Adaletin Bu mu Paralel?
Yazmayayım diyorum, bu mevzulara girmeyeyim diyorum, fakat ne mümkün...
Bir taraftan feryad ü figan ediyorlar, “hâkimler tutuklanıyor, gazeteciler hapse atılıyor” diye, diğer taraftan Balyoz Davası kararları Yargıtay tarafından yok sayılıyor, deliler sahte olduğu için...
Adaletin ağır darbeler aldığı, hukukun guguklaştığı davalar bir bir önümüze geliyor...
“Bu ne hâl” diyoruz? Cevap veren yok!
Bir dostumuz yemin kasem ederek anlatıyor: AK Parti iktidarı zamanında uzun süre Adalet bakanlığı yapan, ama memleketinden belediye başkanı adayı olduğu halde seçilemeyen zatın döneminde yazılıda yüksek puan aldığı halde üç defa sözlüde kaybeden delikanlının hikâyesini...
Sistem bir cemaate bağlanmış. Onların “evet” demediğinin, daha doğrusu örgütten olmayanın ağzıyla kuş tutsa savcı, hâkim olması mümkün değil...
Bunu ahbabımız sonuna kadar deniyor. Bakana kadar ulaşıyor. Her kademede “problem yok, tamamdır” mesajı alıyor. Fakat sonuç değişmiyor.
Adalete bu zihniyet nasıl musallat oldu değil, “nasıl musallat edildi” demek lâzım.
Müslümanlık iddiası olan, herkes adalete ihanet etse bile, adaletten ayılmamalıdır. Buyurun: “Allah emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emrediyor” (Nisa 58)
Bu Allah’ın emri değil mi? Ölçü bu olmalı değil mi?
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun, en yakınlarınızın lehine bile olsa Allah için şahidlik eden kimseler olun. Haklarında şahitlik yaptığınız kimseler, zengin veya fakir olsunlar. Allah onlara sizden daha yakındır. Onun için Hakdan ayrılıp da nefsinize uymayın. Eğer adaleti yerine getirmekte veya şahitlikte dillerinizi bükerseniz veya büsbütün yüz çevirirseniz, hiç şüphesiz Allah ne yaparsanız hakkı ile haberdardır.” (Nisa 135)
Adalet kavramının kuşatıcılığı karşısında nerede duruyoruz?
Emr-i ilahiyi kulp takıp savsaklayanlar canahında mı, adaletin tesisi için her türlü kârı, menfaati, şahsımızı veya cemaatimizi bir yana atanlar arasında mı?
Eğer birinci safta iseniz, biraz önce sözü edilen iddianızdan vaz geçin. Kimseye kötü örnek olmayın. “Adam müslümanım diyor amma...” dedirtmeyin.
Buradaki tek savunma, “onlar da adaletsiz” veya “onlar daha adaletsiz” olabilir, yani “tencere dibin kara, seninki benden kara”!
Hüküm umumidir. Sen, ben, biz, teşkilat, parti ayırd etmez.
Allahın emri emir, Peygamberimizin sözü de söz: “Bir saat adalet, yetmiş sene nafile ibadetten hayırlıdır!”
Yetmiş sene ibadet edenler vardır elbette. Ne kadar gıbta edilecek bir hâl değil mi? Bir de adaletten ayrılmasalardı!
“Gündüz saim, gece kaim” der eskiler. Yani gündüzü oruçla geçiriyor, geceye namazla...
Ne mübarek insanlar değil mi? Eğer adaletten ayrılmışsa, hüküm ortada!
Eğer adaletiniz yoksa, siz ancak makyavelistsiniz. Boşuna güzel isimleri lekelemeyin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.