İyi, Kötü!
Önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın iktisadi network içerisinde yer alan işadamı Ethem Sancak sahneye çıktı.“Bu nasıl bir fıtrat ve ifrattır?”şeklinde hayret uyandıracak açıklamalarda bulunarak, Sahabe-i Kirâmın Peygamberimiz (AS) için kullandığı “Ona; anam, babam, eşim çocuklarım feda olsun" hitabını Tayyip Erdoğan için kullandı. Ethem Sancak’ın bu ve diğer açıklamalarını büyük bir rahatsızlık içerisinde okuyanlar bir yandan da “acaba Tayyip Erdoğan bu övgülerden rahatsız olmuyor mu?” sorusuna cevap ararken, bu kez de Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut sahneye çıktı!
Hayatının hiçbir döneminde yaşamadığı hisleri ballandıra ballandıra anlatan tipler arasında bile rastlanmayacak düzeyde bir “fedâ” örneği sergileyen Yiğit Bulut: “Benim 2 tane silah ruhsatlı silahım ve onlara ait yüzlerce mermim var. Son kurşunum bitmeden Beştepe'nin kapısından kimse giremez!” şeklinde “gider yaparak” çıtayı yükseltti ve Ethem Sancak’tan daha fazla dikkat çekmeyi başardı!
Western filmlerinin en iyi örneği sayılan ve Hugo Montenegro Orkestrası’nın seslendirdiği ıslıklı harika müziğiyle unutulmazlar arasına giren “İyi, Kötü, Çirkin” filmindeki sahne ve diyalogları aratmayacak şekilde; Erdoğan’a dokunanı mermi manyağı yapacağını, onun yolunda ve izinde gerekirse öleceğini ve öldüreceğini dosta düşmana ilan ederek, sadakat görünümlü övgüsünü ve yeni mağduriyet alanları oluşturma çabalarına başka bir boyut getirdi!
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı makamındaki bir kişinin delikanlı ergenlerin dillerine pelesenk olmuş şekliyle yerli yersiz en üst perdeden dillendirilen bu sözleri ilk işittiğimde, yersizliği bir tarafa, ilk etapta kafa bulduğu izlenimini vermişti! İroni bir yana, Türkiye’de iyiden iyiye keskinleşen kutuplaşma ve ayrışma etkilerinin makul seviyeleri aştığı ve politik fanatizmin zirve yaptığı bugünlerde bu tip bir dil kullanmak oldukça tehlikelidir. Bırakın kutuplaşmanın somutlaşmasını, Türkiye’de farklı yelpazelerdeki eksenleşmeler, hatta yan yana düşünülemeyecek kişi, kurum, klik, parti, organizasyon veya sermaye grupları bir araya gelerek cepheleştirir!
Hülasa
Başdanışman olarak kendisini devletin en tepesinde konumlandıran bir kişi, görev yaptığı devleti “nimet kapısı”, servis yaptığı siyasi liderini de "velinimeti" ve “kutsallık objesi” haline getirirse, sadece sorumsuzluk örneği sergilemiş olmaz; bu memlekette siyaset üretmenin ve devlet adamlığı ciddiyetinin ne denli dibe çekildiğinin de alameti olmuş olur!
Seçime çeyrek kala; aynı gemide yol alındığını unutup farklı dümenler tutmaya devam edenlerin sorumsuzca verdiği bu tip beyanlar, “Ey düşmanım sen benim ifademsin, hızımsın; gündüze geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın..!” misali “safları sağlam tutmak” adına bilinçli yapılıyor ve kamuoyuna bilinçli pompalanıyorsa çok yazık!
İşler ne vakit silaha ve mermiye geldi..? Şimdi biri çıksa ve devletin en tepesindeki makama danışmanlık hizmeti sunan ve ülke siyasetine yön veren bir kişinin nereye savurduğu belli olmayan tehdit ve gözdağıyla alakalı olarak “korkuyla motive olan ve motive eden bir iktidar, tehlikeli bir iktidardır” şeklinde bir hüküm verse, haksız mı sayılır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.