Seçim Beyannameleri ve Kaybolan Sayfalar
Genel seçimler yaklaşırken partilerin seçim beyannameleri belli olmaya başladı.
AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bizzat okudum başkanlık var” dediği şekliyle beklendiği üzere başkanlık sistemi üzerine kurgulanmış bir seçim beyannamesi sundu.
Başbakan Davutoğlu’nun beyannameyi açıklamasından hemen önce patlak veren Ağrı olayları, partinin uzun yıllardır sürdürdüğü “çözüm süreci” projesinin metinden çıkmasına yol açmıştı.
Durumu fark eden gazeteciler konuyu partinin kurmaylarına sorduklarında, “Çözüm sürecinden dönmüş veya vazgeçmiş değiliz, beyannamede yer verilmemesi demek sürecin bittiği anlamına gelmez” cevabını almışlardı.
Ancak sonradan beyannamenin baskıya giderken sayfalarının düştüğü, bu yüzden eksik basıldığı gibi ilginç bir mazeret sunuldu. Yeni baskıda çözüm sürecine de 3 sayfalık bir yer ayrıldığı açıklandı.
Sayfaları yolda uçuşur bir şekilde matbaaya götürülen bir bildirge tasviri mizahçılara epey malzeme verecek cinsten.
Dikkat edelim de kaybolan kağıtlar, başka partilerin beyannamelerinde basılmış olmasın.
***
CHP, geçmiş dönemlerdeki salt iktidar eleştirileri yerine bol vaatli farklı bir beyanname açıkladı. Asgari ücret, emeklilere ikramiye, sosyal haklardaki gelişmeler, rakamlara indirgenmiş vaatler…
Kılıçdaroğlu açısından ‘devrim’ niteliğinde bir değişim. Bu değişimin yankıları da çok oldu.
İktidar çevrelerinden “Kılıçdaroğlu uçmuş, hayali vaatler sunuyor” şeklinde açıklamalar gelse de, CHP’nin merkezinde kendisinin olduğu bir gündem oluşturduğu kesin.
CHP’nin seçim propagandası diğer partilere göre epeyce önce açıklandı. “Milletçe alkışlıyoruz” başlığı üzerine oluşturulan kampanyada, Gezi olaylarındaki “tencere-tava” sesinden esinlenilen ortak ses olarak “alkış” öne çıkarıldı.
2002 Genel Seçimleri’nde Cem Uzan’ın kurduğu Genç Parti’nin seçim propagandasını andıran bir kampanya olmuş.
Hatırlanacağı üzere 2002 seçimleri öncesinde, Uzan’ın merkezinde olduğu bir kampanya oluşturulmuştu. Kolları sıvanmış beyaz gömleği, dağılmış saçları ve zaman zaman kırmızı yeleğiyle vaatlerde bulunan Uzan, şarkıcılar eşliğinde kapsamlı mitingler düzenlemişti.
Vaatler uçuk bulunsa da seçim sonucunda Genç Parti %7’lik bir oy oranı almış ve MHP’nin Meclis dışında kalmasına neden olmuştu. Dönemin anketleri ve analizleri de Genç Parti’nin oyların çoğunluğunu MHP seçmeninden aldığını ortaya koymuştu.
Uzan’ın kampanyasını da bugün CHP’nin kampanyasının mimari Ali Taran yürütmüştü. Benzerliğin sebebi kampanyanın mimarında yatıyor.
CHP, farklı bir şekilde, uçuk vaatlerle hızlı bir giriş yapmış olsa da, dini hassasiyetler konusunda üzerindeki ataletten hala kurtulamamış gözüküyor.
Kendisini “muhafazakar” olarak tanımlayanların neredeyse 2 katına çıktığı bir dönemde, hala dini hassasiyetlere eleştiriler getirmesi, hitap ettiği seçmen kitlesinde “olumsuz” bir etki bırakıp, dar bir çerçevede kalmasına neden oluyor.
Hatta, CHP’ye genel başkan adayı olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin “İmam hatip okusaydım şimdi Başbakan’dım” açıklaması aynı düşüncenin dışavurumu.
İnsanlar yaklaşık 12 yıldır muhafazakar bir parti tarafından yönetiliyor. Gerçekten dindarlaşıyor, ahlaki yönden gelişiyor muyuz? Bu ayrı bir tartışma konusu lakin dini hassasiyetler ve ahlaki normlar vazgeçilmezlerimiz olarak seçim sonuçlarını etkileyecek başat unsur olarak gücünü koruyor.
***
MHP ise henüz seçim beyannamesini ve kampanyasını açıklamadı.
24 Nisan’da açıklanması beklenen beyannamede en büyük vaat olarak çözüm sürecinin bitirilmesi, terör örgütüne karşı yeniden askeri operasyonların başlatılıp, ülke genelinde asayişin sağlanması sunuluyor.
Devlet Bahçeli’den güvenlik politikalarının ön planda tutulduğu bir beyanname beklenirken, AK Parti’nin yeni anayasada Türk kimliğine yer vermeme düşüncesine, MHP’nin Türklük vurgusu ve milli değerlere sahip çıkma noktasında sert bir tepki vereceği mutlak gözüküyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.