Koca Papaz Zırvalamış
Papaya kızarken biraz düşünsek mi acaba?
Koca papaz kaç gün oldu Türkiye’ye geleli bilmem, ama burada iyi ağırlandı bir misafir olarak. Yedi, içti, güler yüz tatlı dil gördü. Bunlar bu ülkenin misafirperverliğidir, kendi terbiyesidir, karşılık beklemeden yaptı kendine düşeni.
Misafir de “bize göre bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu” bilmeliydi. Azıcık terbiyeleri olsaydı, onlar da kendilerine düşeni yaparlardı.
Demek kendilerine düşen, iyiliğe iyilikle mukabele değil, ikram gördüğü sofraya itim bile yapmadığını yapmakmış. Herkes cibileyetini gösterir. “Küllün ya’melü ala şakiletih.”
Çok da yadırgamadık. Çünkü biliyoruz biz o cibiliyeti, tabiatı. Rabbimize çok şükür neler öğretti bize neler.
İşte onlardan birisi de bu ehli kitaba dair bilgilerdir. Biz bu Yahudi ve Hıristiyanların kin ve nefretle dolu kıskançlıklarını ve İslam’a kurdukları tuzakları hem tarihten biliyoruz, hem de bu gerçekleri Kutsak kitabımız Kur’an’da okuyoruz. Bizim onlara inanmamız mümkün mü?
Fakat Batılılaşma olayları ile imanından edilen nesilleri gördükçe de başımı utançla öne eğiyorum Rabbimden. İçimde fırtınalar kopuyor: “Kur’an-ı Kerîm’in ayetleri ortada iken bu nasıl olabiliyor? Kur’an şöyle ferman buyururken, evet, bu nasıl olabiliyor?
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları velî (dost,yardımcı, idareci) edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin velisidirler. Sizden kim onları velî edinirse o da onlardandır. Allah böylesi zalimleri doğru yola iletmez. Kalbinde nifak hastalığı olanların, içlerinden: "Ne olur ne olmaz, başımıza bir felâket gelebilir, şimdiki durumumuz değişebilir, onun için biz tedbirimizi alalım" diyerek, kâfirlerle dost olmak için onların yanına girip girip çıktıklarını görürsün. Umulur ki Allah yakında bir zafer ihsan eder veya kendi tarafından peygamberi vasıtasıyla münafıkların maskelerini düşürme gibi bir başka durum ortaya çıkar da onlar içlerinde gizledikleri bu nifaktan dolayı pişman olurlar.” (Maide 51-52)
“Ey iman edenler! Ne dininizi alay ve eğlence konusu yapan sizden önce, kendilerine ilahî Kitap verilenleri, ne de diğer kâfirleri dost (ve üzerinize idareci) edinmeyin. Mümin iseniz, Allahın bu buyruklarına karşı gelmekten sakının." (Maide 57-58)
Papaz da Hıristiyan, Batılılar da. Bütün bu ayetlerden sonra soralım, sizce papaya ve Batılı kafirlerin davetine uymak diye bir şey olabilir mi?
Bu soru anlamsız kalıyor artık.
Zira biz Batılılara çoktan uymuşuz. Bu iş olmuş bitmiş zaten.
Nasıl olmuş bitmiş?
Cumhuriyet ile yapılan devrimler neydi? O hilafeti, şeriatı kaldırmalar, yazıyı, kılık ve kıyafeti değiştirmeler, medrese ve tekkeleri kapatmalar, tavhidi tedrisatla dini öürenmeyi yasaklamalar… neyin nesiydi?
Günaydın beyler!
Üstelik bu ve benzeri işler hiç halka hiç sorulmadı, danışılmadı, tam aksine onun adına Meclise giden ve bunu reddedenlere açıktan şöyle söylendi: “Bu işler behemehal olacak. Ama muhtemeldir ki bu arada bazı kelleler gidecek.”
Ne diyelim buna?
Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, Batıcılık mı?
Başka ne diyebiliriz ki? Acı da olsa gerçek bu!
Sonuçta şunu söyleyelim: Müslümanlar, inançlarını, düşüncelerini, hukuk ve ahlâk kurallarını Allah’tan alırlar. Çünkü hayatlarının gayesi budur. Bunun ötesi cahiliyettir, küfürdür. Ya Batılılaşma ile cumhuriyet ile beraber düşüncelerini, hukuk ve ahlâk kurallarını nereden aldılar?
Papaya kızarken biraz da bunları mı düşünsek acaba?