Saliha Sultan

Saliha Sultan

Edepsizler!

Edepsizler!

"Ateş düştüğü yeri yakar” demiş atalarımız.

Ölüm de bu yakıcı ateşe dâhildir. Ölüm düşen haneye hüzün ve sessizlik çöker. Hane dışındakilere düşen ise bu hüzne saygı duymak ve cenaze evinin sessizliğine bürünmektir. Komşu evinde ölüm varsa, mahallede ölüm sessizliği vardır. Komşunun hanesindeki yangını birebir hissetmesek de hiç değilse kendi ölümümüzü düşünmeye başlar, televizyonu, müziği kapatır, hanemizden sokağa taşacak neşeli kahkahalardan arınırız. Edep bunu gerektirir. Cenaze evinin içinde ya da etrafında ölüm sessizliğine bürünmeyenlerin adı ise toplumumuzda bellidir; edepsiz.

Ne yazık ki bugünlerde sıkça gelen şehit haberleri ülkemizdeki edepli, edepsiz ayrımını daha net ortaya çıkarıyor. Ve gördüklerimiz “Ne hale gelmişiz?” sorusunu sorduruyor insana ister istemez…

Ekranlarda şehit haberleri verilirken, HDP lideri Selahattin Demirtaş şezlonga uzanıp, güneşlenebiliyor mesela.

Türkiye Partisi” olma iddiasındaki bir partinin lideri, bütün Türkiye’nin ağladığı bir günde cenaze evinin etrafında göstermelik de olsa yas tutmak bir yana, zevkinden zerre ödün vermeden bir kenarda pekâlâ keyif çatabiliyor. Kendisine o havuzda keyif çatma imkânı sağlayan insanlar, ellerine tutuşturduğu silahlarla kavurucu sıcağın altında ölüm kalım mücadelesi verirken üstelik. Ne diyelim? Edepsiz!

Şehit tabutları omuzlarda taşındığı sokaklarda, şehit haberlerinin verildiği ekranların bulunduğu bütün hanelerdeki insanların ciğerleri dağlanırken; Püff! adlı ucube dergi milletin acısıyla yüklü tabutu oy sandığı olarak çizebiliyor. Göstermelik de olsa acıya katılmak yerine, bütün toplumu derin üzüntüye gark eden bir acıdan mizah devşirmeye kalkıyor. Ucuz bir karikatürle “muhabbet fedailiği”nden “husumet fedailiği”ne evriliyor. Acaba bu pespayeliği görüp de, gülen bir insan evladı var mıdır? Şehit tabutunu oy sandığı olarak çizen de, o karikatürü görüp gülen haysiyetsizler de; hepsi edepsiz! 

Bir de Büyükçekmece Belediyesi var bu saydığımız edepsizlerin önünde yürüyen.

Bütün ülkenin “Acaba bugün nereden şehit haberi gelecek, hangi haneye acı düşecek?” endişesiyle dolu olduğu günlerde, tutup uluslararası festival yapıyorlar.

Bugüne kadar kültür sanata dair adam akıllı bir iş becerememiş haspalar, bula bula ülkenin yasa boğulduğu günlerde Rio karnavalına özeniyorlar.

Millet edebinden sokakta yürürken bile gülmeye çekinirken,  İstiklal Caddesi’nde çalgılı, çengili utanç korteji yürütüyorlar.

Kültür sanat adı altında her yerinden rezaletin aktığı o festivali iptal etmek acaba çok mu zordu? Ne? Çok mu para harcadınız? İsterse milyon dolar olsun, bir şehit cenazesinin yasını tutmaktan kıymetli değil. Kimse size şehit cenazeleri sebebiyle festivali iptal etme erdemini gösterdiğinizde o paranın bir kuruşunun hesabını sormayacaktı. Şimdi bu vurdumduymazlığınıza ne diyeceğiz edepsizler?

Gerçekten! Ne hale gelmişiz!

Kalkıp “Bu yaptığınız edepsizlik nedir?” diye sorsak hepsi insanlıktan dem vurur. Ezilen halklar teranesi okurlar yüzümüze. Dilleri ezberden afili kelimeleri sıralarken, edepten yoksun eylemlerinin vicdanları yasla, haneleri acıyla dolu koskoca bir halkın mukaddes duygularını ayaklar altına aldığını hiç hesap etmezler. Neyse. Ne demişti atalarımız? “Dost acı günde belli olur”. Aynı atalarımız “Her şerde bir hayır vardır” da derler. Bu acı günlerin bize getirdiği hayırlı taraf da bu edepsizlerin böyle açığa çıkması olsun. Dostu, düşmanı iyice görüyor; şimdilik edebimizden susuyoruz. Hanelerimize düşen ateş dursun, şu belalar ülkemizden bir def edilsin hele… Bu 
edepsizlere de nasılsa sıra gelir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Saliha Sultan Arşivi