Kampüs mü Kandil mi?
Çözüm süreci, giderek artan bir güvenlik zafiyeti oluşturmaya devam ediyor.
Terör; devlet dairelerine, kampüslere, sokaklara yayılmış durumda.
Kimi zaman legal, kimi zaman illegal…
Terör örgütü lehine slogan atanlar, örgüt renklerini giyinerek sokaklarda meydan okurcasına dolaşan gruplar, her köşe başında çalan örgüt müzikleri sabırları zorluyor.
Doğu ve Güneydoğu’daki durum ise adeta resmiyete dökülmemiş bir özerklik görünümünde.
Bölgeden gelen istihbarat bilgileri, korucuların yaşadıkları, vatandaşlara yapılan baskı, örgütün en güçlü dönemini geçirdiğini gösteriyor.
Bilhassa büyük şehirlerde günlük yaşantınızda bile müdahale eden bu gruplara tepki gösteriyorsanız, canınız tehlikede demektir.
Tıpkı Ankara Üniversitesi’nde vatansever bir öğrencinin yaşadıkları gibi…
Kolektifler olarak bilinen sol görünümlü PKK’lı grup, SBF’nin birçok yerine afişler asıyor.
İçerik ise korkunç…
Fakülte öğrencisi bir gencin fotoğrafları ve altında şu ifadeler:
“Ankara Üniversitesi’nde bir katil geziyor! S.U. halen elini kolunu sallayarak sokakta gezmektedir. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nü son kez uyarıyoruz: Ya üzerinize düşeni yapın ya da gerekeni biz yaparız”
İsminin baş harflerini verdiğimiz öğrencinin adı ve soyadı afişte açık bir şekilde yazılı halde.
Bu manzarayı çok yakın bir zamanda Ege Üniversitesi’nde yaşamıştık.
Elinde Türk bayrağıyla yürüyen Fırat Çakıroğlu’nun resmi, PKK’lılar tarafından “faşistlerin başındaki kişi” diye sosyal medyada hedef gösterilmişti.
Emniyetin, savcıların ve üniversite yönetiminin hiçbir şey yapmaması sonucu Fırat genç yaşta PKK’lılar tarafından okulda şehit edilmişti.
Peki bu olaydan ders çıkarıldı mı?
Sorumlular hakkında işlem yapıldı mı?
Fırat’ın şehadeti birçok şeyi değiştirdi mi?
Ne yazık ki bu soruların cevabı kocaman bir HAYIR!
Samimiyet eksiklikleri olanlar, devletin kurumsal görevlerini yerine getirmeyenler, vatandaşın hakkını-hukukunu savunması gerekenler susuyor.
Onlar sustukça, azgınlaşan, pervasızlaşan terör örgütü daha da cesaretleniyor, daha da çok saldırıyor.
Daha önce defalarca Ankara Üniversitesi’nde terör gruplarının faaliyetlerini belgeleriyle ortaya koyduk, teröre destek veren akademisyenleri deşifre ettik.
Sonuçta ise şahsıma ve gazeteye ağır tazminat davaları açıldı.
PKK’lılar o kadar pervasız ki onları haber yapmanız durumunda bile davaya konu olabiliyorsunuz.
İşte memleketin geldiği hal budur.
Kolektiflerin, kampüsün birçok yerine ve Ankara’nın işlek noktalarına, resimlerini asarak hedef gösterdiği öğrencinin başına bir şey gelirse sorumlusu harekete geçmeyen üniversite yönetimi ve ilgili devlet kurumlarıdır.
Ülke adeta çizgi filmlerdeki Teksas’a dönmüş, gencecik üniversitelilerimiz teröre tepki gösterdi diye “wanted” tarzı ilanlarla hedef gösterilmektedir.
Sayın Rektör, seçimler gelir geçer, belki kazanır, belki kaybedersiniz.
Lakin bu öğrencilerin can güvenliği sizin sorumluluğunuz altındadır. Bunu görmezden gelmek, buna tepki göstermemek insanlık suçudur, görevi kötüye kullanmaktır.
Ayrıca bir de olayı tersten düşünelim.
Eğer söz konusu afişte bir HDP’li hedef gösterilmiş olsaydı varın siz düşünün olacakları…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.