Mülâane öyle olmaz böyle olur...
Selo coştukça coştu, işi lâ’netleşmeye kadar götürdü...
Bayan sivrikalem de dünden hazırmış... İçini boşaltmak istiyormuş... küfür mü, lâ’net mi? Sadece bunda kararsızmış...
PKK siyasi lideri Selahattin Demircan’ın «Ağrı» çıkışı hoşuna gitmiş olacak ki, mülâaneyi (lâ’netleşmeyi) onun bıraktığı yerden alıp köşesinde -arsızca- tekrarladı...
“Barış deyip de iktidar hırsı yüzünden kan içici vampirlere dönüşenlerin Allah belâsını versin. Bunu yapan HDP ise HDP’nin, AK Parti ise AK Parti’nin…”
Bir de «Demirtaş da tepkisini Fethullah Gülen’e benzer bir mülâaneyle dile getirdi» demişsiniz. Söylediğiniz çok iyi oldu, bendeniz “hazret, fetocanlarına PKK’lıları da ekledi” diyordum da kimse inanmıyordu..
Seloya: Yeni baronun gibi kollarını havaya kaldırarak söylemedin ama neticede, “ocaklarına ateş düşsün” kısmı hariç neredeyse aynıydı bedduâ.. Hızlı intibak için aferini hak ettin. Fakat malûm, her duâya asümândan kemik yağmıyor...
* * *
Kur’ân’da «....onlara hem Allah lâ'net eder ve hem lâ'net etmek şânından olanlar lâ'net eder..» (Bakara Sûresi, 159) âyet-i celîlesi vardır. Mahlûkat içinde lâ’net etmek şanından olanlar; insanlar, cinler ve meleklerdir...
İnsan bir şeye lâ’net ediyorsa, çok haklı nedenleri olmalı, duâlarını Allah’ın El-Kahhar ismine göndermekten, yönlendirmekten başka çaresi kalmamış olmalıdır. Lâ’net basit bir bedduâ değildir. Arapçada لَعَّانًا le'ân, çok lâ'net eden demektir ve çok lâ’net edici olmak kerihtir, men edilmiş kötü bir davranıştır.
Kur’ân ve hadîs-i şerîf’lerde haklarında lâ'netin, bedduânın, rahmetten mahrumiyetin istendiği kişilere ve onların niteliklerine bakıldığında, bu kişilerin suçlarının, cemiyete verdikleri zararın, sadece bir yönlü değil, çok yönlü olduğu, çıkardıkları fitnenin cemiyeti kaos ve kargaşaya götürdüğü, kamuyu müteessir ettiği, dolayısıyla haklarında lâ’net edilenlerin, bunu fazlasıyla hakkettikleri açıkça görülecektir.
Ançak zalimlikte aşırıya gidenler, masumlara, iffet ehline iftira atmak veya öldürmek suretiyle zulm edenler, kamuya, kamu malına zarar vermek suretiyle öksüzün yetimin hakkını gasbedenler, büyük günahları açıkça ve açıkta yapmak suretiyle bunları yaymaya çalışanlar, Allah’a ve Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) savaş açanlar, İslâm dini ve şeriat için kerih sözler söyleyenler lâ’nete müstehak olabilir.
* * *
Bayan sivrikalemden aktarıyorum: «Ağrı’nın Diyadin ilçesinde askerle PKK arasında çatışma meydana geldi. Tayyip Erdoğan, o sırada Sakarya mitingindeydi. Bu çatışma hakkında canlı yayın yaptı. HDP’yi suçladı. Baskıyla oy topladıklarını söyledi vs… Zamanlamayı bile mitinge göre ayarlamışlar. Seçim endeksli bu tehlikeli girişimin bir tertip olması ihtimali yüksek. Sadece Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda bunu malzeme olarak kullanması değil Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması da bunun işareti: “Bahar şenliği olarak isimlendirilen etkinlikte bölücü terör örgütünün propagandasının yapılacağı, vatandaşlarımıza seçimde destekledikleri adaylara oy vermesi konusunda baskı uygulanacağı bilgisinin alınması üzerine, kamu düzeninin sağlanması için Ağrı Valiliği’nin talimatıyla, 15 timden oluşan güvenlik gücü 10-11 Nisan gecesi bölgeye sevk edilmiş, teröristler tarafından unsurlarımıza silahla ateş edilmiştir. 4 askerî personelimiz çeşitli yerlerinden yaralanmıştır.”»
Byn. Sivrikalem yazdıklarınızı inkâr edemeyeceğinız için ordan hareketle soruyorum:
Bahar Şenliği diyorsunuz.. Şenlik ile jandarmaya ateş eden terörist nasıl bir araya gelir? Bu silahlı teröristlerin o sözde şenlikteki mevcudiyetleri, Genelkurmayın «Bahar şenliği olarak isimlendirilen etkinlikte bölücü terör örgütünün propagandasının yapılacağı, vatandaşlarımıza seçimde destekledikleri adaylara oy vermesi konusunda baskı uygulanacağı...» iddiasını isbata yeterli değil midir?
Çatışmada askerlerimize tam onbin mermi sıkıldı... Sen buna mı «şenlik» diyorsun yoksa? Eğer öyle ise, o «şenlik»lere de, o şerefsiz sözde şenlikleri tertipleyip kürt halkına eziyet edenlere de, böyle düşündüğünüz için size de, Allah lâ’net etsin, lâ’net etmek şanından olanların tümü lâ’net etsin..
Müslümanları, Müslüman askerleri şehit eden, yaralayan bir terör örgütüne ve onun siyasi kankalarına payanda oluyorsanız lâ’nete müstehaksınız. Çözüm, ya da barış süreci, devlet olarak bir acziyetimiz midir? Belki böyle bir yönü de var ama bilinsin ki, acziyet yitip giden canlar içindir. Yoksa devletin ne mermisi biter, ne askerî...
Cumhuriyet’in Şık yazarı da siz de üfürüyorsunuz. Sonra üfürdüğünüzü bizzat tekzib ediyorsunuz. Bakın siz de söylemiyor musunuz? Ağrı’da kürtler de terör örgütünün yanında değil, askerlerimizin yanında yer almışlar işte. Terörden ve teröristlerden onlar da bezmiş olmasalar bunu yaparlar mıydı?
Belli ki valiliği harekete geçirenler de bizzat onlar. PKK’lıların kendilerine silah doğrultup, HDP’ye oy verin diyeceklerini bildikleri ve bu zillete katlanmayı zul telakki ettikleri için devlete müracaatla yardım istemişler..
Kafanız basmıyor desem değil. Gerçekleri bilmiyorsunuz desem, o hiç değil.. Cin gibisiniz neuzubillah ve her şeyi de çok iyi biliyorsunuz...
O halde bilerek, taammüden gizliyorsunuz hakikati...
Kur’ân, en ziyade bildiklerini gizleyenlere lâ’net ediyor. Dini bir bedihiyyât bu da.
Bakara 159’uncu âyette ne buyuruyordu Allah? «Hakıykat, indirdiğimiz o açık açık âyetlerimizi ve doğruyu biz kitabda insanlara onu pek aşikâr bir suretde bildirdikden sonra gizleyenler (yok mu?) işte onlar (ın haali:) onlara hem Allah lâ'net eder ve hem lâ'net etmek şânından olanlar lâ'net eder.»
Gizleyenler... doğruyu, hakikati gizleyenler...
Lâ’net... lâ’net... lâ’net... 15 Nisan 2015