Peygamberimiz(asm) ve Eşleri
“Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin” (Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11)
Rabbine yakın insanın üzerinde O’nun sıfatları tecelli eder. Kadın ya da erkek, eşinde Allah’ın tecellisi olan aklı ve güzel ahlâkı gördüğünde, gerçek aşkı yaşar. Allah sevgisi ve rızası üzerine kurulan evlilikte farklı bir tutku ve aşk olur. Kur'an'ın, "Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt” (Vakıa Suresi, 37) ayetinde söz edilen, cennet ehline has bir duygudur tutku. Dünya hayatında nefsin hevâ ve hevesi anlamına gelen tutkudan kuşkusuz tamamen farklıdır.
Evlilik, Allah sevgisi ve hoşnutluğu üzerine kurulmalı; insan samimi olarak takvayı aramalı. Aksinde Allah mutluluk vermez. İnsanların büyük çoğunluğu bunu aramadıkları, beklentileri dünyevi ve nefsani olduğundan mutsuzdur. Bizler, evliliğe bakış açımızın nasıl olması gerektiğini, Kur'an’dan ve Peygamberimiz(asm)'ın hayatından öğreniriz.
İçi coşku ve aşkla dolu bir insan O ve baktığı her şeye o aşkla bakıyor. Gül yetiştiriyor, güle o aşkla bakıyor, o aşkla onları kokluyor, gözleri doluyor. Torunlarını o aşkla kucaklıyor, o aşkla seviyor. Allah, kalbine gerçek aşkı ve insan sevgisini yerleştirmiş. Bize sevgi, şefkat ve merhametin san’atını Sevgili Peygamberimiz(asm) öğretiyor.
Öyle ki; kızının, en büyük düşmanı Resulullah ile evlendiğini işittiğinde Ebu Süfyan’a, “ruhu ve maddesiyle eşsiz bir insandır Muhammed, böyle bir eş nasıl reddedilebilirdi?” dedirtecek kadar.
"Bana 3 şey sevdirildi; gözümün nuru namaz, güzel koku ve kadınlar" buyurur Peygamberimiz (asm). O, gerçek aşk ve tutkuyu en güzel ve en derin yaşamış insandı. Eşlerine çok düşkün ve onlara karşı sevgi doluydu. Eşlerinde Allah’ın tecellisini görerek, onlara gereken değeri vermiş, Allah da O’na birçok eş nasip etmiş. Bazı kişiler onun çok evlenmiş olmasını kendilerince eleştirirler. Oysa Allah'ın, bunu sevgili Peygamberine nasip etmesinden daha doğal ne olabilir? Peygamberimiz (asm) ile evlilik, eşleri için çok büyük bir nimetti. Onun yanında çok güzel eğitilir, onun vesilesiyle kalpleri temizlenirdi. Bu yüzden onlar Ezvâc-ı Tâhirât’tır, ‘temiz zevceler’dir.
Bediüzzaman Ezvâc-ı Tâhirat'ı, "esrar-ı din (dini sırlar) ve ahkâm-ı şeriatın (şeriat hükümlerini) hameleleri (yüklenenler) ve râviler (hadis nakledenler) olarak tarif eder. Ve dinin sırlarının ve hükümlerin yarısının onlardan geldiğini ifade eder. (7. Mektup)
Özellikle Hz. Aişe(ra)’nın Medine’deki evi adetâ bir akademi gibiydi. Çeşitli yörelerden gelen binlerce insan, onun ilmî bilgilerinden istifade ederdi.
Peygamberimiz (asm)'in eşleri, onu Allah’ın tecellisi olarak görür, ona büyük aşk ve sevgi duyarlardı. Resulullah ile evlenmelerinin asıl amacı Allah'ın rızasını kazanmaktı. Bu hâlis ve tertemiz hanımlar -Allah'ın dilemesiyle-sonsuza kadar onunla beraber olacaklardır.
Peygamberimiz (asm), ikindi namazından sonra eşlerini teker teker ziyaret eder, hatırlarını sorar, geceyi ise -genellikle- sırayla birinin yanında geçirirdi. Peygamberimiz (asm)'ın geceyi geçireceği eve diğer eşleri de gelir, Allah Resulu yatsı namazından dönünceye kadar aralarında konuşur, sohbet ederlerdi.
Eşlerinin kimi zaman gösterdikleri kızgınlığı, kırgınlığı güzel sözlerle yatıştırır, gönüllerini alır, olayı tatlıya bağlardı.
Peygamberimiz (asm) eşleri arasında son derece adaletliydi. Bu konuda Hz. Aişe (ra) şöyle söyler:
"Resulullah (sav) adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allah'ım. Bu taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme (kınama)." (Ebu Davud., nikah 39, (21347); Tirmizi. Nikah 42, (11407); Kütüb-i Sitte)
Peygamberimiz (asm), eşleri arasında en çok 25 yaşında iken evlendiği Hz. Hatice'yi severdi. Allah Resulü yıllar boyu yalnızca Hz. Hatice ile mutlu bir hayat yaşamış, çok yaygın bir âdet olduğu halde onun üzerine ikinci bir kadınla evlenmemişti. Sevgili eşinin ölümünden sonra da onu hiçbir zaman unutmamıştı. En ufak bir hatıra, onu sevgi ve rahmetle anmasına vesile olurdu.
Allah aşkıyla yanan mübarek insan Peygamberimiz(asm). Allah’ın en güzel tecellilerinden. Onunla evlenmek annelerimiz için çok büyük bir şereftir. Hem dünyada hem de ahirette çok büyük bir şeref. O kutlu kadınlar en güzel seçimi yaparak Allah’ın “Habibim” buyurduğu insan ile evlendiler. O dönemde yaşayan bir kadın için Allah’ın sevgilisi ile Allah'ın rızasını kazanmak için yapılan evlilik, ibadettir. Dünya ve ahiret nimetidir, iftihar vesilesidir.
Peygamberimiz (sav)'in evliliklerini suç gibi görerek eleştirme nedeni akledememek, aşağılık kompleksi ve ille de o sevgisizliktir. Eleştirenlerin evlilikten anladıkları ise bambaşka bir şey. Allah aşkından gafletteki erkek için evlilik; yemeğini pişiren, çamaşırını bulaşığını yıkayan, evi temizleyen, çocuk doğurup büyüten ve diğer isteklerini karşılayan bir kadınla resmi birliktelik. Kadın için de maddi-manevi isteklerini tatmin eden bir erkekle birlikte süren ortak bir hayat.
Peygamberimiz (asm) ile evlenerek en hayırlısını yapmış annelerimiz. Sonsuza kadar Peygamberimiz (asm) ile yaşayacaklar. Dünyanın yok olmayacak nesi var? Dünyanın nimetleri binlerce kat fazla da olsa, Allah’ın sevgilisine ve onunla sonsuz mutluluğa tercih edilir mi?
Ellili yaşlarında Resullullah’a eş olan Hz. Sevde Annemiz’in dile getirdiği gibi; “Ben seninle erkeğe arzu duyduğum için değil, sırf Peygamber hanımları arasında Allah huzuruna çıkabilmek için evlendim.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.