Serdar Arseven

Serdar Arseven

'Anıtkabir'e ziyaretçi patlaması' mı?.. Tamam, oldu o zaman!..

'Anıtkabir'e ziyaretçi patlaması' mı?.. Tamam, oldu o zaman!..

Genelkurmay, Anıtkabir ziyaretlerinde “patlama” yaşandığını ilân ediyor.

Anıtkabir, 2004’de sadece iki buçuk milyon vatan evlâdı tarafından ziyaret edilirken, 2005’te üç nokta sekiz, 2006’da sekiz nokta bir, 2007’de ise... Sıkı durun:

Tam 12 milyon 661 bin 835 adet ziyaret gerçekleştirilmiş, Atatürk ve İnönü’ye.

Bu rakamlara bakan dostlardan bazıları;

“Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısı yıllar itibariyle katlanarak artarken, kendisini ‘Atatürk ve İnönü’nün Partisi’ olarak yedirmeye çalışan CHP hızla irtifa kaybediyor” demiş…

Neyse… İşin bu tarafında siyaset var…

Ziyareti siyasete bulaştırmak, pek doğru olmasa gerek.



Neyse ne… önemli olan, 2007 yılında Anıtkabir’i 12 milyon küsur adet vatandaşımızın ziyaret etmiş olması… Bu müthiş potansiyeli mutlaka değerlendirmek lâzım.

Evet… Yine o mesele: “Anıtkabir’e gişe!..”

Bakın, taaa 25 Mayıs 2000 tarihli Akit’te teklif etmiştik.

O günlerde ziyaretçi sayısı, şimdikine nispetle bir hayli düşük olduğundan çok büyük rakamlar çıkmamıştı ortaya…

Lâkin, Genelkurmay’ın ilan ettiği “ziyaretçi patlaması”na bakınca…

Bu teklifi geliştirerek gündeme taşımanın; hoşgörü, mutabakat, diyalog, medeniyetler buluşması…

Ne bileyim işte; bir süredir sürekli olarak kullanılan kavramların alayına ne denli katkı sağlayacağını görüyorum…

Gördükçe de coşuyor, heyecanlanıyor, yazıyor, yazıyor, yazıyorum!..

Bilhassa, tekliflerimi farklı noktalara çeken “Kemalist çevrelerin” hatırlayacağı üzere…

Son olarak 19 Ocak 2007 tarihinde “Anıtkabir’e gişe, THK’ya kaynak, ülkeme huzur!..” başlıklı makalemizde yer vermiştik bu meseleye…

O gün…

Henüz 2007’nin başında…

Genelkurmay’ın “2007 patlamasını” haber vereceğini, taaa o günden görürcesine… O “faydalı teklifi” bir kez daha gündeme getirmiştik…

Sonrasında…

Yazmadık da boş mu durduk?..

Asla!..

Malûm; sivil toplumcu muhabirimiz Birkan Ayhan’la birlikte yılda sadece bir kez deri, bağırsak tartışmalarıyla gündeme gelen Hava Kurumu’nun fahri danışmanlığını üstlenmiş vaziyetteyiz!.

Genel Başkan Yusuf Güngör Paşamız ve diğer kurum yöneticilerini her ziyaretimizde, örgütün içinde bulunduğu sıkıntı geliyor gündeme…

Ve bizden, “çözüme ilişkin tekliflerimiz” talep ediliyor!..

Bizde proje çoook!.. Onları sıralıyoruz teker teker…

Türk Hava Kurumu gibi kendisini Atatürk ve İnönü ile özdeşleştiren bir yapı…

“Jandarma’ya jurnal” yoluyla elde edilen kurban derilerine…

“Okul idarecilerine, öğretmenlere baskı”yla gelen zarflara mı kalmalı?..

Hem sonra…

Madem ki; “Din ayrı dünya ayrı…”

THK gibi laik bir örgüt “din işlerine” asla ve kat’a bulaşmamalı!..

