Üç Öküz ve Aslan
Bugün için size bir masal anlatmak istiyorum. Bir ülkede üç tane öküz varmış. Alaca öküz, kara öküz, sarı öküz… Bunlar üç akım, üç siyasi parti, üç tarzı siyaset de olabilir; Ortadoğu’da yaşayan üç kardeş halk da... Aslanın da varın siz kim olduğunu tayin edin…
Bir memleket varmış ki, devri vaktin birinde
Otlakları genişmiş, bağı bahçesi bolmuş
Dağları hep ormanmış, bütün canlılar zinde
Köylünün, şehirlinin ambarları tüm dolmuş
Koca merada envay çeşit otlar boy atmış
Sağmallar öyle ki her biri soya soy katmış
Çiftlikler neşeliymiş; düğün, dernek, toy çatmış
Otlakları genişmiş, bağı bahçesi bolmuş
Köylünün şehirlinin ambarları tüm dolmuş
Asıl mevzu bu yurtta, soylu üç öküz varmış
Yaratan üçüne de çok özel boynuz vermiş
Bir araya gelende her düşmanı ezermiş
Üç öküz de iyiymiş, kalplerinde yok fesat
Dostlukları kaviymiş işler gitse de kesat
…
Hep birlikte gezerler, otlarlarmış beraber
Allah’ın hiçbir günü olmamışlar derbeder
Gıpta edermiş ülke bu dostluğa ser a ser
Üç öküzün birliği her zorluğu yenermiş
Fil saldırsa sürüye onu yere serermiş
…
Birinin rengi sarı, diğerinin alaca
Birininki karaymış fakat derisi pakça
Birbirine her şeyi verirlermiş rahatça
Üçü de can yoldaşı, birbirine emanet
Bu birlikle sürecek bu otlakta selamet
* * *
Ormanların kralı Aslan bir gün sıkılmış
Yenecek her bir şeyin nesli çoktan tükenmiş
Oturdukça esnemiş, esnedikçe acıkmış
Bakmış böyle süremez, çıkmak gerek ormandan
Çayırda av bulmalı düşmeden tüm dermandan
…
Vardığında çayıra ağzının suyu akmış
Gözü olmuş fal taşı, beyninde şimşek çakmış
Eti zengin sofraya gayet rikkatli bakmış
Yaklaşmış itinayla, ürkütmeden etrafı
Hayvanlar padişahı fıtrat güçlü tarafı
…
Üç ahbap öküz rahat, sakin, emin, huzurlu
Gezerlermiş otlakta yüzü, gözü hep nurlu
Üçünün de ufacık yanı yoktur kusurlu
Derken Aslan yavaşça öküzlere yaklaşmış
Önce “ya sabır” demiş, sonra kendini aşmış
…
Karnı kazınan aslan artık dayanamamış
“Midem bayram edecek” der demez duramamış
Adet üzre kükremiş, kendini tutamamış
O üstüne yürürken besili öküzlerin
Bilmemiş ki geçemez ardına boynuzların
…
Aslan kral değil mi, bakmış nazik vaziyet
Hemen geliştirmeli pek ince bir siyaset
Onda Tanrı vergisi üstündeki riyaset
Gözleri üç öküzün o dev boynuzlarında
Sözün yükünü duydu Aslan omuzlarında
…
“Günaydın can dostlarım” diyerek adım adım
Yaklaşmış öküzlere, “sizi epey aradım”
Günlerdir çok gezindim ve lâkin bulamadım”
“Tanrım bu ne saadet, işte karşımdasınız
Ben hep sizle yaşarım, siz hep aşımdasınız”
…
“Ne aşı” demiş öküz, aslan bakmış sarısı
Siyasetin özü söz başarının yarısı
“Soframıza davet et” demiş meğer karısı
“Sizinle değil miyiz stratejik ittifak
Bir daha aramızda oluşmasın hiç nifak”
…
Kral demiş “günaydın, nasılsınız bakalım”
Hatır soran bir kral, düşünmüşler “N’apalım”
Elbet cevap vermişler: “hürmet bizden kralım”
Ne demek ormanların kralı konuk gelmiş
Üçlünün Öküz psikolojisi düzelmiş
…
“Siz sağ olun efendim, gerçekten çok iyiyiz
Sayenizde otlakta güvendeyiz, diriyiz
Biz gariban, otlayan sürülerden biriyiz”
Aslan tekrar seslenmiş “değerli arkadaşlar!”
