İİT/OIC Çatışmayı Önleyebilir mi?
Barış Yazıları-11
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) salı günü Yemen’deki durumla ilgili kabul ettiği 2216 sayılı karar, Husi milislere ve Yemen’de yıkıcı rol oynayan eski rejim liderlerine silah ambargosu getirdi. 14 üyenin desteklediği ve Rusya’nın çekimser oy kullandığı tasarı BM Şartı’nın güç kullanmayı düzenleyen 7. bölümüne dayandırıldı.
Kararda Husilerin şartsız bir şekilde şiddeti bırakması, ele geçirdikleri bölgelerden çekilmesi, el koydukları askeri malzemeleri bırakması, çocuk askerleri ve siyasi tutukluları salıvermesi istendi. Silah ambargosu bölümünde eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in oğlu Ahmed Ali Salih ile Husilerin lideri Abdülmelik El-Husi’ye doğrudan veya dolaylı silah satışı, temini ve transferi yasaklandı. Kararın başarısı Yemen’in komşularının hava, kara ve deniz sahasındaki trafiği denetleme ciddiyetlerine bağlı...
Burada hiç şüphesiz en kritik rol İran’a düşüyor. Nükleer müzakerelerin sona ermesiyle birlikte rahatlayan ve Haziran sonunda yaptırımların kaldırılması karşılığında P5+1 ülkeleriyle anlaşma imzalayacak olan İran’dan Yemen’de geri adım atacağı yönünde henüz bir işaret gelmedi. İnsani durumun her geçen gün kötüye gittiği Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun hamleleri ile birlikte Türkiye’nin İran ile birlikte alacağı ifade edilen inisiyatif Yemen’deki durumda belirleyici olacak. BM’nin 2216 sayılı karar tasarısını kabul etmesi takdire şayan bir diplomatik kazanım olsa da geçen sene kasım ayında kabul edilen tasarıda da olduğu gibi şiddetin tırmanmasında yeterli olmayacağını söylemek yanlış olmaz.
İİT/OIC NE YAPIYOR?
Çatışmaların ‘devletler arası’ndan daha çok ‘devlet içi’ hale geldiği son 25 yılda BM başta olmak üzere, çatışmaları önleme ve barış inşâ etme misyonuna sahip tüm uluslararası teşkilatların yeni bir paradigma ile ve etkili mekanizmalarla hareket etmeleri şart. 1992’de BM Genel Sekreteri B. Gali’nin çerçevesini belirlediği şekilde, uluslararası çatışmaların çözümünde önleyici diplomasi, barışın sağlanması, barışın korunması ve barışın inşâsı dört temel strateji olarak belirlendi. Ancak BM’nin ve BMGK’nin adil olmayan yapısı bu stratejilerin fiiliyata geçmesine engel oluyor.
BM’den sonraki en büyük uluslararası teşkilat olan ve bugünkü çatışmaların kendisiyle ve üyeleriyle doğrudan ilgili olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) durumu da BM’den farklı değil; hatta daha kötü…
İİT’nin Yemen başta olmak üzere İslam Dünyası’ndaki çatışmalarla ilgili, bilhassa son zamanlarda, acil toplantı çağrısı yaptığını, karar aldığını, açıklama ve müdahale gibi inisiyatiflerini işittiniz mi hiç? İnternet sitesine baktığınızda herhangi bir sivil toplum kuruluşunun yapacağı açıklamalardan başka bir metin bulmak mümkün değil maalesef.
Oysa, İİT’nin çatışan taraflar arasında müzakere başlatmak ve sağlılı bir şekilde yürütmek, çatışan taraflar arasında hakemlik ve arabuluculuk yapmak, uzlaştırma, kolaylaştırma, yatıştırma gibi inisiyatif alacak teorik altyapısı ve misyonu var. Ancak maalesef bu teorik altyapı ve misyon ne teşkilatın kurumsal yapısına ne de faaliyetlerine aksediyor. Ortada devasa ama hiçbir etkisi olmayan, kimi devletlerin inhisarında köpük bir teşkilat kalıyor…
BM’nin ve BMGK’nin ıslahından ziyade OIC/İİT’nin ıslahı İslam Dünyası için daha öncelikli ve hayati. Bugün İİT’nin Yemen, Suriye, Irak gibi çatışma bölgeleri ile ilgili etkili inisiyatifler alamaması İslam Dünyası için utanç vericidir. Teşkilatın ismindeki ‘işbirliği’ tam olarak gerçekleşmeden ‘barış’ bu dünyaya hep uzak kalacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.