Hiç Unutmuyorum..
Bu soruyu ısrarla soruyorum, sormaya da devam edeceğim. Son haftalarda sürekli PKK/HDP’nin gerçek yüzüne işaret ederken, aynı PKK/HDP’yle masaya oturulmuş ve PKK/HDP’nin bu sayede palazlanıp pervasızlaşmış olmasını gözlerden kaçıranların ikiyüzlülüğü iyi anlaşılsın diye, bıkmadan usanmadan bu soruyu sormaya devam edeceğim.
-Düne kadar yüzde 5-6 oyu olan, bunu da tehditle toplayan PKK/HDP’nin bugün iktidarı belirleyebilecek derecede bir güce ulaşması, aynı derecede pervasızlaşması kimin, neyin eseridir?
-PKK bir terör örgütü iken, onu kahramanlaştıran ne ve kimlerdir?
-HDP bu terör örgütünün siyasi uzantısı iken, onu legalleştiren ne ve kimlerdir?
-Hükümet ve Hükümet’e yakın medya organları ve yazarların, bugün HDP’den, PKK’dan yakınmaya hakkı var mıdır?
Hiç unutmuyorum:
-PKK’dan adıyla yani “bölücü terör örgütü” diye bahsettiğimizde,
-Bu bölücü terör örgütünün asla silah bırakmaya yanaşmayacağını söylediğimizde,
-Dağdaki teröristlerin yaşantılarını; neler yiyip neler içtiklerini; İslam’la, namazla nasıl alay ettiklerini kısacası gerçek yüzlerini gösteren fotoğraf kareleri yayınladığımızda,
-HDP’nin tepe yönetiminin kriptolardan oluştuğunu ortaya koyduğumuzda,
-İmralı’daki Öcalan’dan “Sayın” değil, “teröristbaşı” diye söz ettiğimizde,
-Terör örgütü ile masaya oturulamayacağını, heyetler oluşturulamayacağını mırıldandığımızda…
Hükümet’e yakın medya organlarında aleyhimize yazılar, haberler yayınlanmıştır.
Buralarda sürekli PKK ve HDP PR’ı yapılmış; PKK/HDP’nin “yanlış tanıtıldığı”, “aslında mücadelelerinde haklı oldukları”, “tüm hatanın devlette olduğu, askerde poliste olduğu” algısı yayılmıştır.
Ucundan kıyısından bile olsa PKK/HDP gerçeğini dillendirdiğinizde, hedefe oturtulmuşsunuzdur.
Şimdi bakıyorum bunlara, birer “kaplan” kesilmişler, neredeyse ellerine silah alıp, HDP’ye kurşun yağdıracaklar.
180 derece dönmüşler.
Biz dün hangi noktada isek, bugün de ordayız. Bunlar ise, konjonktüre göre kıvırıyorlar.
Tutarlılık, omurgalı olmak da neyin nesi!
Şahsi çıkarları neyi gerektiriyorsa anında o yönde hareket ediyorlar.
Zerre samimiyet yok.
Halk Zerdüşt’ün kıskacına düşmüş, bölücülük almış başını gitmiş, ülke bölünmüş umurlarında değil. Varsa yoksa şahsi çıkarları. Tüm manevralarını şahsi çıkarlarına göre yapıyorlar.
Şimdilerde hemen hergün PKK/HDP gerçeğinden söz edip, örgütün bölgede halk üzerinde baskı oluşturduğundan, insanların zorla HDP’ye oy vermeye zorlandığından vs. yakınıyorlar; giden oyları geri çevirmeye çalışıyorlar.
Bir kere, PKK/HDP’nin artırdığı her 10 oyun ancak 1’i baskı sonucudur, 9’u (sayenizde) kendiliğinden gelen oydur.
Ve geçti Bor’un pazarı.
PKK/HDP Üsküdar’ı geçeli çok oldu.
Hem de hiç zorlanmadan, güle oynaya…
Bu geçiş esnasında sizler de, tebessüm edip güller saçıyordunuz üzerlerine…
Sayenizde, özellikle ilk defa oy kullanacak olan Kürt kökenlilerin hemen hemen tamamının idolü Öcalan’dır, Karayılan’dır, Demirtaş’tır.
Bu gençlere bu saatten sonra neyi anlatabilirsiniz.
Onca “masa” mesaisine rağmen seçimlerin yaklaşmasıyla “Teröristle aynı masaya oturulmaz” çıkışının yapılmasına “Masaya oturulduğuna göre PKK terör örgütü değil” cevabını veren HDP’liye ne diyeceğiz?
Lamı cimi yok:
Bu tablo sizin eseriniz, mesuliyetinden kaçamazsınız.