“Beni yanlış bilmeyin, dostluklar böyle başlar”
…
“Asla yoktur niyetim, yemek gibi sizleri
Yanlış bir adım da düşman etmesin bizleri
Aldatmasın kötünün riyâkâr, kem sözleri”
“Ağzı torba değil ki, büzesin elâlemin
Benim karnım pek toktur, sofradan kalktım demin”
…
“Yiyecek bulmak kolay, ama dost bulmak güçtür
Sizi ben nasıl yerim, iddiası gülünçtür
Sizinle arkadaşlık, hem kıvanç, hem güvençtir”
Bu güzel söz ve latife öküzleri şımarttı
Gururla böğürdüler, fiyakaları arttı
…
Böylece derin bir pakt, stratejik ittifak
Kurdu mutlu üç öküz aslanla ufak ufak
Şafak artık daha nur, merayla kaplı afak
Üç öküzü gözüne kestirmiş avcı aslan
Üç öküzü bölmeye azmetmiş avcı aslan
* * *
Haylice yani üç gün arkadaşça gezmişler
Öküzler de merayı aslan gibi süzmüşler
Aslan gibi yatmışlar, aslan gibi ezmişler
Aslan kimin yanına yattıysa fısıldamış
Üç öküz de kendini bu dostluğa adamış:
“İnanmazsan çokbilmiş uzun kulağa var git
Güzel gözlü, akıllı, kara öküz sor beni
Benim sana ne gibi bir garazım olacak
Böylesi surat asman bin bir derde kor beni
Benimle dost olmaman üzer beni, yer beni
…
İsterim ki ebedî dost kalalım seninle
Dilediğin otlağa post atalım seninle
Nice yeşil vadiye rast gelelim seninle
Benimle dost olmaman bin bir derde kor beni
Böylesi surat asman üzer beni, yer beni
…
Sarı öküz, ya rabbim bu ne güzellik böyle
Sen onlardan ayrısın sen bambaşka bir varlık
Öncekilerde bu renk söyle var mıydı söyle
Sen nadide öküzsün, sen nadide bir varlık
Sen benim can öküzüm, güzel sana yoldaşlık
…
Bırak, unut karayı, şımarık alacayı
Birlikte yazmalıyız yeni anayasayı
Koyalım bir kenara elemi ve tasayı
Sen nadide öküzsün, sen bambaşka bir varlık
Sen benim can öküzüm, güzel sana yoldaşlık”
Bir gün alaca öküz su içerken derede
Aslan iki öküze demiş: “Allah vere de
Düşman bizi fark eder bir anda, bir kerede
Dostlarım tehlike var, dikkatli olmalıyız
Yaşamak istiyorsak ondan kurtulmalıyız”
…
Kara ve sarı öküz inanmaya hazırmış
Zaten bekledikleri şu andaki huzurmuş
Emir ve görüşüne ikisi de nazırmış
“Münasiptir efendim” deyip onlar oyladı
Alaca da aslanın midesini boyladı
…
Alacayı kolayca hazmetmiş avcı aslan
Sonra diğerlerine ahdetmiş avcı aslan
Bu usul ve yöntemi gözetmiş avcı aslan
Aynı masal ve düzen ne yazık ki hep tutmuş
Öküz aklı işte bu! Her birinde unutmuş
…
Sarı öküz kalınca avcı öyle kükremiş:
“Ey öküz oğlu öküz! Düşünmedin mi?” demiş
“Sıra sana gelecek” sarıyı yere sermiş
Son öküzü daha bir keyifle yiyivermiş
Bu masaldan bizlere acep ne kalıvermiş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.