Meral Akşener Gibi “Düşmanım” Olsun
Ahlâksızların, ahlâk dersi verdiği günlerden geçiyoruz. Nice zalim gibi; bir vakitler kendini dünyanın kralı zanneden Kenan Evren de öldü, kimse dersini almadı. “Ölümsüz dava” uğruna fitneye, fesada; önüne gelene el ve dil uzatmaya, haksızlığa devam. Hiç ölmeyecek gibi.
Dün; ortak çıkarları söz konusuyken kol kola yürüyenler, çıkar sona erdiğinde birden bire ötekinin kusurlarını hatırlıyor. “İki kişi küstükten sonra birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması münafıklık alametidir” hadisi korkarım yakında kitaplardan çıkarılacak. Öyle ya; siyasetçilerin de, taraftarlarının da raconuna pek uymuyor.
Bir zamanlar televizyonlardaki Televole programlarını izlemeyi günah sayanlar, şimdilerde internette oturup ne idüğü belirsiz bir yapının yaydığı dinleme kayıtlarını, pornografik görüntüleri merakla izliyor. Ve taraf belirliyor. Kendi tarafından birinin kusuru ifşa edilen, hemen yapılan işin ahlâksızlığından bahsediyor, öteki taraftan düşen bir kayıt söz konusu olduğunda ise kimsede ahlâk falan kalmıyor. Yeter ki düşman bildiğine dokunsun, zülf-ü yâre dokunurmuş kimin umurunda?
Tecessüsle imtihanımızın son kurbanı Meral Akşener. Akşener; düne kadar bugün sırlarını ifşa ettiklerine “hizmet”te kusur etmeyen Latif Erdoğan’ın yeni dostlarına yaranma siyasetine kurban gitti. Ah pardon! Ekranlarda, mahalle kahvesinde konuşan herhangi biri gibi söylediği sözleri yanlış anlaşılmış! Adamcağız dört yıl boyunca çok üzüldüğü (!) Meral Akşener’in kendisine ulaşamayınca, iyi niyetinden(!) milyonların önünde seslenmiş. Öyle mi? Önce çamur at, sonra kabasını al, nasılsa izi kalır.
Peki; 28 Şubat’ta, gördüğü haksızlığın karşısında aslanlar gibi dimdik duran Meral Akşener’i o günlerde tempo tutarak alkışlayanlar ne yaptı dersiniz?
O günlerde ne yaptılarsa aynısını; düşmanlarının yeni düşmanını tempo tutarak alkışladılar. “Hizmet”te kusuru olmayan Latif Erdoğan’ın açıklamaları üzerinden “büyük tehlike”ye dikkat çektiler. Çıkarı söz konusuyken gördüğü yanlışlara, meydana çıkıp “gık” demeyen, susan bir adamın; çıkar umduğu öküzü ölünce ettiği lafları hemencecik “doğru” bellediler. Ah! Pardon! Şantaj montaj olabilirmiş. Her şeyi atladık, ama bunu atlamayalım.
Kimse kusura bakmasın. Lâfa bakılır lâf mı diye, söyleyene bakılır adam mı diye.
Doğru bildiğini-işimize gelsin ya da gelmesin-söylemekten korkmayan bir kadının, dandik bir kaset uğruna kimsenin kölesi olabileceğine inanmıyorum. Şahit olduğunu iddia ettiği rezilliklere olay yerinde gık dememiş Latif Erdoğan, şimdi eline buladığı o çamuru alsın; kendi iki yüzünden her hangi birine çalsın.
Latif Erdoğan gibi bir “dostum” olacağına, Meral Akşener gibi on “düşmanım” olsun.
Bizim kitabımızda gözümüzle görmediklerimizle meşgul olmak yok. Gözümüzle görmediklerimizi gözümüze sokmaya çalışanlara paye verip, adam yerine koymak da yok. Gözle görülen haksızlıklardan, insafsızlıklardan ise hepimiz sorumluyuz.
Halimiz içler acısı.
Bugün Meral Akşener’e yapılan, yarın herkese yapılabilecek bir terbiyesizlikten sonra böyle ahlâk yoksunu adamların fütursuz sözleri ciddiye alınmaya devam edilecek mi?
Ya da esas soru şu: Eğri ağacın gölgesinde doğru aramak hangi kitapta yazıyor?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.