Diyadin Saldırısının Düşündürdükleri
Ağrı Diyadin saldırısı, terör konusunda artık son noktayı koymanın bir çağrışımı da olabilir. Olayı basit bir saldırıdan ziyade, tarafların güç denemesi olarak görmek en doğrusu… PKK bu yörede tek ben varım demek istiyor…
Süreç, barış derken gelinen noktada örgütün dağdan şehirlere doğru indiğini ve de şehir yapılanmasında hayli mesafe aldığını görüyoruz.
İmralı ile yapılan birçok görüşmeler sonucu PKK silah bırakarak güya dağdan inecekti. Sonra da yurt dışından dönüp siyaset yapacaktı.
Hani nerede?
Bunların hiçbirisi olmadığı gibi aksine askeri, polisi hedef alarak kanlı niyetini sergilemektedir. Kurban eti dağıtan HÜDA-PAR yanlısı gençlerin katledilmesi de bölge halkına yönelik gözdağıdır. Gerekirse size de sıkarız…
Bölge halkı bu aşamada hiç güvende değil.
Yaralı askerlere yardım etmeleri de bunu teyit ediyor.
Sandığa gitse de oyunu hür iradesi ile kullanmış sayamayız.
Güneydoğu çatışmalar yüzünden geri kalmış bir bölge…
Her an karşısında örgüt ve silah var.
Her gün harç, her aybaşı vergi...
Ankara’dan HDP’li belediyelere giden tahsisatların büyük bir ekseriyeti de örgütün bütçesine giriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Türkiye aleyhine hükmedilen tazminatlar da örgütün cebine.
Diğer yollardan elde edilenler…
Şimdi de partilere yapılacak Hazine yardımını iktidar % 3’e indirmekle örgütün ekmeğine yağ sürmüş oldu. HDP her halükarda Hazine’den yardım alacak.
Hem bu Hazine o kadar zengin mi ki partilere para yardımı yapıyor?
CHP gibi bir parti İş Bankası’ndaki hisselerinden aldığı paralar yetmiyormuş gibi üstüne üstlük Hazine’den de yardım alınca iktidar sorumluluğunu neden yüklensin?
Ye iç keyfine bak…
Dar gelirlisi oldukça fazla olan bir ülkeyiz.
Hazine yardımları ile araba saltanatına son verilmesini AK Parti iktidarından beklerdik. Son dakikada milletvekili maaşlarına zam hiç olmadı…
Bu havada barış sürecinin nasıl hayat bulacağı da meçhul.
PKK şehir yapılanmasında hayli mesafe aldı. Ona göre idari yapılanma tamam, mahkemeler de kurulmuş durumda.
Vergi de toplanıyor…
Geriye kalıyor, devlet otoritesi ile örgüt otoritesinin kafa kafaya çarpışması, sonuçta hangisi galip gelirse mühür onun olacak.
İmralı, akil insanlar derken maalesef bu kapıya kadar geldik.
Seçim sonrası dananın kuyruğunun kopacağı kanaatini taşıyorum.
2002 yılında örgütün bitme aşamasında olduğunu söyleyebilirim.
Hatta İmralı bile örgüt tarafından devreden çıkarılmıştı.
O zaman da yazdım çizdim, operasyonlar bir yıl daha devam etmiş olsaydı bölge bugünkü duruma gelmemiş olacaktı. Bugün ise terör siyaset arenasında kendisine yer bulduğundan morali oldukça yüksek bir seviyede, attığını vurup kayboluyor.
Dün terörle dağlarda savaşılıyordu, bugün ise bir kolu dağda, bir kolu şehirde olan bir yapılanma ile savaşmak zorunda devlet.
Gönül ister ki savaş olmasın barış olsun…
Ne var ki öylesi bir hava görünmüyor…
Anlatamadığımızı bir sefer daha yenilemiş olalım.
Dedik ki PKK silah bırakmaz, hatta bırakamaz…
Nedeni ise dış bağlantısı olması ve de bir yerlere sorumlu olmasıdır. O yer dur derse durur, değilse sen istediğin kadar barış de faydasız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.