Bir Çay İçiminde Karaaslan
Suyun bile parayla satıldığı büyükşehirlerde, su hâricindeki bir içeceğin hayrat olması kolay kolay rastlanacak bir şey değil. Son yıllarda bazı belediyeler ve kitapevleri, kitap okuma oranını arttırmak için “Kitap okuyana çay bedava” kampanyası başlattı. Şimdi sizlere, okumayı teşvik eden bir çay ikrâmından bahsetmek istiyorum. Yalnız bu okuma, başka okuma.
“Ölmüşlerinizin önünde bulunsun.” veya “Ocaktan geçmişlerin canına gitsin.” duâsını çoğunuz duymuşsunuzdur. Ölmüşlerin canı için yiyecek içecek ikrâm etme, eski bir geleneğimiz. Amaç, yiyen içenin, ölen için bir fâtiha okuması. Hayrat dediğimiz çeşmeler, sebiller de bunun için yapılıyor. Su içen, hayır sâhibinin ruhuna fâtiha okusun diye. Peki, hiç çay sebili gördünüz mü?
Bu hafta yolumuz, Karaaslan Alabalık Tesisleri’ne düştü. Tesis, İzmit Yuvacık Barajı’nın yukarısında. Hafta sonları, İstanbul ve İzmitlilerin uğrak yerlerinden. Gürül gürül akan Soğuksu Deresi’nin kenarında kurulan tesiste, kurulduğu günden beri çay kahve ikrâm ediliyor. Bir şey yemeniz gerekmiyor. Sırf çay içmeye gidebilirsiniz. İstediğiniz kadar içebilirsiniz. Hani “limitsiz” diyorlar ya öyle. Tesisin sâhibi Sedat Karaaslan, Rize’den gelip Yuvacık’a yerleşen dedesinin canı için çay kahve ikrâm etme kuralını, tâviz vermeden yirmi iki yıldır sürdürüyor. Bunu nasıl başardığını sorunca, “Ben Rizeli’yim. Biz de böyle.” diye izâh etti. Aklıma, Pürenli Yaylası’ndaki Emin Amca geldi. Ağacın dibine oturup gelen geçene çay ikrâm eden Emin Amca. Keyfiyet aynı.
Karaaslan’a gittiğimiz günün akşamı, televizyonda maç yayını vardı. Çalışanlardan birine, “Çay bedâva diye çevreden maç seyretmeye gelirlerse ne yapıyorsunuz?” diye sordum. “Zâten geliyorlar. Hiç önemli değil. Her zaman ikrâm ediyoruz.” dedi.
Tesiste konaklama imkânı da var. İlk defâ bir tesiste, odalarda ayakkabıları çıkarma uyarısına rastladım. O kadar hoşuma gitti ki.
Tesisin otoparkında Pavlonyo( sonradan öğrendim) ağacı var. Adını sorduğumda çalışanlardan birisi “leylak” dedi. ”Ama leylak böyle olmaz ki“ dememe kalmadı. “Leylağın ağacı işte.” diye kesti attı. Yiğitsen ısrâr et. Burası küçük bir Karadeniz Cumhuriyeti gibi.
Sedat Bey’in en büyük hayâli, Tayyip Erdoğan ile karşılıklı bir çay içmek. “Bir gelse de dedemin canı için çayımı içse” diye duâ etti ve ekledi: “Emine Erdoğan, onu benim kadar sevmiyordur.” Bunları söylerken gözleri parladı. Hani bu hasret birgün bitse ve Cumhurbaşkanı çay içmeye uğrasa Allah korusun, sevinçten kalbi durabilir. “Bir kere göreyim; sonra öleyim.” derken bile heyecanlı. Umreye gitti-
ğinde” Allahım, Cumhurbaşkanımızın ömrü uzun olsun.” diye özellikle duâ etmiş. Erdoğan sevgisi olan çok kişi gördüm, ama böylesini görmedim.
Cumhurbaşkanımızın, samimi ve gönülden yapılan dâvetlere icâbet ettiğini biliyorum. Birgün, bu derenin kenarında Sedat Beyle çay içeceğine inanıyorum. Yolunuz düşerse demiyorum, Karaaslan Alabalık Tesisleri’ne yolunuzu düşürün. Akşama kadar çayınızı kahvenizi için; dolaşın. Kendi eviniz gibi. Rahmetli dede için bir fâtiha okumayı unutmayın. Müessesenin içkisiz olduğunu söylemeye lüzûm yok zannederim.
Not: Tesiste, bulduğunuz yumurta sizin; tavuklara dokunmak yasak. Keçi sütü için de aynı şey geçerli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.