Mümin ve Kâfir
Bas müminin kuyruğuna gör kâfirlik nerden çıkar.” Bu bir Bektaşi sözü imiş…
Çok tuttum… İçim acıyarak tuttum bu lafı…
Elbette oradaki mümin hakiki inanmış kişi değil… Mümin diye tafra satan kastediliyor.
Bugün İslam âlemi böylesi sözde müminlerin birbirinin kuyruğuna bastığı zillet dolu coğrafyalarla dolu… Ülke ya da vatan diyemiyorum artık coğrafyalarla dolu…
Halbuki bu söz yerine şöyle sözler geçerli olmalıydı:
Mümin mümine duadır.
Mümin müminin avuçlarında duadır.
Mümin, mümin kardeşinin kalbinde güldür.
Yüzünü yıkadığı sudur.
Ekmek/Nimet/Nan-ı Aziz
Canan Karatay hocamız ekmeğe çatıp duruyor.
Daha önce de bir gıdacı tıp profesörü gibi konuşup duruyordu da Dr. Mehmet Alkan ağzının payını verdi, susturdu. Yumurta ve tavuk aleyhine dedikleri zira ipe sapa gelmez şeylerdi.
Adam kimyacı, tıp profesörü gibi ahkâm kesiyor başka vesilelerle bir de… Otçuların piri şimdi saray danışmanı…
Adam gıdacı, zannedersin ki her konunun uzmanı…
Böyleleri çoğaldı üniversite camiasında…
Canan Karatay hoca onlardan değil… Doğru şeyler söylüyor çoğu zaman…
Ama işte abartınca çuvalladı. Ekmeğe bulaştı. Ekmek de onu çarptı.
Buğday üzerine söyledikleri yanlış çıktı.
Kromozom sayılarını karıştırdı. 14 nere 28 nere?..
Bühtan etti, binlerce yıl boyunca bu topraklarda ekmek yiyen halkımızın bilinciyle oynamıştı, olmadı…
Ekmek Hititlerden bu yana azizdir bu topraklarda…
Hititlerde yapılan 1010 ekmek çeşidinin aynısı bugün de Anadolu’da yapılmaktadır.
Ekmeğe olan hürmet de aynıdır.
A.Ragıp Akyavaş Ekmek ve Nimet yazısında şöyle yazıyor:
“Asırlardan beri buğday ununa alışık bulunuyoruz. Hiçbir millet biz Türkler kadar buğday ekmeği yemez. Hiçbir ordunun ekmek istihkakı bizimki kadar çok değildir. Mehmetçiklerimiz ekmeğe bayılırlar.
Çorbayı ekmek doğramadan içemeyiz. Yanına ekmek katmadan yediğimiz yemekten bir tad almayız. O kadar ki pilavı baklavayı bile ekmekle yeriz. Ekmek peynir yanında bir salkım da çavuş üzümü bulundu mu, keyfimize pâyân olmaz.
Küçükler mektepten gelir gelmez yemiş niyetine yemek için annelerinden ekmek isterler. Başka yemekler ekmek yemeye vesile olan bir süs gibi gelir bize. Şehirlisi de böyledir, köylüsü de…”
Ben de küçüklüğümde anneannemin o tulum peynire sarılmış tandır ekmeklerini, sac ekmeklerini, lavaşlarını unutamam…
En lezzetli yemek o dürümlerdi. Ya kurban etinden kavurma, ya onun kadar lezzetli tulum peyniri…
Ekmeğe olan hürmetimiz bilinir. Yerde bir küçük parça ekmek görsek alıp öper alnımıza götürür ve sonra yukarılarda bir yere kaldırırız.
Bilir misiniz ki ekmek yapımı buğday üretiminden evveldir.
Yani sanayi devrimi tarım devriminden öncedir bana göre…
Dört yüz bin yıl önce ateşi kullanan insanoğlu fırını da öğrendi, ekmek pişirmeyi de…
Henüz tarım devrimi olmamış, buğday üretimine geçilmemişti.
Buğday yani kara buğday (ya da kızıl buğday) doğada hüda-i nabit olarak - Tanrı vergisi olarak bulunuyordu. İnsanlar onları saplarından kesip toplar, sonra o buğday danelerini karınca ile birlikte bir taş üstünde ezip ununu çıkarır ve sonra da fırında pişirirlerdi. Karınca ile birlikte un etmeleri protein katkısı olsa gerek..
Pişirilen bu ekmekler krallara yahut o zamanki yaklaşımları ile tanrı krallara §arz edilirdi. Ekmek o kadar kıymetli bir şeydi.
Hititlere ve Sümerlere ait birçok tablette ve duvar kabartmasında bu törenler yer alır.
Osmanlı’da ekmeğe ve ekmekçilere büyük önem verilirdi. Etmekçi taifesi hoşnut edilirdi.
Evliya Çelebi ekmekçilerinin pirinin Adem Peygamber olduğunu yazar. Cennetten yeryüzüne inende karnı açıkmış ilk buğday çorbası içmiş. Kim birini evine davet etse o yüzden buğday çorbası ikram eder.
Ekmek yani nan azizdir.
Bir ismi de bu nimetin nan-ı azizdir.
Nan Farsçadır. Ekmeğin kadrini bilmeyen, yediği ekmeğe hıyanet edenlere o yüzden nan-kör denir.
Allah nankörlerden eylemesin.
Canan Hocamız da kromozom sayısını tuttursun.
Elbette fazla hamur işi yemek doğru değil bugün artık. Fakat ekmeksiz de olmaz…
Et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır.
RUBAİ:
Hak intikam alıcıdır, tevekkeltü tealallah
Sıbgetullah kalıcıdır tevekkeltü tealallah
Mümin asla boş veremez her geçene paşam demez
Sabır onun ilacıdır tevekkeltü tealallah
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.