Çağdaş Savaş Biçimi Olarak Terörizm
Artık pazu gücüyle savaş yok. Pazu gücüyle savaşın bittiğini Köroğlu “Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu” diyerek çoktaaan söylemişti. Şimdinin savaş şekilleri çeşitlendi. Kültür savaşları, ekonomi savaşları, siber savaşlar, uzaktan kumandalı düğme savaşları, terör savaşları... Ve Ortadoğu üzerinde bunun hepsi uygulanıyor. Bu savaşlar, artık cephe savaşları değil, ülkeleri içten çökertme savaşlarıdır. Dünyada en çok hissedilen savaş, uzaktan kumandalı düğme savaşları ve terörist savaşlardır.
Teröristler, sorun çıkan ülkenin vatandaşlarıdır ve onları örgütleyen de sorun çıkaran ülkelerdir. Böylece sorun çıkaran devletler, çok ucuza ve ellerini ateşe sokmadan; yani uluslararası hukuka hesap vermeden, emellerine nail olmak istiyorlar. Son yarım yüzyılda bir terör örgütleri cenneti haline dönüşen Ortadoğu’ya bakın; ne demek istediğimi anlarsınız.
Bugün Ortadoğu’da bazı devletlerin ve bütün terör örgütlerinin arkasında İngiltere ve onun kovboyu ABD vardır. İngiltere, I. Dünya Savaşı’nda tatmin olmayan egemen olma ve yayılma ihtirasını tatmin etmek için hala uğraşmaktadır. İşte İngiltere’nin ve bu arada Almanya’nın beslediği terör örgütleri, yeni savaş sisteminin Ortadoğu’daki ve Türkiye’deki uygulayıcılarıdır.
Terör örgütlerinin oluşması için milyonlarca insana ihtiyaç yoktur. “Çekirdek kadro, militanlar, sempatizanlar ve aptallar“ (Örgüt lehine kamuoyu oluşturacak ve onları mahkemelerde savunacak olan siyaset, hukuk ve medya aptalları) şeklinde örgütlenen terör örgütlerinin amacı cephe savaşı kazanmak değil, ülkede güvensizlik uyandırmak ve sosyal enerjiyi yok edip toplumun direnç gücünü dejenere etmektir. Bu amaca hizmet etmek için, büyük mevki ve makam sahiplerine veya güvenlik güçlerine yönelik silahlı propaganda yöntemi seçilir. Militanlara, terör eylemi gerçekleştirildiğinde, tarihi değiştirecekleri ütopyası kabul ettirilir. Terörist militanlar, lokal eylemi gerçekleştirince, başta medya aptallarının “basın hürriyeti” iddialarıyla, örgütün yok mesabesindeki silahlı gücü topluma, abartılı bir şekilde yansıtılır. Şayet teröristler öldürülmüşse, olayın vuku bulduğu ilk günlerde, basındaki, hukuktaki ve siyasetteki aptallar, basit bir pasif tavır sergilerler ama bir kaç gün sonra, ölen terörist üzerinden devleti ve iktidarları yıpratma kampanyasına yelken açarlar. Operasyondaki uygulamalar, hukuki sorunlar, güvenlik zaafiyetleri gibi bahanelerle olayı dejenere etmeye ve teröristler aleyhine olan kamuoyunu teröristler lehine çevirme gayratine düşerler.
Örnek mi istiyorsunuz?
Bakın Çağlayan Adliyesi saldırısı sonra medya, hukuk ve siyasal aptallıklara.
Siyasal aptallıklar henüz vıcık vıcık saçılmaya başlamadı ama avukatların yaptıklarına bakın. Katillerin adliye binasına giriş yolu olan yolu kontrol etmek isteyen devlete karşı, adliye binasına üst kontrolü yapılmadan girmek istiyorlar.
Bazı medya mensupları “Ölmeyebilirlerdi; canlı ele geçirilebilirlerdi.” demeye başladılar. Gelecek günlerde, operasyona katılanları ve operasyon kararı verenleri suçlayıcı gevezelikler yapmaya başlayacaklardır. Hatta İngiliz, Alman ve Polonya karışımı casusun bir barış meleği olduğu iddiasını bile duyacağız gelecek günlerde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.