“Canbaza Bak”tan “Robota Bak”a Ankara!
İster öyle bakın, ister böyle: Ankara Türkiye’nin vitrini...
Bu vitrinde son yıllarda neler
görüyoruz?
Eğip bükmeden, dosdoğru söyleyelim: Çirkinlikler, rezillikler, kepazelikler...
Bunu biz görmekle kalmıyoruz, Ankara’ya gelen çok sayda üst düzey ziyaretçi de bu çirkinliklere muhatap oluyor, kimbilir yüzlerini ne biçim buruşturuyorlardır.
“Ankara kapıları” denilen rezilikler...Şehrin dört yönünde her şeyi ilan ediyor: Bu şehirde estetikten yoksun, kitap okumayan, dünyayı çizgi filmlerden takip eden bir başkan var!
“Hayır! Yalan” veya “yanlış!” diyen beri gelsin!
Bu başkanın üç paralık estetik hissini müşahade eden söylesin. Şehir ortada, yaptıkları ayan beyan. Güzellik kapı dışarı, çirkinlik baş tacı.
Kitap okumadığını iftiharla ilan ediyor...
Kitap okuyamayan beynini neyle besleyecek? Kitabın yerini tutan bir kültür ve medeniyet unsuru daha icad edilmedi. Ne televizyon ne internet...
Okuyorsan ufkun genişler. Okumuyorsan, ufkunu başka şeyler kaplar.
Belli ki başkanı besleyen çizgi filmler, onun karton film, animasyon hastası olduğunu bilmeyen yok!
O öyle bir dünyada yaşıyor . Ankara’da yaptığı parklara çizgi film kahramanlarının heykellerini diktiriyor.
Son marifeti, Çiftlik kavşağına bir robot diktirmesi...
Yabancı değil bu robot! Artık yirmili yaşlarda olan bir zamanın çocuklarının çokca seyrettiği bir çizgi filmin kahramanı...
Önde “tranformers robot”, fonda Cumhurbaşkanlığı sarayı...En azından bu sebeple bu rezilliğe son verilmeli.
Peki bu adam, bu robotu şehrin bu noktasına neden diker?
Onu iyi biliyoruz, eskiden “canbaza bak!” diyor, işini yürütüyordu. Gerçekten de Moskova Sirki’ni altı aylığına Ankara’ya getiriyor, adını “Büyük Ankara Sirki”ne çeviriyor ve bedava millete seyrettiriyordu.
O arada ne yapılması gerekiyorsa onları rahat rahat icra ediyordu.
“Canbaza bak!” numarası milleti baydı, adamın defoları ortaya çıkmaya başadı. Hatta son günlerde çok yüksek seviyede o defolarla ilgili sözler edildi. O andan itibaren bir hukuk devletinde yapılması gereken şeyler vardı, yapılmadı. Bunun bugün yapılmaması, yarın yapılmayacağı anlamına gelmez. Birgün Ankara’nın karanlık dönemi ile ilgili her şeyi öğreneceğiz, biz değilse çocuklarımız...
Robot heykeli tam da bu münakaşadan sonra ortaya çıktı. Görüldü ki “canbaza bak” işe yaramıyor, şimdi başkan bize “robota bak!” diyor.
Bu robot bizim icadımız bir şey mi? Dünyaya yeni bir robot teknolojisi mi armağan ediyoruz? Hatta bu demir yığınını baştan sona biz mi imal ettik?
Bu robot Ankara topraklarını kirleten müptezel bir heykelden başka bir şey değil. Gerçek Ankaralı bu robotu görünce tükürme hissine kapılır. Elbette robota değil...Onun bir kusuru yok; nihayetinde bir demir yığını! Onu oraya bir diken var!
Bizi dinlemezler ya, biz yine de doğru bildiğimizi söyleyelim. Tarihe not düşelim. Ey iktidarın büyük başları! Ankara’da seçimlerin lehinize seyretmesini arzu ediyorsanız, Ankara’nın başkanına konuşma yasağı koyun. Eğer onun ağzını, hatta elini, kolunu bağlamazsanız, 8 haziranda hüsran kaçınılmaz!
Bizden söylemesi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.