Seküler ‘Kadın Hakları’ Armonisi Batılılaşmanın Bir Tesellisidir
Kadına şiddet lafını en çok kullanan kesimin; fuhuş yuvalarında kadını bir mal gibi alıp satan çetelerden haberleri mi yok, yoksa bu sektörü perdeleme pahasına şiddeti sakız gibi ağızlarından eksik mi etmiyorlar?
Tabi ki şiddet acımasızlığın bir ifadesidir…
Şiddet deyince, Ankara’nın caddelerine serpiştirilen kadın porno resimleri ile fuhuşa çağrı yapan adresleri kimseler görmüyor. Takıntı ille de başı kapalı ve de gecekondu kesimine aittir. Maksat çağdaşlığa paye çıkararak meşrulaştırmak...
Bir anlamda çağdaşlığın kadına reva gördüğü üstün payeyi(!) devletin resmiyet kazandırdığı fuhuş yuvası genelevlerde görüyoruz. Vahdet Gazetemizin haberine göre 2002 yılında 25 bin olan hayat kadını sayısı şu anda 100 bini geçmiş.
40 bin kişi de vesika almak için sırada bekliyormuş.
Utandırıcı bir tablo… Hatta Müslüman bir ülke için yüzkarası.
Bu sayının gayri resmi olanı da var…
Ta 1978 senesinden Ankara’nın birçok semtlerinde Buluşma Evleri vardı.
Genelevler alt tabakanın, Buluşma Evleri üst tabakanın…
Bu evlere baskınlar yaptırdığımızda “Aman ne olur bizi söylemeyin, çocuklarımız, torunlarımız var” şeklinde aralarında çokça yalvaranlar olurdu...
Şimdi ise yalvarma da kalktı, lüks otellerde sanat sergileme adı altında plajlar var.
Kadın ticareti internet üzerinden de yapıldığı halde Kemalist düzen hâlâ kadın hakları dediği, “seçti seçildi” ayaklarına dolanıp kaldılar.
Bunlardan bir tanesi de “Vesikalı Kadın” olma olayıdır.
27 Mayıs darbesi sonrasında düzenlenen “Genel Kadınlar Ve Genel Evlerin Tabi Olacakları Hükümler” başlığını taşıyan tüzüğü Bakanlar Kurulu çıkardı.
İşin garibi, bu tüzüğe göre fuhuş yapacak kadının Türk olması şart.
Şu hale bakın, sanki harp okullarına öğrenci alınıyormuş gibi Rum, Ermeni, Arap olsa fuhuş yapamazmış. Bu milletin kadınlarına bu kadar hakaret olur mu?
Benim de gördüğüm, genelevlerin patronları Ermeni, sermaye olarak kullanılan kadınlar ise Türk. Sanki tarihi bir intikam, savaşla olmayan bari barışla olsun.
Genelevlerin ülke genelinde sergilediği manzara adeta bir hayvan pazarı...
Tuzağa düşürülen kadınlar oralarda esire muamelesi görüyor.
Kadevesi de dahil Milli Fuhuş…
Yezidi kadınları pazarlarda esire olarak satan IŞİD örgütüne kızıyoruz ya, vergi kaçağını önleyen(!) bizim resmi pazarlar o pazarları katlar bile.
Bizdeki uygulama, seküler cumhuriyet ile aklı esas alan laik bir düzen… “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”…
"Onlar da sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz." (Bakara/187) ayetinin vurgulamak istediği kadın ve erkek haysiyetidir…
Haysiyeti olmayan seçse ne olur, seçilse ne olur?
Kur’an bizi ikaz ettiği, yol gösterdiği halde, dayatılan batılılaşmanın altından koyu renkli yozlaşma çıkıyor. Bu gidişata göre her geçen gün yozlaşıyoruz…
Rahmetli Peyami Sefa, yozlaşmaya karşı demişti:
“Eskiyi eski olduğu için atamayız, yeniyi de yeni olduğu için alamayız.”
Ve bir de kadın hakları konusunda fıkrası var.
Ağır ceza mahkemesinde cinayet davası…
Mütalaayı okuyan savcı hanım ‘sanığın idamına’ deyince, katil yerinden fırlamış:
“Kurbanın olayım reis bey, bu karının lafına bakarak sakın beni astırmayasın.”
Salon karışmış, homurdanmalar, yüksek sesler:
“Geri kafalı adam, karı diyor, bu davranışı kadın haklarına tecavüzdür.”
Mahkeme başkanı elindeki tokmakla kürsüye vurarak bağırıyormuş:
“Susun be susun, burasını karılar hamamına çevirdiniz be…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.