Gelirini de “başka kapılarda” aramalı!..

Mesela… İşte teklif:

“Anıtkabir’e gişe konulsun!..

2007 rakamlarıyla 12 milyon 661 bin 835’e ulaşan ve bu gidişle 2008’de 20, 2015’te ise 50 milyona ulaşması beklenen ziyaretçilerin her birinden sözgelimi 5’er YTL alınsın!..”

Günün ve yakın geleceğin rakamlarıyla bir çarpın bakalım…

Ne muazzam bir gelir değil mi?..

Teklifimize, “O zaman Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısında azalma olur” diyerek karşı çıkanlara, kusura bakmasınlar, katılamayacağım.

Bunu söyleyen, vatandaşın Anıtkabir’e olan bağlılığından “şüphe” ediyor demektir!..

Bu düşüncemi THK Başkanı Emekli Tümgeneral Yusuf Güngör’ü son ziyaretimde de dile getirdim.

Oradakilerden bazıları da “Ziyaretçi sayısı azalabilir ama!.. ” demez mi…

Anında teessüflerimi bildirdim!..



Bakın, Fenerbahçe, “biletix”ten tıkır tıkır satış yapıyor…

Anıtkabir biletlerinin satışı için de internetten faydalanılabilir…

Ayrıca…

Anıtkabir ruhuna yürekten bağlı olduklarını iddia eden gazeteler, promosyon olarak “Anıtkabir bileti” verebilir…

THK yöneticileri, bu medya organlarıyla belirli bilet sayıları üzerine anlaşmalar yapabilir...

Başka?.. Aylık ya da yıllık giriş kartları düzenlenebilir mesela…

“Akbil” sistemi de uygulanabilir…

Ne bileyim…

Bunun gibi uygulamalar işte; hepsini ben mi düşüneyim?..



Biliyorum, yine itirazlar yükselecek…

“Kabirde gişe mi olur?” diyenler çıkacak…

Olur efendim, bal gibi olur!...

Şeriatçı Mevlânâ’yı ziyaret “ücretli” de, Anıtkabir’i ziyaret niçin “beleş” olsun?..

Buna öncelikle “Atatürkçülüğü” kimseye bırakmayanların karşı çıkmaları gerekmez mi?..

“Şeriatçı Mevlâna’yı ziyaretin dört YTL olduğu yerde, Atatürk ve İnönü’yü ziyaretin en az 40 YTL olması gerekir” demeleri gerekmez mi?..

Bu arada…

Hasan Karakaya Ağabeyim de yazmıştı:

Bu işe yine geçim sıkıntısı içinde olan “Atatürkçü Düşünce Derneği” de dâhil edilebilir.

Muazzam gelir, THK ve ADD arasında pay edilebilir…

Hatta Kızılay, Yeşilay, Mehmetçik Vakfı, çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, TEMA da buradan pay alabilir.

Ne bileyim;

Atatürk dışarıda pek tanınmıyor.

Bir İngiliz tıp profesörüyle konuşuyordum geçtiğimiz günlerde.

“Mustafa Kemal Atatürk hakkında neler düşünüyorsunuz?” diye sordum…

“özür dilerim, kendisini tanımıyorum!..” karşılığını aldım.

“Orhan Pamuk, Hrant Dink’le” ilgili sorular yönelttim.

Bülbül gibi şakıdı, el oğlu!..

Onu bunu bilmem, Atatürk’ü de İnönü’yü de yeterince tanıtamıyoruz…

Anıtkabir’den gelecek paranın bir bölümü “tanıtım faaliyetleri” için kullanılamaz mı?..

Mesela “Time”ın yeniden “kapak yapması” sağlanamaz mı?..

“Kemalist” geçinenler de böylesine faydalı projelerle uğraşsalar…

Mevlana için uygun bulduklarını, Atatürk-İnönü ikilisi için çok görmeseler… Olmaz mı?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi