârı üzerine, yemek listesinden, o yemek çıkartılmış. Gözümle görmedim; haber böyle. Dilerim yalandır.
Tam, Temel’in düz mantığı. “Evinde akvaryum varsa hayvanları seversin. O zaman insanları da seversin. İnsanları seversen kadınları da seversin. O zaman sevgilin de vardır. Demek ki sen tam bir erkeksin.” şeklinde mantık dersi alan Temel, Dursun’a “Evinde akvaryum var mı?” diye sormuş. “Yok.” cevâbını alınca “Ula sen homosun.” demiş ya o misal.
İlgili birim, vekile, “Ne alaka?” diye ısrâr etse paralel avcısı vekilimiz, “Vay siz paralel misiniz?” diye yaftayı yapıştıracak.
Elbette, seçimler yaklaşırken paralelle mücâdele hânesine de artıları ekleyecek.
Efendim biliyorsunuz samanyolu, paralel yapının bir kolejinin ve televizyonunun ismi. Paralel organlara âit isimleri hayâtımızdan çıkaracaksak yandık demektir.
Samanyolu yıldız kümesine ne diyeceğiz peki? Gece gökyüzüne bakınca, etrafta birisi varsa “Aaa ma’lûm yıldızlar” mı diyeceğiz ya da Harry Potter’daki gibi “İsmi lâzım değil yıldızlar” mı?
Peki, Milli Eğitim Bakanlığı, ders kitaplarından bu yıldız ismini ne zaman çıkaracak?
Ya Samanyolu şarkısı? Gitti caaanım şarkı. Herhangi bir şarkıcı bu şarkıyı okusa şüphe mi edeceğiz?
En önemlisi, Kerime Nadir’in romanı ne olacak? Gitti…
Kerime Nadir de gitti.
İş, samanyolu ile bitse öpüp başımıza koyalım. Meselâ; Fâtih ve Ertuğrul Gâzi ne olacak? Bu isimler de aynı yapının kolejlerinde kullanılıyor.
Gelelim paralelkenara… Bunun için çözüm kolay. Bütün parallelkenarları, kaç derece yan yatmışsa o kadar ittirelim. Böylece hepsi dikdörtgen olsun, bitsin. Kökten çözüm.
Gülün gülün. Daha ne saçmalıklar olacak. Üstelik bu saçmalıkları, paralelcilerle en çok oturup kalkanlar yapacak. Bendeniz, vaktiyle bu husûsda Ak Partilileri uyardığım için “fitneci” yaftası yemiştim. İşin garibi, şimdilerde, aynı insanlara “biraz yavaş” deyince de aynı yaftayı yiyorum.
Bu paralelsavar vekile sormadan edemeyeceğim.
Meclis koridorlarında paraleller cirit atarken; bürokrasideki paraleller, me’zûn oldukları cemaat okulları bilinmesin diye özgeçmişlerini gizlerken, gücünüz bir yemeğe mi yetti?
BİR İNSAN BU KADAR HÂİN OLUR MU?
Bir tanıdığımın canı, Diriliş dizisindeki Kurdoğlu’na sıkılmış. “Abartılmış. Bizden böyle hâin çıkmaz.” dedi. ”Olur, olur. İktidâr için neler olur. Hem de vatan, millet, din adına olur. Bizans’a sığınan şehzâdeleri düşünün.” dedim.
İnsan havsalası böyledir. Kabullenemediğimiz şey gözümüzün önündedir oysa. Son yıllarda neler yaşadık. Mavi Marmara, Gezi Parkı, MİT tırlarının durdurulması, 17-25 Aralık, KPSS sorularının çalınması…
Herşey, gözümüzün önünde cereyân ediyor. Ama, bir filmde bile olsa kendi insanımıza hâinliği yakıştıramıyoruz. Bir Müslümanın Yahudi ile iş tutması kanımıza dokunuyor.
Ne diyordu Kurdoğlu? “Ben, herşeyi obamız için yapıyorum.” Şimdikilere sorsan onlar da “Türkiye için yapıyorum.” derler.
Hâine, niye hâin denir? Çünkü senden çıkar; elden çıkmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.