Vekili “Sus Lan” Derse, Militanı Ne Yapmaz?
Geçen gün bir televizyondaki programa, telefonla katılan HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Ak Parti milletvekili Bülent Gedikli’yle konuşurken “Sus lan!..” dedi.
Sırrı Süreyya’yı, daha çok retorik şehvetiyle yaptığı konuşmalardan tanırsınız. Lafın arasına sıkıştırdığı deyim ve atasözleri veya minik fıkralarla, retorik şehvetin üstüne kültür sosu dökerek sunması, güya kendini sempatik biri hâline getirir.
Sırrı gibiler, köken itibariyle sol gelenekten gelip, bitkisel hayat yaşayan solda bir canlılık bulamayınca, gene sol içinden çıkan Kürtçülük denizinin dalgalarına kapılmışlardır. Çevrecilik dediler tutmadı; feminizm dediler, tutmadı… Onlar da yıllardan beri Kürtçülüğe ve son zamanlarda cinsel tercih farklılığı yaşayanlara; yani lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüellere (LGBT)’ye sarıldılar. (Sırrı, son dediklerime fazla sarılma; yanlış anlarlar.)
Solculuk bitti; şimdi moda Kürtçülük ve LGBT olanlar…
Türk solunun genetiğinde, Kemalizm’den ve tek particilikten kalan bir “mütehakkim tavır” vardır. Bunlar, ülkenin tek hâkimi olarak kendilerini görürler ve geri kalan insanlara maraba muamelesi yaparlar; tıpkı CHP’nin yıllarca Hasolara Hüsolara Memolara davrandığı gibi davranırlar.
Televizyondaki konuşmada da Sırrı Süreyya, lafa öyle bir başlıyor ki, karşısındaki Ak Parti milletvekiline, tek parti beslemesi memur gibi “Sen de kim oluyorsun benim karşımda konuşacak?..” tonunda başlıyor konuşmasına ve “Sus lan!...” diyerek bitiriyor.
Sırrı’nın sarf ettiği “Sus lan!..” komutu, erken cumhuriyet döneminin temel ideolojisinin en sert dışa vurumudur ve o komutla CHP, 80 yıl, Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle bu ülke insanını susturmaya çalışmıştır.
13 yıldan beri, kademe kademe geriletilen partizan cumhuriyetçilerin sesleri solukları kesilmek üzereyken, CHP’nin Kürt versiyonu olan HDP piyasaya sürülüp, bunlar aracılığıyla birileri gene susturulmaya çalışılıyor. Ha Kemalist CHP, ha Apocu HDP!.. Biri diğerinden farksız. İkisi de susturmacı, ikisi de mütehakkim, ikisi de halka değil, silahlara güvenir.
Sırrı’nın o konuşmasını tekrar tekrar seyredin. Sanki karşısında bir köpek varmış gibi konuşuyor. Bunların böyle konuşmasının sokaklara yansıması saldırı, yakıp yıkma, kan akıtma şeklinde oluyor. Hazretler, baskıcı ve saldırgan konuşmalarıyla, güya 7 Haziran sonrası için mesaj veriyorlar.
Tabii, bu konuşmanın arka planında, Türk milletinin yıllardan beri gösterdiği tahammül ve müsamahanın sonucunda gelinen noktada tezahür eden “mağdur ve mazlumun şımarıklığı” psikolojisi de yatıyor. O kontrolsüz şımarıklıkla “Sus lan!..” diyecek kadar çaresizleşiyor Sırrı.
Elbette Sırrı’nın üslûbunda, 7 Haziran korku ve endişesi de yatmaktadır. HDP açısından, Kandil ve İmralı arasında çok bilinmeyenli bir denklem çıkmıştır ortaya ve Sırrı gibilerin bu denklemde yer alamama telaşı da sarmıştır Sırrı’yı.
Bu millet bir sabreder, iki sabreder, üç sabreder ama ayranı bir kabarırsa, o lafı yedirir adama!.. Ve 7 Haziran’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacağı için, Sırrı da o laf için bağırsaklarında yer ayırsın.
Şu da unutulmasın, bu millet, kendini susturanlardan hesap sormasını bilmiştir. Ama er, ama geç!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.