Devşirme Kadrolar Ve Son Kredi
Cennet mekân Abdülhamid gibi bir dehanın sonuçta neden yenik düştüğünü sorguladığınızda karşınıza kadrosuzluk çıkar. Bir tarafta İttihat ve Terakki gibi dış destekli bir örgüt, diğer tarafta devleti elde avuçta tutmaya çalışan devşirme kadrolar...
Aynısını merhum Menderes için de söyleyebiliriz.
Onun da halkı vardı ancak kadrosu yoktu.
Özellikle 1980 sonrasını hep izliyorum...
Görebildiğim, ister sağda ister solda olsun bir güç, az çok Türkiye sevdalısı olanları eleyip yerine renksizleri yerleştirme işini çok sinsi ve de ustaca beceriyor.
Birileri Türkiye’nin ılımlı, ısıtılmış kadrolar eliyle yönetilmesini istiyor.
Merhum Türkeş döneminin MHP’si ile bugünkü MHP’ye bakın, kaç tane gerçek anlamda ülkücü görebileceksiniz?
Erbabına sorun, alacağınız cevap:
Dışlandık...
CHP’nin de eski kitabi sosyal demokratları yok.
Kemalist politika izlediğini iddia eden Kemal, hepsini dışladı...
Asıl kırılma noktası Refah Partisi dönemi.
Refah Partisi tek başına iktidar koltuğuna oturacağı sırada vitrin değiştirme sevdasına dışarıdan ithal edilenler kısa sürede partinin mayasını bozdular.
Eski ihlas ve samimiyetin yerini koltuk ve menfaat çekişmeleri aldı.
Sonra da bölünmek kaçınılmaz oldu...
AK Parti kurulduğunda, en çok dikkat edilen husus eski Refahlılar’ın listelerde yer almamasıdır. Birkaç simge isim hariç, ben de dahil hepimizi listelerden dışladılar...
Halen de Refah kökenliler partiden dışlanıyor...
İsimlere bakıyorum, öyle ki at izi ile it izi birbirine karıştı...
En başta terörün desteklediği HDP’de aday olanlara bakın.
Marksist düşünceli, kavmiyetçi görüşe sahip olanların bu partide yer alması normal. Gel gör ki örtüye özgürlük konusunda başı çekenlerden Huda Kaya’nın bu partiden aday olarak “Kendimiz için özgürlük istediğimiz kadar başkaları için de ‘özgürlük’ diyeceğiz. Bunu HDP ile başaracağımız inancındayım” şeklinde açıklama yapması ne ile izah edilir? Karşılığı gelince demek ki öyle de oluyor, böyle de oluyor!
Geçin CHP’ye, oraya da intisap eden muhteremlerin gerekçesi aynı nakaratlar...
Bu işler biraz da etki ve tepkiye dayanıyor...
“Milli Görüş terör kadar tehlikelidir” diyeni AK Parti baklava ile davet ederek aday yaparsa inancı için bedel ödeyenlere saha kalmaz, onlar da kuşa kurda yem olurlar.
Hele de bu dönem milletvekili maaşları ayrıcalıklı bir şekilde tavan yapınca değerlerini bir tarafa fırlatanlar uzatılan kanlı ele bile hemen sarılıyor.
Para, pul, koltuk esaslı bir imtihan...
Eskiden bir düşünceyi taşımanın seviyesi vardı, şimdi o da kalmadı, din iman bile para ile mevki ile gidip geliyor. İşin garibi, ayetler ve hadisler tarafların dilinden düşmüyor.
O ona saldırırken ayet hadis, o da ona saldırırken ayet hadis...
Biz şaşırdık neyse de, arşı aladaki melekler de şaşırıyor bu işe?
Görülen köy kılavuz istemez derler. Sonuçta bu ağır imtihan hiçbir karşılık beklemeden İslam’ı rehber edinen ülkücü camia ile aynı çizgide seyretmekte olan Milli Görüşçüler’e kaldı... Üstadın deyişi ile “Sen ve ben kaldık Allah yolunun.”
O yüzden, bu seçim bence çok önemli.
Varsınlar onlar, çizgisinden sapmayanları dışlasınlar.
Son kredi... Bu kesim, yine de ülkenin siyasi istikrarı hatırına oyunu bir sefer daha AK Parti’ye verecek, ondan sonrasında yeni bir arenada buluşmak şart, hatta vacip...
Başkaca lamı cimi kalmadı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.